13. Bölüm

3.9K 371 76
                                    

Yağız'ın karakter görünümünü değiştirdim bu arada. Bakarsınız.

-Götünüzü istemedik ya bir beğeni atın la.

~Aralarda size sübliminal mesaccıklar da ekledim abam. Unutmayasınız deye."
~~~~~~~~~~~

"Cenk."

"Hmm"

"Cenk. Kalk hadi zil çaldı. Kantine gidelim. Geliyor musun?" Uykumun en güzel yerinde canım arkadaşım Yağız'ın vızıltıları geliyordu.

"I-ıh" diyerek kafamı sıraya daha rahat yerleştirdim. Yanımda hareketlilik olunca gittiğini anladım. Kusura bakma canikom ama çok uykum vardı. Gece uyuyamamıştım.

Ünal bey'i dün gece hiç görmemiştim. Aslı hanım ise hiç yanıma uğramamıştı garip bir şekilde. Abi tayfası da zaten arkadaşlarıyla planları olup bir kaç gün gelmeyeceklerini söylemişlerdi. Yani dün tamamen tek başımaydım. Normalde buna sevinmem gerekirdi. Ama alıştırmışlardı sürekli etrafımda olmalarına. Şimdi aniden yalnız kalınca kötü olmuştum. Annemle babamı da sık sık aramak istemiyordum artık. Ne zaman arasam Yağız'a haksızlık yaptığımı düşünmeye başlıyordum. Onun da öz ailesiyle vakit geçirmesi en doğal hakkıydı.

(Bölümü beğenin)

Kendimi ergenliği zirvesinde yaşayan gençler gibi hissettirmemek için oturup kendi başıma zaman öldürmüştüm. Dışarı çıkma hevesim de yoktu. Ali de şu sıralar meşguldü. Çok konuşamıyorduk. Git gide karamsar olmaya başlıyordum. Yalnızlığı severdim eskiden ama artık hiç sevmiyordum. İnsanın çevresinde kendisini önemseyen, düşünen, seven birilerinin olması çok özel bir şeydi.


Bugün sabah okula şoför ile gelmiştim. Bana Ünal bey her zaman kendisi bırakıcağını söylemişti geçenlerde. Hem ilgiye alıştırıp ardından birden kesince boşluğa düşüyordu insan. Acaba onlara sürekli katı olmamdan dolayı artık mesafe mi koyacaklardı? Buraya kadar mıydı sabırları?

Uykumu bölen hızlı hızlı nefes alışlarıydı. Yanıma sertçe oturdu birisi. Kafamı kaldırıp baktığımda Yağız çatık kaşlarıyla, boynunda kızarmış şekilde parmak izleriyle oturuyordu.

"Yağız!"

Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Elimi koluna koyup bana bakmasını istedim ama başını daha da eğip derince yutkunmaya başladı. Ağlamasını engellemeye çalıştığı çok belliydi.

"Noldu? Yağız bak bana bir." Başını kaldırmaya çalıştım fakat direndi. Bu sefer ben başımı eğip onun hizasına geldim. Sesimi alçaltıp yumuşakça konuştum.

"Yağız. Bana anlat ki yardım edeyim. İçine atma lütfen. Yardımcı olmak istiyorum." dedim. Yumruk yaptığı eline bir damla düştü. Sertçe burnunu çekti. Ardından başını masaya koyup kollarıyla yüzünü örttü. Sessizce ağlamaya başladı. Bende uyku sersemliğinden kurtulmayı beklerken sırtını sıvazladım.

Az çok tahminim vardı. Okulun ilk günlerinde Yağız'a ve bana yönelik göndermeli laf atan gruptan şüpheleniyordum. Ne kadar uyarsamda dinlemeyip daha da fazla rahatsızlık veriyorlardı. Yağız'a bu konuyu ne zaman açsam sürekli geçiştirip, konuyu kapatıyordu. Bende erkeklik gururu falandır diye üstelemiyordum. Ama şu an gurur murur dinleyecek halde değildim. Aşırı öfkelenmiştim. Sadece lafta kalmayıp fiziksel şiddete başvurmuşlardı. Bardağı taşıran son damlaydı bu artık. Çok bile dayanmıştık.

"Sen merak etme kardeşim. Ebelerini tersten göstericem onlara. Benim adımda Cenk ise süründürmeden bırakmam o piçleri." Dedim Yağız'a.

"Yapma." Dedi çatallamış sesiyle. "Bulaşma."

CENK (BL)-GerçekaileHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin