4.2

4.6K 332 25
                                    

En sevdiğiniz şehir ne?


Kitaplarımdan daha çok sevdiğim adam mı? Bu kadar çok seviyordum onu ve unutacak kadar kolay vazgeçiyordum demek. Aferin Helin.

Araba yavaşladığında daldığım düşüncelerden sıyrılıp durduğumuz yeri incelemeye başladım. İstanbul'dan feribotla Bursa'ya geçmiştik ve oradan da arabayla İzmir'e gelmiştik. Gerçi o kadar düşüncelere dalmıştım ki durana kadar hala Bursa'dayız diye düşünmüştüm.

"Sessizsin." dedi Murat. Sessizdim. Düşüncelerim boğuyordu beni. Annem, babam, abim... Üçü de yalanmış. Üstüne Murat... O yalan değilmiş ama yalan olmuştu.

"Kafamın içinde milyon ses ve düşünce dolanıyor." diye mırıldandım. Bu yaptığım kabalıktı belki de. Benim için İzmir'e gelmişti ve benim tek yaptığım yol boyunca somurtmaktı ve düşünmekti. 

"Özür dilerim." diye mırıldandığımda bileğimdeki tokayla saçlarımı topuz yapıp topladığımda derin nefes alıp verdim. Elini uzatıp topuzun tutamadığı saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı ve elini uzaklaştırdı.

"Rahatla. Konuşmak zorunda değilsin. Hatta bol bol düşün ki aradığımız şeyin yerini hatırla. Ben seni tekrar bulduğumdan beri sessizliğini izliyordum zaten." dedi. Gülümsedim. Şu ana kadar oturup sinir krizleri geçirmediysem sebebi beni rahatlatan kendisiydi.

"Sapıksın gerçekten." dediğimde gülüşü genişledi. "Gizli gizli sapıklar izler." Cık cıkladığımda arabanın kapısını açtım.

"Bir de sevenler." dedi zar zor duyacağım ses tonuyla. 

Araban indiğinde arkasından bakakaldım. Geçmişte birbirimizi sevdiğimizi hatta aşık olduğumuzu biliyordum ama şimdi sanki her şeye sıfırdan başlıyor gibiydik. Bir yabancıyı tanımak ve tekrar aşık olmak gibi... Ruhumun ezbere bildiği bir yabancı ne kadar yabancı olursa o kadar yabancıydı bana ama bir o kadar tanıdık.

Edebiyat yapma Helin, derdi Asu burada olsaydı. 

"Hatırlayayım. Ne olur." diye mırıldanarak indim arabadan ve rüzgarın saçlarımı savuruşunu büyük bir huzurla karşıladım. Ömrümün büyük bir zamanı bu şehirde geçmişti. Ama İstanbul yuvam olmuştu. 

"Kumsala mı gitmek istersin yoksa dinlenmek mi?" Murat'ın arabanın arkasından ufak çantalarımızı aldığını gördüm. Kumsala gitmek istesem de o kadar yola yorulmuş olduğunu biliyordum. Ayrıca bir şeyi kumsala nasıl gizlerdi insan? Gizlediğim yeri bulmak çok zor olacaktı. Enerjiye ihtiyacımız vardı.

"Bence dinlenelim." diyen bir ses duyduğumda Murat'la aynı anda evin kapısının aralanmış olduğunu ve dikilen Demir ile beraber kızıl saçlı bir kadını gördüm.

"Ben bunun berbat bir fikir olduğunu söyledim." dedi kadın. Murat derin nefes alıp verdiğinde Demir sırıtıyordu. Demir'deki pervasızlık Asu'ya benziyordu. 

"Sorun yok Lara. Ben bu öküze alıştım." dedi Murat. Lara güldüğünde gözlerimiz kesişti. Elimi kaldırıp selam verdiğimde "Helin seni o kadar çok dinledim ki görmeden tanıyabilirdim." dedi. Bakışlarım Murat'a kaydığında kulaklarının kızarmaya başladığını gördüm.

"Hadi. İçeri kırmızı başlıklı oğlan." dedi Demir kolunu Murat'ın omzuna atıp onu içeri sürüklerken. 

O sıra Lara'ya elimi uzatıp resmen tanıştığımızda enerjisine şimdiden bayılmıştım bile. İçeri girdiğimizde burnumuzu yemek kokuları doldurdu. "Araban nerede?" dedi Murat, Demir'e ithafen. "Garajda." 

İZ | TextingWhere stories live. Discover now