wherever you are

465 56 15
                                    

Kot pantolonumun üstüne crop, onun da üstüne kısa hırkamı giymiştim. Hafif bir makyaj yaptığımda neye süslendiğimi anlık olarak sorguladım.

Eunwoo'ya maça geleceğimi söylediğimde beni alabileceğini söylemişti. İlk kez maçlarına gittiğimde Eunwoo karşı takımdaydı ve şimdi en yakın arkadaşlarımdan biriydi. Onu tutmam gerektiğini biliyordum. Kalbimin Jungkook'u tuttuğunu herkes bilse de bugün Eunwoo'ya destek olacaktım.

Korna sesi ile evden çıktım ve Eunwoo'nun arabasına bindim.

"Peri kızı gibi olmuşsun yine," dediğinde güldüm.

"Bana gözlerime sürdüğüm ışıltılı far yüzünden mi peri kızı diyorsun?"

"Hem ondan hem de yüzün çok pürüzsüz ve parlak. Ondan bana peri kızını andırıyorsun."

Gülümsemem genişledi.

"Bugün senin takımını destekleyeceğim," dediğimde şaşkınlıkla bana baktı.

"Öyle bir şey yapma ki, Jungkook benden daha çok nefret etmesin."

"Umrumda değil ki."

"Chaeyoung gibi davranıyorsun bazen."

"O ne demek şimdi?"

"Jungkook ve benim aramda kalırdı hep. Maçta gönlünde beni tutsa da Jungkook'u desteklerdi. Tam tersini sen yapıyorsun şu an."

Chaeyoung ile ortak derdimizin olması bazen bana onunla konuşmak istediğimi hatırlatıyordu. Ama zamanında bana kötü davrandığı için şu an yüzüne bakasım yoktu.

Sahaya geldiğimizde, Eunwoo'nun park ettiği yerin karşısında duran Jungkook ve grubu arabaya doğru dönmüştü. Sakince arabadan indim ve hırkama sarıldım.

Chaeyoung'un bakışları bir süre bende kaldı, sonra Eunwoo'ya döndü. Ona özlemle bakıyordu. Bunun farkındaydım. Peki ne durduruyordu onu?

Jisoo, "Lalisa, gelsene," diye seslendiğinde Eunwoo'ya döndüm.

"Git sen, bende maça hazırlanacağım. Şans dile bana," diyerek yaklaştığında ona kocaman sarıldım.

"Başarılar koca adam."

Lafıma güldü ve benden ayrılarak uzaklaştı. Bana meraklı gözlerle bakan gruba doğru ilerledim. Jungkook aralarında değildi. Taehyung beni başıyla selamlarken, Jimin elini uzatmıştı. Jin ise samimi bir gülüş atmıştı.

"Bayadır görüşemiyoruz, nasılsın Lalisa?"

"İyiyim sen nasılsın?"

"Gördüğün gibi."

Hep birlikte sahanın yanında ki oturaklara geçtik.

"Maç 5 dakikaya başlar, içecek bir şeyler istiyor musunuz?"

Jin sorduğu soru üzerine siparişleri aklına not ederken bana döndü ve "Sana da bira alıyorum o zaman," dedi.

Yüzümü buruşturdum.

"Bugün içmek istemiyorum, kola alabilir misin?"

"Pekala."

Jin yanımızdan uzaklaşırken takımlar ısınmak için sahaya geldiler. Jungkook, siyah bir şort ve beyaz tişört gitmişti. Uzun saçlarını toplasa da önleri toplanmayacak kadar kısa olduğu için alnına dökülmüştü.

Onu her gördüğümde bu kadar etkileniyor olmam garipti. Dövmelerinin çok fazla olduğunu, tişörtünü omzuna kadar katlayınca fark etmiştim. Anlamlarını sormak isterdim.

O sırada gözleri grubunu bulduğunda, beni fark etmesiyle duraksadı. Gelmemi beklemiyor olmalıydı. Birkaç saniye bakıştıktan sonra takım arkadaşına dönmek zorunda kaldı.

constellation | liskookWhere stories live. Discover now