14. Bölüm

3.8K 263 38
                                    

Ben geldiiiim. İnternet bitmiştii.


Sorry for the delay!
 

  Of içime sinmedi bölüm fazla ama napalım anca bu kadar..

Farklı bir şeyler hayal etmiştim, ama sonuç böyle gelişti..

}}}~~~~~~~~>                                             💘

"TAMAM! KABUL EDİYORUM!"


   Yağız'ın bir lafıyla her şey durmuştu. Artık düşünmek istemiyordum. Amaçlarını , neler planladıklarını, geçmişte neler yaşadıklarını bilmemek sinir ediyordu beni. Ağzıma biriken kanı tükürdüm. Başımı kaldırıp baktığım zaman Toygar'ın Yağız'a bir şeyler söylediğini gördüm fakat algılayamadım. Acı içindeydim. Bu durumda olmak fena koyuyordu.

  "Pe-pezevenk!" Son kalan gücümle bağırdım. Ayağa kalkmak için çaba sarfederden Etraftaki çocuklar yanımızdan ayrılmaya başladı. En son Toygar kalınca ikimizde gezdirdi gözlerini.

  "Bir daha uyarmam Yağız'ım"dedi Yağız'a dönerek. Neden böyle demişti. Ne için uyarmıştı ki daha önce? Yağız hızla başını salladı. Toygar da cebinden telefonu çıkarıp geri Yağız'a uzattı ve ardından bizi yalnız bırakınca Yağız koşar adım yanıma geldi. Eğilip kalkmama yardımcı oldu. Neden anlatmamakta ısrarcıydı ki! Sinirlerimi bozmaya başlıyordu.

"Özür dilerim. İyi misin?" dedi oldukça endişeli sesiyle. Bakışlarımı yüzüne çevirdiğim zaman gözleri ıslanmıştı. Korkuyla karışık çaresizlik barındırıyordu ifadesi. Yardımıyla sırtımı duvara yasladım. Elimi kanayan burnuma atıp tersiyle sildim. Gözlerimi kapatıp sakin kalmaya çabaladım.

"Artık meseleyi anlatıcak mısın, ben mi tahmin edeyim?!" Dedim dayanamayarak. Sürekli gizlemesi, geçiştirmesi sonucunda bu haldeydik. Yüzü beyazladı.

"Cenk...tamam anlatıcam her şeyi ama önce eve gidelim. Benim..benim için çok zor. Lütfen şimdilik kimseye bir şey deme." Devam etmesi için baktım suratına. Bizi bekleyenler ne haldeydi şu an hiç bir fikrim yoktu. Zaten önceliğim de değildi. Tek derdim az önce yaşanılanların sebebi! Mağdur durumdaydım ve bir sik bilmiyordum.


Ayaklanıp üstümü başımı temizledim. Çekidüzen vermeye çalıştım. Ama Yağız yüzümün bazı noktalarına baktığı zaman suratını ekşitiyordu. Çok mu kötü haldeydim. Bu halde eve gidersem nasıl tepki vereceklerini kestiremiyordum. Çıkışa doğru yürürken bir yandan Yağız çantasından aldığı peçeteyle yüzümü siliyordu. Okulda neredeyse herkes gitmişti.Çıkış kapısına geldiğimizde endişeli annemi ve telefonla konuşan korumayı gördük. İkiside bizi görünce koşar adım bize geldiler.

"Ya siz nerdesiniz!? Telefonlara da bakmıyorsunuz. Aklım çıktı. Oğlum bu haliniz ne!?" Annem ikimizide kontrol etmeye başladı. Kaburgalarıma dokunduğunda acıyla inledim. Dudaklarını dişleyip elini çekti hemen annem. Benim suratım ve Yağız'ın kızarık boynu. Gözleri endişeyle şekillendi. Bu sırada sabah beni getiren koruma bizi izliyordu. Annemin telaşından dolayı bize yaklaşamıyordu.

"Anlatın hemen. Kim yaptı bunu?" Bizi kendi arabasına doğru ilerletirken sordu. Arka kapıyı açtı hem konuşup hem bizi arabaya yerleştiriyordu. Koruma anneme yaklaşıp konuştu.

"Hanımefendi, Cenk'i eve götürmem gerek." Ciddiyetle konuştu. Yüzünde ise tırsmış bir ifade vardı. Az önce kimle konuşuyordu acaba?

"Yavuz, patronunla konuştu. Akşam bırakırız eve. Ama şu an Cenk benimle geliyor." Annemi sık sık ciddi ve sinirli halde görmezdim. Yağız ile birbirimize baktık. Ürpertici gözüküyordu şu an da annem.

CENK (BL)-GerçekaileWhere stories live. Discover now