8. Bölüm

5.4K 332 10
                                    

HERKEŞE SALAM!

Sahalara geri döndüm.

///////////

"İşte böyle Ali'm. Bunu da taktılar peşime. Hiç rahat yok anasını satayım."

Yan masamızda oturmuş Giray'ı göstererek konuştum. Bakışları bana döndü. Sabır çeker gibi salladı başını. İlk başta masamıza oturacaktı sonra bir şekilde yan masada oturtmaya ikna etmiştim. Özel koruma tamam da bu kadarı da fazla. Bir an önce bu konuyu konuşmam lazımdı biyolojik babayla.

"Burdan sonra Yavuz amcalara gidecek misin?"

"Evet gidicem."

"İyi peki. Selam söyle onlara benden."

"Sende gel istiyorsan. Seni de çok seviyorlar."

"Yok birader beni yengen çağırıyor akşama. Ona hazırlanmam lazım."

"Ne ara manita yaptın lan. Az bir motorun soğusaydı birader bu ne hız."

Bana kibirli bir bakış atarak sırıttı. Ali'yle konuşurken her şeyi unutmuş eski hayatıma dönmüş gibi hissetmiştim.

"Hadi o zaman kalkalım. Bu yengeyle tanışmak istiyorum ama ."

"Tanışırsın bebeğim tanışırsın."

Ayağa kalktığımızda sırnaşarak sulu sulu öpmüştü. Ali böyleydi. İstediği gibi davranırdı. Bende teması pek sevmezdim ama o her türlü sarılıyordu.

Arkamı döndüğünde Giray'ın da ayaklanmış olduğunu gördüm. Bana bakıyordu. Ali ile dışarı yürüdük. O arabasına doğru giderken bende geldiğim arabaya doğru ilerledim.

Giray da sürücü koltuğuna oturup arabayı çalıştırdı.

"Şimdi ... gidicez." dedim babamın evini tarif ederek.

Önce kararsız bakışlar yolladı. Ama sonra önüne dönüp arabayı sürmeye başladı.

Arabada yol boyu sessizlik hakimdi. Camdan dışarıyı izlemiştim sadece. Evimin önüne geldiğimizde duygulanmıştım. Hızlıca arabadan inip kapıya doğru ilerledim. Annemle babama çok ihtiyacım vardı. Kapıyı çalıp bekledim. Bir dakika kadar sonra açılınca karşımda babam vardı. Hemen öne atılarak sarıldım. O da sıkıca sarıp saçlarımı öpmüştü.

"Oğlum. Canım oğlum."

Sarılmayı bırakıp yüzüne baktım.

"Annem nerde?"

"İçerde. Hadi gel geçelim."

Beraber büyük salona doğru ilerledik. İçeri girdiğimde annemin yağız ile oturup sohbet ettiklerini gördüm. Annem beni görür görmez ayaklanıp bana doğru gelmiş ve sıkıca sarılmıştı. Kokusunu çok özlemiştim annemin. En huzur verici şeydi annemin kokusu.

"Hoşgeldin bebeğim. Gel hadi Yağız ile tanış."

Yağız'ın burda olması açıkçası beni şaşırmıştı. Ama bir yandan da mutlu olmuştum. Onun da öz ailesini tanıması hakkıydı. Bencillik yapıcak yaşta değildim. Ve ayrıca onunla da tanışmak istiyordum.

Beraber koltuklara geçip oturduk. Annem Yağız'ın yanına otururken ben ve babam yan yana oturduk. Kolunu omzuma atıp beni göğsüne çekti. Çok iyi hissediyordum şu an.

Yağız'a baktığımda çekinerek yere baktığını gördüm. Beni yanlış anlamasını istemezdim.

"Yağız"

Kafasını gergince kaldırıp bana baktı. Kötü bir tepki bekliyordu galiba. Yüzüme samimi bir gülüş yerleştirip konuşmaya başladım.

"Seninle düzgün bir şekilde tanışmak isterim. Eğer tabi sende istersen?"

Yüzünde rahatlamayla hafif tebessüm ederek başını salladı.

"İsterim."

Annemle babama baktığımda bana gururla baktıklarını gördüm. Beni onlar hoşgörü ve nezaketle büyütmüşlerdi. Onları üzücek hiç bir davranışta bulunmazdım.

"Ee siz açsınızdır hadi geçin masaya. Sizi ellerimle beslicem. Oğluşlarım benim."

Annemin analık duygusu kabarmıştı. Gülerek masaya yerleştik. Sofraya birbirinden güzel yemekler gelmeye başlayınca aç olmasam bile aç hissetmiştim.

Babam ve Yağız'a baktığımda benden farkları yoktu. Yağız'ın yüzünde çocuksu bir heyecana şahit olmuştum. Üzülmeden edemedim. Acaba Aslı hanım hiç böyle davranmamış mıydı?

Annem son olarak yaprak sarma tabağıyla gelirken yemeğe başladık. Her şey çok lezzetliydi. Yemek çok güzel geçmişti. Anın büyüsüne kapılıp gerçek ailemi unutmuştum. Sanki Yağız da benim kardeşimdi de biz ailecek yemek yiyormuşuz gibi hissetmiştim.

Ne kadar süre geçtiğini bilmiyordum. Çok da merak etmemiştim. Tekrar salonda oturup Yağız'a ailemizi anlatmaya başlamıştık. Birbirimizi iyice tanıyıp kaynaşmıştık. Ali den sonra en yakın arkadaşım Yağız olmuştu.

Telefonumu elime aldığım zaman sessizde kaldığını farkettim. Bir sürü arama ve mesaj vardı. Galiba benden haber alamayınca endişelenmişlerdi. Oh olsun.

Telefonu uçak moduna alıp cebime koydum ve sohbet etmeye devam ettim. Bir süre sonra kapının çalınmasıyla babam yerinden kalktı. Kapıya doğru ilerledi.

Geri içeriye gelirken yanında ikinci büyük abi Karan vardı. Hiç haz etmiyordum ondan. Onun da beni çok sevdiğini söyleyemezdim.

Sinirli bakışları beni bulunca yanıma doğru geldi. Diğerlerine bir bakış atıp tekrar bana döndü.

"Niye haber vermiyorsun. Aramaları da açmıyorsun. Kalk hadi evdekiler seni bekliyor."

"Telefonum sessizde kalmış."

Hala yüzüne bakarken hızlıca kolumdan tutup kaldırdı. Kapıya doğru sürüklemeye başladı.

"Hey. Sakin ol."

Babamın da bizim peşimizden gelip Karan'a müdahale etmeye çalıştı.

"Bir dur bari adam akıllı veda edeyim. Sanki gelmicem dedim."

Sinirle konuşup tutuşundan kurtuldum. Bu sırada annem ve Yağız'da gelmişti kapıya. Onlara bakarak derin bir nefes verdim. Sinir kat sayım artıyordu. Bunu yansıtmamaya çalışarak sırayla sarılıp vedalaştım. Yağız'ın da Karan'a sinirli bakışlar attığını gördüm. Sırıttım.

Karan'ın yüzüne bakmadan dışarı adımladım. Kapıdan dışarı çıktığımda özel koruma Giray'ı gördüm. Ondan öğrenmişlerdi yerimi. Saatlerde kapının önünde dikilmişti. Enayi.

Yavaş adımlarla çalışır vaziyetteki arabaya doğru yürüdüm. Karan arkamdan geliyordu. Bana verdikleri arabaya binecektim ki Karan omzuma elini atıp beni sola çevirip kendi arabasına doğru yürüttü.

"Benim arabaya geç."

Sessiz kalıp yönlendirmesine izin verdim. Bununla olabildiğince az muhattap olmaya çalışıyordum.

O sürücü koltuğuna geçince bende yanındaki yolcu koltuğuna oturdum. Kemerimi bağlayıp kafamı cama yasladım. Akşamüstü gün batımını izlemeye başladım.

Karan bana bir süre baktı. Bir şey demek istiyor gibiydi. Ama sonra boşverip önüne döndü. Arabayı çalıştırıp eve sürmeye başladı.

CENK (BL)-GerçekaileWhere stories live. Discover now