3.7

4.7K 347 37
                                    

Aklınızda oluşan teoriler var mı? Merak ettim.


Sokağa girdiğimde ağlayışlarım yeni durmuştu. Neden ağladığımı bende bilmiyordum. Sanırım sinirlerim boşalmıştı. 

"Helin!" Olduğum yerde dururken apartmanın merdivenlerinde oturan Hakan'ı yani abimi gördüm. Defteri çantama tıkmaya çalışırken gözleri defterime takıldı. Oturduğu yerden kalkıp kaşlarını çatarak defteri ben koyamadan elimden çekip aldı.

"Hastaneye mi gittin?" Öyle ürkütücü bir tonda söylemişti ki gerilmem gerekmişti. 

"Bu defteri sakladığını biliyordum." dedi. Demek o yüzden bırakmıştım ardımda. Ondan saklamak için. İçinde Hakan'a ait olan sayfaları es geçip atlamıştım. Keşke okusaydım. Şu an ki davranışını hatta çok öncekileri açıklamak için okumadığıma pişman olmuştum. 

"Ver defterimi." dedim elimi uzatarak. Başını sağa sola salladığında içimde yükselen öfkeyle ellerimi yumruk haline getirdim. 

"Neyi hatırlıyorsun?" dediğinde gerilmişti. Hatırlamamı istemediği başka olaylarda vardı. Ama ne?

"Her şeyi." dediğimde yalandan gülümsedim. "Seni bitirecek her şeyi." Gözlerinde geçen korkuya rağmen öfkeyle bana adımladı. Onunla ilgili unuttuğum ne varsa hepsi elindeki defterdeydi.

"Defterimi ver." Başını sağa sola salladı ve defteri yere attı. Su birikintisine düşen deftere adımladığımda omuzlarımı tutup beni sarstı. O zaman beklemediği bir çığlığı bastığımda gözleri şaşkınlıkla aralandı ve ellerini omzumdan çekti. 

"Ne bağırıyorsun Helin?" dedi susmam için bir yandan etrafa bakıp diğer yandan bana kaçamak bakış atarken. Susmak yerine çığlıklarımın şiddetini arttırdım. O anda mahallede her gün selam verdiğim kişiler kaşlarını çatarak bize yaklaşmaya başladılar.

"Kes şunu Helin." Hayır kesmeyeceğim. Onu uyarmıştım. Karşıma çıkarsa dayak yemesi için her şeyi yapacağımı söylemiştim. 

Biri omzumdan tutup geriye çektiğinde ortalık karıştı ve abimi yaka paça - ara sıra dayakla- mahallenin dışına götürmeye başladılar. Bir apartmana girdiğimde kapı gürültüyle kapandı ve etraf hem karanlığa hem sessizliğe büründü. 

"İyi misin?" diye Murat'la derin nefes aldım ve omzumdaki eline elimi yasladım. 

"Sarıl bana Murat" itiraz etmeden kolunu omzuma doladığında başımı göğsüne yasladı. Kollarımı beline doladığımda çenesini başımın üstüne yasladı. Sakinleşmek için derin nefes alıp veriyordum. 

"Sana abinin geldiğini yazdım. Görmedin mi?" dedi bir süre sonra. Görmemiştim. Hatırlamaya çalıştığım olayların arasında kalarak gelmiştim mahalleye. Ne telefona bakmak aklıma gelmişti ne de defteri çantama tıkmak.

"Abimle ilgili sana ne anlattım?" dediğimde derince iç çektiğini duydum. 

"Cevap vermek zorunda mıyım?" eli saçımı okşadığında gözlerimi yumdum. O kadar kötüydü yani.

"Lütfen." yutkunup duyacaklarıma hazırladım kendimi. 

"Olayları anlatmadın bana ama-" duraksadı. "-benim birkaç tahminim oldu içten içe. Sana bunları soramadan ortadan kayboldun." Demek Murat'ta da her şeyi detaylı bir şekilde anlatmıyordum. İyi de neden?

"Belki de unutmuş olman iyidir." parmaklarını saçlarımı tarar gibi yukarıdan aşağı indirdi. 

"Seni unutmak istemedim Murat." dediğimde burnumu çektim. "Yemin ederim seni hatırlamak istiyorum. Ama yapamıyorum." Dudağı şakağıma değdiğinde kapalı gözlerimi açmadan sadece varlığına tutunmaya devam ettim.

İZ | TextingWhere stories live. Discover now