4.0

4.8K 384 17
                                    

Ayy dayanamam hocam.


Çayımı yudumlarken Murat'ın elindeki günlüğü okumasını seyrediyordum. Ben ara sıra ağlama krizine girince anahtarımı vermiştim ve günlüğü alıp gelmişti. Günlüğü okurken önce omuzları çöktü sonra nefes alışverişi hızlandı.

"Seni oraya kapattılar." derken sesi öfkeliydi. 

"Seni her yerde aradım. İzmir'in her köşesine baktım. Demek Bursa'daydın." yutkundu ve sayfayı çevirdi.  

"Onları affetmeyeceğim."  En arkadaki gizli kısmı açtı ve kendime yazdığım mektubu okumaya başladı. Kaşları çatıldığında çenesi kasıldı ve diğer elindeki defter kayıp yere düştü. Kağıdı sıkı sıkıya tutarken gözlerini yumdu, sakinleşmek için derin soluk alıp verdi.

"Orospu çocuğu." diye fısıldadı neredeyse duyamayacağım ses tonuyla. Tüylerim ürperirken elimdeki kupayı sıkıca tutarak çayımı yudumladım. Hakan'ın yaptıklarını tamamen hatırlamayabilirdim. Yazdıklarımdan bile şeref yoksunu olduğunu anlayabiliyordum. O yüzden sonuna kadar düşmanımdı. 

"Baban nasıl inanmaz sana?" dediğinde öfkeli sesi hafifçe bağırdığı için sıçramama sebep olmuştu. "Sen babana taparken o adam nasıl fark etmemiş." Kaşlarımı çattığımda aynı anda çenem titremeye başlamıştı. Babamı savunmak istiyordum ama olan buydu. Ona inanmıştı. Kendi kanından olan bendim ama o bir yabancıya güvenmişti.

"Babam öldüğüne göre bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz." derken sesim çatallaşmıştı. Öfkeli yüz ifadesi dağıldı ve yüzü anlayışlı bir ifadeyle bana bakmaya başladı. 

"İlaç veren doktor ne verdiyse seni silmiş. Bana yapılan kötülükleri de silmiş. Ben abim dediğimle de anne dediğimle de her seferinde konuşmamın sonucunda gözyaşlarına boğuluyordum. Sebebini bilmiyordum. Daha doğrusu hatırlamıyordum. Keşke hiç günlüğü bulmasaydım." dediğimde elimdekini sehpaya bırakıp elimi yüzüme kapattım. 

Günlük bana Murat'ı hatırlatmak için iyi adım olmuştu ama babamı benden almıştı. Babam için hatırladığım kadar önemli biri değildim. Babam benim kahramanım değildi. Bana inanmamıştı.

Murat'ın kim olduğunu anlamak için babamın kim olduğunu öğrenmiştim. Sevdiğim iki adamdan biri beni hiç sevmemişti.  

"Benim babamla kurduğum her şey hayalmiş. Kendi zihnim bile babası tarafından sevilmeyen kız olduğumu kabul etmeyip yalana inandırmış beni." Hıçkırdığımda kolunu omzumda hissettim. Başımı göğsüne sardığında kolları sıkıca titreyen bedenime dolandı.

"Ben ne babası ne anne dediği kadın tarafından sevilmeyen biriyim. Bütün hayatım sevgisiz ve yalanların hakim olduğu bir evde geçmiş." Saçlarımı okşamaya başladı. Ağlamamdan nefret ediyordu ama sanki her ağladığım saniyede yanımda beliriyordu. 

"Özür dilerim. Ama tutamıyorum kendimi. Biraz ağladıktan sonra söz duracağı-" Göğsümde yükselen hıçkırıkla konuşmamı yarıda kestim. "Ağla Helin. Ben seninleyim. Rahatlayacaksan tutma kendini ağla." 

"Sen gözyaşlarımdan nefret edersin." dedim savunurcasına.

"Seni üzen gözyaşlarından nefret ediyorum. Eğer rahatlayacaksan o yaşları sevebilirim." Dudaklarını alnıma değdirdiğinde yüzümü göğsüne gömüp gözyaşlarımı saklamaya çalıştım. Bu yaşlar beni rahatlatan değil üzen yaşlardı. 

"Bir tek sen varmışsın hayatımda. Bana değer veren ve gerçekten seven." Hıçkırdım. "Onu bile aldılar benden." Kollarını gevşetti ve yüz yüze gelmemizi sağladı. Çenemden nazikçe tutup başımı kaldırdığında gözlerimi kırpıştırdım ve gözlerinin içine baktım. Bu gözler eskiden kaçtığım ve sığındığım adama aittiler ve ben hatırlayamıyordum. 

İZ | TextingWhere stories live. Discover now