22. Bölüm

1.5K 137 66
                                    

Hızlı yazdım kötü veya hatalı olursa pardon.

İyi okumalar.

—————————-

"Kuzii! Uyan artık ya." Üstümden battaniyenin çekilmesiyle gözlerimi açtım. Karşımda bezmiş ifadeyle duran Bahar ile karşılaştım. Tuttuğu battaniyemi yan tarafa attı. Başımı çevirdiğimde büyük salonda uyuduğumu farkettim. Ve abimlerde diğer koltuklara oturmuş telefonlarıyla ilgileniyorlardı bizi takmadan.

"Ne var? Noldu?" Dedim sersemce. Aşırı uykum vardı hala. Bahar yanıbaşımdaki koltuğa oturdu.

"Kalk artık öğlen oldu. Kahvaltıya geçicez seni bekliyoruz." Dedi. Onu dinlerken usulca battaniyeyi geri üzerime örtüp gözlerimi kapattım. Bir şeyler daha konuştu ama duymuyordum. Uyuduğumu tekrar farkedince sesi kesildi. Sonunda diyerek yerime daha da yerleştim.


"Bahar yapma, yarasına falan bir şey olacak sonra babamlar bize kızıyor." Bir süre sonra Karan'ın böyle dediğini duyunca kapalı gözlerimin ardından kaşlarım çatıldı. Neyden bahsediyordu acaba derken yüzüme yediğim suyla küfrederek gözümü açtım.

"Senin evveliyatını...." Kulağıma kaçan ve boynumdan aşağı akan suyla rahatsız hissederken ağzımdan kaçırdığım küfürler şu an dikkatimde değildi. Bahar elinde duran bardağı sehpanın üzerine bırakıp bana baktı.
Abimler gitmiş bir tek Karan duruyordu salonun kapısında.Kızgın suratıyla Bahar'a bakıyordu. Başını iki yana sallayıp büyük salondan çıktı.

"Ee yengem kaldır dedi illa. Sen de ilk seferinde kalksaydın. Hadi hadi mızmızlanma da kalk kahvaltıya. Sonra beraber bir şeyler yapalım ben gitmeden."

  "Ben sadece uyumak istiyordum ne istedin benden?" Kısık sesli yakarışımı duymazdan geldi. Battaniyemi üzerimden atıp yavaşça ayaklandım. Koluma girip yürümeme yardım etti. Odama geçip üzerimi değiştirdikten sonra beraber aşağı inmeye başladık. Yemek masasında yerimi alınca somurtan yüzümü gören büyükler sorgulayan bakışlarla bana bakıyordu.

"Oğlum noldu sabah sabah? Tersinden mi kalktın?" Diye sordu annem. Sadece başımla reddedip tabağıma döndüm. Böyle uyandırılıp güne pozitif devam edebilen biri var mı cidden?

Önümde püre tarzı bir yemek vardı. Tadı fena değildi ama doymamıştım ben. Ben herkesten önce bitirince anneme baktım. Bahar'ın annesiyle derin sohbete girmiş gibiydi. Yanımda oturan Toprak ne istediğimi anlamış gibi benim yerime yardımcı ablaya seslendi. Ona teşekkür ettim. Bu sefer doyduğumda Toprak ve Doğan ile kalkmıştık masadan. Yapacak bir şey bulamıyordum, onlarla takılmak cazip gelmişti.

"Ee Cenk, alışabildin mi bizim aileye?" Diye sordu Toprak. Arka bahçede oturmuştuk ve ikisi sigaralarını içiyorlardı babamlardan gizlenerek.

"Alıştım sayılır. Sadece abimlerin uyuzlukları olmasa daha iyi olabilirdi." Dedim. Doğan şu an sadece sigara keyfiyle ilgileniyordu, herhangi bir şey söylemedi. Toprak başını sallayıp onayladı.

"Tanıştıkların ailenin yarısı bile değil. Sen henüz yengemin ailesiyle tanışmadın sanırım." Abartarak söylediği şeyle gerilmiştim. Ne var canım ne kadar kötü olabilirlerdi ki. Dudağını dişleyip kafasını salladı. Doğan bana döndü sırıtarak.


  "Anneannem seni bir görsün var ya kaçacak delik ararsın." Deyip güldü Toprak ile beraber.

"Nesi var ki kadının? Neden öyle dedin?" Dayanamayıp öne doğru eğilerek sordum. O da aynı benim gibi bana yaklaştı.

"Aramızda kalsın. Annem olmasa onlarla yüz yüze bile gelmek istemeyiz de işte arada annem var diye mecbur kalıyoruz." Dedi. İçimden koca bir siktir çektim. Küçük ailede büyümek benim için daha rahattı. Şimdi ise geniş aileye sahip olmak gözümü korkutuyordu.

CENK (BL)-GerçekaileWhere stories live. Discover now