10. Bölüm

4.8K 292 50
                                    

Marabalar. Aslında artık bölümleri uzun uzun yazmak istiyorum. Ama sonra gecikmeli gelebilir. Karar vermedim henüz.

Bu bölümü de daha uzun yazıcaktım ama size söz vermiştim daha uzamasın diye atıyorum.

Sonraki bölümde artık abişlerle  yakınlaşalım, bir onları da tanıyalım.

  Okumadan atıyorum , mantıklı hataları falan varsa sorry.
  
İyi okumalar

=========

    Zilin çalmasıyla Yağız ile sınıftan çıkıp çıkışa doğru yürümeye başladık. Tahmin ettiğimin aksine bugün oldukça sakin geçmişti. Ben ilk günden sorun çıkaran tiplerin başıma üşüşeceğini bekliyordum.

  "Hayret. Bugün ilk defa sorunsuz geçirdim. Senin sayende." Dedi Yağız.

"Nasıl yani? Sürekli bulaşıyorlar mıydı sana?"
Hafif sesimi yükselterek sormuştum.

  "Ya çoğunlukla laf atıyorlar. Çok dert etme. Kendi başıma hallettim bunca zaman." Dediğinde sinir olmadan edemedim.

"Artık ben burdayım. İzin vermem böyle bir şeye."

  Gülümseyerek bana baktı. Bende ona güven verici şekilde gülümsedim. Ali'den sonra en yakın olduğum kişiydi Yağız. Çok kibar birisi. Kendinden önce başkalarını düşünüyordu. Böyle olmasını fırsat bilip ona sataşanlarda vardı. Bu yıl bitmeden bu çeteyi Yağız'ın ayağına kapattırıp özür diletmezsem içim rahat etmicekti.

   "Seni almaya kim gelicek?" Diye sordum. Tam bu sırada okul otoparkına girdiğimizde hem babamı hem de Ünal beyi arabalarına yaslanmış kapıdan çıkan öğrencileri izlerken bulduk. Bir kaç saniye sonra ikisininde bakışları bizi buldu. Bu durum  beni biraz germişti. Tartışma , kavga falan çıkmazdı umarım.

  Kafamı çevirip Yağız'a baktım. Onunda benden farkı yoktu ama o sadece Ünal beye bakıyordu.

  Yönümüzü onlara çevirip ilerledik. Şansa bakki arabaları yan yana parketmişlerdi. Babam bize büyük bir gülümsemeyle bakıyordu. Ünal bey ise sert tavrından ödün vermiyordu.Yağız yavaşça adımlarını babama doğru çevirdi. Yanına gidince babam hiç beklemeden sıkıca sarıldı.

  Ünal beye baktığımda beklentiyle bana bakıyordu. Sanki şuan  babamın yanına gitsem kırılacak gibiydi. Lanet olsun vicdanım sızlayacak zamanı buldu. Ünal beyin yanına adımladım. Bu sefer yüzünde hafif tebessüm oluşmuştu.

"Merhaba Cenk." Elini omzuma atıp beni biraz daha kendine çekmişti. Çok gerilmiştim.

"Şey..gitmeden önce babamla konuşabil-" söyleyeceğimi bölerek konuştu. İfadesinde değişme farketmemiştim. Başını sallayarak "Tamam. Sen konuş ben arabada bekliyorum."

Başımla onaylayıp arkamı döndüm. Babamla Yağız'ın bize baktığını gördüm. Ünal beyin bu davranışı beni rahatlatmıştı. Adamın aurası çok sertti. İster istemez geriliyordu insan.

"Naber koçum?"  dedi babam bana bana sarılırken. "İyiyim babacım. Sen nasılsın?"

  "Bende iyiyim. Sizi iyi gördüm daha iyi oldum." dedi.

  "Nasıl geçti okulunuz? Bir sıkıntı var mı , size rahatsızlık veren, bulaşan? Ben sizin babanızım söyleyin hemen halledeyim."
Babam ikimizi kolunun altına alıp sormuştu. Bir kolu Yağız'ın sırtında bir kolu da benim sırtımdaydı.

"İyiyim babacım. Güzel geçti. Sıkıntı yok. Olursa sana geliriz zaten biliyorsun."
Son cümleyi Yağız'a bakarak söylemiştim. O da derince yutkunmuştu. Babam sırtımızı sıvazlayıp sırayla şakaklarımızı öpmüştü.

CENK (BL)-GerçekaileWhere stories live. Discover now