11. Bölüm

4.8K 262 45
                                    

Evveett.

  Bu sıralar bölüm yazamıyorum. Sebebi ise kişisel problemler. Umarım anlayış gösterirsiniz.

Aslında kaos yazmak istiyordum bu bölümde fakat kaosun tohumu ektim bu bölümde artık akışına göre diğer bölümü yazıcam.

Okumadan atıyorum yazım yanlışı veya mantık hatası varsa soryy

  İyi okumalaaarr!!!

———-///———

   Bu evde bir haftayı daha devirmiştim. Artık babamın beni geri almasında ümidim kalmamış hatta unutmaya başlamıştım. Korktuğum başıma gelmişti resmen. Bu duruma alışmış gibi hissediyordum kendimi. Ne kadar hatırlatsam yine kar etmiyordu.

Bu bir haftada her şey olağan geçmişti. Okula gidip geliyor, Yağız ile konuşuyor ve ara sıra annem ve babamı görmeye gidiyordum ki bu hafta iki kez gidebilmiştim. İkisinde de Kaan  gelip almıştı beni.

 
Yağız da artık tamamen oraya yerleşmiş ve daha da yakınlaşmıştı öz ailesiyle. Bunu duyunca mutlu olmuştum. Annemlerin , Yağız'ın alamadığı aile sevgisini çok güzel vereceklerine emindim.

 
Onların aksine Karahan malikanesinde durumlar hala aynıydı. Sadece yemeklerde karşı karşıya geliyor ve sürekli kaçıyordum onlardan. Abilerden Kenan ve Kaan sürekli dibimde bitip derslerime karışmaya çalışıyorlardı. Neymiş abilik göreviymiş.

  
Aslı hanım ise sık sık yanıma gelip bir şeyler yedirip içiriyor ve bazen sarılmaya çalışıyor, ben karşılık vermeyince geri çekilip gidiyordu. Ünal beyse bir haftadır derin düşünceler içerisindeydi. Nedenini çokta sorgulamadım. Diğer iki abi ise -Doğan ve Karan- şu an onlardan çok memnunum. Bana bulaşmayıp kendi hallerinde takılıyorlardı. Ve bu tam da benim istediğim şeydi.  Kısacası bu  bir hafta rutin haline gelmişti.

 
Bugün haftanın son günüydü. Okuldan gelip , Aslı hanımın ısrarıyla öğle yemeği yemiş ve odama çıkmıştım. Yağız ile bu hafta sonu plan yapmak istiyordum ama henüz onunla paylaşmamıştım. Tanıdığım kadarıyla Yağız pek gezmeyi sevmiyordu. Ama bir şekilde ikna edip dışarı çıkmak, nefes almak istiyordum. Eskisi gibi gezerek, tozarak kafa dağıtmayı düşünüyordum.

  
Her zamanki gibi okuldan sonraki kısa uykumu da almıştım. Ve şu an ise yeni uyanmış mal mal boşluğa bakıyordum. Odanın içi hafif aydınlıktı. Demekki bu sefer haftanın yorgunluğuyla baya bir uyumuştum.

 
Telefonumu elime alıp baktığımda saatin akşam 7 ye geldiğini gördüm. Birazdan yemek saatiydi. Çağırmaya gelirlerdi. Yemek saatleri hiç sekmez , herkes masada olmalıydı. Kural tanımayan  beni kurallarla dolu bir evde yaşamaya mecbur bırakıyorlardı.

  

Biraz daha telefonumda oyalanıp vaktin geçmesini bekledim. Sonra kalkıp elimi yüzümü yıkayıp kendime gelmeye çalıştım. Yok. Hala uykum vardı. Bıraksalar sabaha kadar uyurdum.

 
Terlediğim için üzerimdekileri çıkarıp kısa siyah bir şort ve kırmızı tişört giydim. Evin içini ekstra ısıttıkları için sıcak oluyordu. Kumral saçlarımı gelişi güzel şekillendirip aşağı indim.


Tam vaktinde geldim galiba herkes masadaydı. Hatta amcalar da vardı bu sefer. Bana bakanlara kısaca başımı sallayıp selam verdim ve tek boş olan yer Aslı hanım ve Tarık amcanın arasına oturdum.


Ünal bey "afiyet olsun" deyince herkes yemeğe başlamıştı. Bugün Aslı hanıma kalmadan bol bol yiyebilirdim çünkü masada en sevdiğim yemekler vardı. İştahım açılmıştı. Tabağımı doldurup yemeye başladım.

CENK (BL)-GerçekaileHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin