4.7

5.2K 260 35
                                    

İyi Okumalar🖤

..
" Çok ayıp etti o an bana. Uzatmamak için pek şey yapmadım ama çok kırıldım Yade. Sinirlendiğinde, istediği olmadığında böyle hırçınlaşması hiç hoş değil."

Dudakları sarkmış beni dinlerken başını salladı.
" Gerçekten ayıp etmiş sana. Bazen gerçekten insanın canını yakmak için bilerek yapıyor ben onu fark ettim Nazlı. Yani, canı yanınca, sıkılınca ya da sadece karşı tarafında canını yakmaya çalışıyor. Yaptığı yanlış, herkese yanlış ama özellikle Sana bunu yapması.. Ne desen haklısın. Şimdi me yapacaksın?"

Kucağımda ki yastığın püskülleriyle oynarken başımı gerileye doğru bıraktım.

" Bilmiyorum. Onu çok seviyorum biliyorsun ama, her yakınlaşmaya çalıştığında acaba aklında benimle ilgili hala aynı şeyler mi var diye düşünüyorum tamamen istemsizce. Zoruma gitti."

Oturduğu yerden bana yaklaşıp kollarını doladığında göğsüne bıraktım başımı.
" Sence nasıl düzelir bu?"

" Oturup konuşmak işe yaramıyor ki Barış için. Bende bilmiyorum ne yapacağımı."

Saçlarımı severken dudaklarını bastırdı bu defa.
" İstersen bunları ona söyle Nazlı. Anlat açık açık."
" Öpüyor ediyor bende o zaman yapacağım varsa da yapamıyorum ki."

" İzin verme o zaman Buna. Koy tavrını halledin bunu. Çünkü erteledikçe başınıza daha büyük bir olay olarak gelmeye devam ediyor. "
Başımı salladım yavaşça.

" Haklısın. Konuşalım bakalım." Birbirimizden ayrılıp saatimi kontrol ettim ve ayaklandım puflardan.

" Son bir dersim var. Ekonomi. Ona da girip çıkacağım ben. Bekleyeyim mi seni?"
Saçlarını düzeltirken başını iki yana salladı.

" Kerem yanına çağırdı. Plan yapmış bu akşama onun yanıma geçerim bende."

" Tamam o zaman, görüşürüz dikkat et kendine."
Birbirimize el sallayıp ayrıldığımızda aklımda yine Barış vardı.

Kendisi de kabul etmişti canımı yakmak istediğini ama ben kabullenemiyordum bir türlü.
Fazla kırılmıştım ve bunu dile getirmem lazımdı artık. Tüm sorunları halı altına süpürüp sonra da ortaya çıktığında ne yatağımızı bilemiyorduk.

Bir evliliktir almış başını gidiyordu.

Bu şekildeyken evlilik düşünmem ne kadar sağlıklı olurdu ki?

Amfinin önüne geldiğimde açık kapıdan içeri girdim ve arkalarda boş bir yere oturdum çantamı da yanıma çekerken.

Barışla olan her meselem de derslerim etkileniyordu ve ben sonraya kalmak istemiyordum hiç bir dersimde.

O yüzden ağrıyan başıma deva olmasa da bi ağrı kesici alıp çantamda ki notlarımı çıkarttım.

..
Elime tutuşturulmuş sinema biletleriyle bakışırken Barış karşımda heyecanla bekliyordu sadece.

" Kıyamam sana ya ilk defa kı sinemaya gideceksin? Neyse bir ilkin daha benimle ordan bakalım."

Başımı biletlerden kaldırıp derin bir nefes aldım.
" Hayır da, nereden çıktı ki şimdi sinema. Yani senin için söylüyorum."

" Niye ben insan değil miyim?"
" Onu söylemediğimi biliyorsun.. Neyse. Aslında o akşama son ödevlerimi halledecektim ama öncesinde bitiririm. "

Başını salladı ama yüzümde ki hoşnutsuzluğu anladığı belliydi.

Ben biletleri çantama atarken boştaki elimi tuttu ve yürümeye başladı.

Hallettiğimi sansam da içim dolu bi kırıklık içindeydim.
Yutkundum ve etrafta gezdirdim gözlerimi. Site her zaman ki gibi sessiz ama deniz sesiyle dört bir yanını yankılatıyordu.

" İyi misin sen?" Hala yürürken sorduğu soruyla beklemeden başımı olumsuzca salladım.

" Değilim Barış. Konuşalım mı?"

Ciddiyetim karşısında gerildiğinde beni reddetmedi ve ilerde ki banklardan birine oturttu.

" Konuşalım." Tedirgin.

Sesi ne geleceğini tahmin edemediği için çok tedirgindi.

Ellerimi üstüme silip başımı kaldırdım ve gözlerine baktım.

" Ben sana çok kırgınım ve kırgınlığım çoğu şeyin önüne geçiyor. Sebebini tahmin edebiliyorsundur belki ama yine de söyleyeyim. O gece bana söylediklerim çok kırdı beni Barış. Belki senin gözünde basit bir şey bu ama beni kırmak istedin sen. Beni çok seviyorsun. Hep yanında istiyorsun. Evlenmek de istiyorsun. Ama benim canımı da yakmak istiyorsun. Tutarsız tandemin beni de bocalatıyor. Ne yapacağımı bilmiyorum. Hakkında, hakkımda, ilişkimiz hakkında ne yapmam gerektiğini ne düşüneceğimi bilmiyorum. "

Konuşmanın başında Hiç bir şey söylemeden gözlerime bakarken sonlara doğru başını yere eğmiş elleriyle oynuyordu.
İçimdekileri dökmüş olmanın rahatlığıyla sıkı sıkıya bir nefes alırken bir şey söylemesini bekledim.

İtiraz etmesini bekledim. Üste çıkmak için mantıklı bahanelerini.
Hiç biri gelmezken devam etmek istedim.

" Hiç beklemediğim bir zamanda bana omuz çıktın Sevgilim. Yalnız kaldığımı düşünürken yalnız olmadığımı gösterdin bana. Kısa zamanda da herşeyim oldun. Bana bunu yapman inanılmaz yaktı bu yüzden canımı. Sana her şeyi olduğu gibi gelip anlattım, gizlemedim, saklamadım başkasından duyup da bana olan güvenin kırılmasın diye. Olduğum gibi oldum karşında. Belki bazen bazı şeyleri hak ettim ama bana yakıştırmaya meyillendiğin şeyleri hak etmedim.. Bir şey söyle bana. "

Kenarları kızarmış dolu elaları gözlerimi bulduğunda benimde gözlerim doldu anında.

Tüm suçluluğuyla karşımda dururken şimdi herşeyin daha çok farkındaydı.

Başı yeniden ellerine indi ve 1-2 saniyenin sonunda yeniden gözlerime baktı.

" Özür dilerim. Çok kırdım seni."
Başımı salladım.

" Çok kırdın beni. "

Yutkundu.

" Benim hatalarımı, hayvanlığımı bir özürle affedebilecek misin sevgilim?"

Sessiz kaldım.

Karşısında ona sürekli bir şeyler anlatmayı, cıvıl cıvıl olmayı çok sevdiğim halde sustum, sessiz kaldım.

..

Gerçekten çok kırıcıydı Barış.
Ben bile çok kırıldım.
Nazlının kırgınlığını anlayabiliyor musunuz?
İyi geceler💕

Değişik | Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin