Dokuz

444 48 1
                                    

Ne?!" diye ciyakladı. Evet, ciyakladı. "Bu kadar belli ediyor olamam," dedi. Siktir! SİKTİR! Artık çocuklarıma babanız çapkındı diyemeyeceğim. Çünkü bizim çocuklarımız olmayacak! Allah'ım! Neden ben? Neden! Kusmak istiyorum. Ağrı Dağın eteğinde uçamayan bir güvercin olsam da dağdan düşüp ölsem! Bunları duyacağıma ölseydim keşke! Ya da küllerinden doğamayan tek anka kuşu ben olsam!

Ah, keşke o doğru anı kollayan uzaylılar gelse de alsa beni buradan. Gay? Ne hakla gay olursun? Oysaki tanrı seni benim için yaratmıştı. Oysaki seni annen benim için doğurmuştu. Ben bunu nasıl unutacağım! Hayatıma nasıl devam edeceğim? "Ben de." deyiverdim. Ne dedim ben? NE DEDİM BEN? Tek tek ölüyordu kıymetli nöronlarım. Kendimi şaşırtıyorum, iç seslerim de öldü galiba. Cevap verin biriniz bana! Fırtına öncesi sessizlik dediğinizi duyar gibiyim. Ölüm sessizliği hakimdi. İkimiz de konuşmadık. Ben Göktuğ'a bakıyordum. Göktuğ zombi görmüş gibi bana baktı. "Ne hakla?" diye sordu. Sana ne be! Ben de gayim. Sen ne hakla gaysen ben de o hakla gayim! Evet gayim ben! N'olur bize bir şans ver. "Caitlin'i bu yüzden mi kıskandın? Ondan mı hoşlanıyorsun?" diye sordu. Kaldıramıyorum. Bulunduğum anı kaldıramıyorum. Halime acıyorum. Şu hayatta daha mantıksız bir "an" daha yaşayamam. Caitlin, ah o sarı saçlarını tek tek koparıp uç uca bağlayıp seni darağacına assaydım! "Saçmalama! Göktuğ ben ne dediğimi bilmiyorum," dedim. Gerçekten çok zor durumdayım. Keşke bayılabilsem. Ya da ölsem. Şu andan sonra üstüme toprak atmasalar da olur. Beni gay değil biseksüel sanıyordu! Ya ben senden hoşlanıyorum galiba. Emin değilim. Senden hoşlananlar neyse ben onlardanım! Ama sana bunu nasıl anlatacağım. Kirpikleri güneş ışığı altında şakaklarında gölgeler oluşturmuştu. Haksızlık değil miydi? Bir kere de çirkin erkekler gay olsa n'olur? Göktuğ gay olmak için fazla güzel. Bu bana çok ağır geliyor. Allah'ım sen bana dayanma gücü ver. Dinimizce caiz değil Göktuğ! Gay olamazsın cehenneme gidersin. Yapma etme!

"Ben de sende bir kusur arıyordum." diye itiraf etti yüzümü dikkatle incelerken. Ben de kusurdan bol ne var? Ya ben biseksüel değilim. "Keşke belli etseydin" dedi. Hayal kırıklığına uğramış gibi görünüyordu. "Ya ben sen öyle deyince" kekeliyordum "Ne dediğimi bilmiyorum" diye bir şeyler geveledim. Göktuğ dilini damağına vurdu ve o onaylamayan sesi çıkardı. "Demek biseksüelsin?" diye sordu. Demek biseksüelim. Bunu şimdi öğreniyorum. Biseksüelsem bana fark etmez zaten. Evlenelim mi? Ha Caitlin, ha sen. Hem sarışın sevmiyorum kumral seviyorum ben.

"Öyle miyim?" diye sordum. Göktuğ'un gözlerinde gerçekten analiz edemeyeceğim kadar karmaşık duygular var. Lise zamanlarımı hatırladım da. Türev mi integral mi kestiremiyorum. Soruyu nasıl çözeceğim! Bence bu sorudan daha büyük bir sorunum var. "Ya! Saçmalama!" diye ciyakladım. Karışıklığı toparlamam lazım! "Bir an senin cevabına şaşırınca söyledim, ben gay falan değilim! Biseksüel de değilim! Heteroseksüelim ben! Seksi bulduğum şey senin karın bölgen! Şırfıntı Caitlin'in memeleri değil!" dedim. Oha ben şu an neyim? Ben saprofit bakteriyim deseydim. Eşeysiz ürüyorum deseydim. Biseksüel demeseydim be! Cinsel yönelimim normal benim! İç seslerimden biri "açeydim gollarımı" dedi. Devamını dinlemek istemedim. İç sesimi uçak moduna aldım. Kötü mizah. Hele şu an. Şu iç seslerden çektiğimi bir ben bir Allah biliyor! İnşallah cehennem ateşinde, beni ayrı onları ayrı yakar! İradeleri var çünkü, bunun bir bedeli olmalı. Beni susturun! Yeryüzündeki şeytanların büyük çoğunluğu benim içimde.

Tek kaşını kaldırdı. Çarpık gülümsemesini yüzüne yerleştirdi. Şimdi diyecek ki ben de erkeklerin karın bölgelerini severim. O zaman bayılacağım. Ya da bayılmış numarası yapacağım. Kalbim dayanmaz. En iyi ihtimal ölmek. İstemsiz çalışan kaslarım yüzünden nefesimi tutup ölemem. Ortaçağda olsaydım, ayakkabımın içinde veya kolyemin ucunda bu gibi durumlar için zehir bulundururdum. Ortaçağda böyle şeyler olmaz. Başka bir çağda tanışsaydık ya seninle!


"Ben seni ciddiye almamıştım, benim gay olduğumu nasıl düşünebilirsin? Bilimsel açıdan öyle olmadığımı sana ispatlamamı mı tercih ederdin, öpüşmek yeterli gelmedi sanırım. Hipotezini öldürelim mi? Çünkü sana gerçeği göstermek gerekiyor. Şüphe kalsın istemem. Ne diyorsun?" diye sordu. Uzun bir konuşma yaptı. Saçlarını karıştırdı. Muzipçe sırıttı. Bir de göz kırptı. Oha. Yuh. Çüş. Tekrar oha. Bir daha yuh. Son olarak çüş. Bu ne be? Ne diyeceğim? Bilimsel olarak beynime gay olmadığını ispatladı. İç seslerimin kahkaha attığını duyar gibiyim. Yutkundum. Gözlerimi kırpıştırıp ona baktım, "Hiç gerek yok," diyebildim. Hiç gerek yok. Yoktur umarım? Bilim sonuçta. Kendine gel Dilşad, kendine gel!

Göktuğ bana yaklaştı. Boynuma doğru eğildi. Sonra boşluğa nefesini üfledi. Sıcak nefesi boynumu yakarken, dilini kulağıma değdirdi. Her kelimede o kadar çok nefes verdi ki bir an için ayaklarımı hissedemedim. "Bir daha böyle aptalca şeyler söyleme" diyerek beni uyardı. İşaret parmağını köprücük kemiğimin üzerinde gezdirdi. "Yoksa uslu durmam çünkü şüpheni parçalamak zorunda kalırım. Ya da kıyafetlerini." dedi. Bana yüzyıllar gibi gelen ama gezegenimize göre çok kısa süren bir hareketti. Tepki vermem gerekiyor. Yaptığım tek şey alt dudağımı ısırmak oldu. Göktuğ'un gözleri bir an için gözlerimden aşağıya kaydı. Ela gözlerinin küçük bir saniye için bile olsa puslandığını düşündüm veya bana öyle geldi. Sonra bakışları gözlerimi buldu. "Hey, şaka yaptım." dedi.

Kafa mı buluyor benimle? "Gay misin değil misin?" dedim. "Değilim ve her şakada bir gerçeklik payı vardır bence üsteleme. Beni kışkırtmak kolaydır." dedi. Uzun adımlarla kasaya yöneldi. Hesabı ben ödeyecek! Buna izin vermem! Zihnimi oyalayacağım bir şey buldum. Dumura uğramıştım bu da mantıklı düşünmemi engelliyordu. "Ya ne yapıyorsun?" dedim, ona yetişmeye çalışırken. "Göktuğ hesabı ben ödeyeceğim." Bir an arkasına baktı. Sonra gözlerini devirip yürümeye devam etti.


Aslında Kumral SeverimWhere stories live. Discover now