Yirmi Yedi

319 24 27
                                    


Bayadır yazmıyorum, bildirim falan gelmeyince hikayenin varlığını hepten unutmuştum. Yazamadım çünkü çok yorgundum, yoğundum ve bu ruh halimi yansıtmak istemedim. Şimdi de biraz yetersiz olabilirim ama ısınıyorum daha. Malum okullar açıldı. Sınavım vardı, sonra dersler başladı. Yakında vizelerim var ama yine de sizin biraz neşelenmenize sebep olmayı özlediğimi fark ettim, hala yaşıyorum ve yazıyorum. Onu haber vereyim dedim işte. Bir de garip bir şeyi paylaşacağım isterseniz direkt hikayeye başlayın ben yine de anlatmak istiyorum. Ben bu hikayeye yanılmıyorsam LYS'ye hazırlandığımda başladım ve o zaman pilot olmak istiyordum yani o zaman aklımda mühendislik yoktu, sadece kadının ayaklarının üstünde durduğu bilimle iç içe güzel bir mesleğe sahip olduğu bir dünya hayal ettim. Bana sağlıklı gelmeyen ilişkileri anlatmak istemedim. Buraya nereden geldim ya kafam karıştı. Her neyse. Sadece şey tahmin edin şu an mühendislik okuyan kim? Aynen, pilot olamadım. Keyifli dakikalar diliyorum,

----


Decisions as I go, to anywhere I flow.
Kararlar gittiğim yer boyunca, neredeysem oraya akıyorlar.

Sometimes I believe, a time where we should know.
Bazen inanmak istiyorum nerede olduğumuzu bilmemiz gereken bir zaman olduğunu.

I can't fly high, I can't go long.
Daha yükseğe uçamam, daha ileriye gidemem.

Today I got a million, Tomorrow, I don't know.
Bugün milyonlarım var, yarını hiç bilmiyorum.


"Uyan," diyor şarkının melodisine karışan erkek sesi. Şarkı mı daha güzel yoksa Göktuğ'un sesinin kulaklarıma dolması mı bilmiyorum. Normalde uyanmazdım ama hastaneden sıkıldım.

"Dilşad," diye carlıyor tanıdık bir ses. Tanıdık bir kızın sesi. Gözlerimi açıp etrafıma bakıyorum önce başucumdaki Göktuğ gülümsüyor ona sersem gibi gülerek karşılık verip sesin sahibini bulmak için başımı çeviriyorum. Neslihan! Nasıl özlediysem artık rüyadayım galiba. Mutlu oluyorum ama uyanmam lazım. Gözlerimi geri kapatıyorum. Ne alaka anasını satayım burada olamaz zaten. En sevdiğim insanları çok özleyince rüyamda görmek gibi bir huyum vardır.

"Kızım kalksana," diyor bu kez Neslihan. Kalkmıyorum. Rüyamda emir almam. Gözlerimi açıyorum yine de. Rüya değilmiş. Keşke rüya olsaydı açıklaması kolay olurdu ya.

"Yaptığın çorba içilmeyince kalp krizi geçirmişsin," deyip kahkaha atıyor Hilal arkadan. Hilal de buradaymış, espri de yaparmış. Çok komik, keşke ölseydim. Ya tamam abarttım aslında komik ama bana niye yapıyorsunuz? Beni hedef alan bir espriyi nasıl komik bulabilirim? Kendimle sonsuz barış için anlaşsam bile asla kendime gülmem manyak mıyım ben! Destek almak ister gibi Göktuğ'a bakıyorum. Göktuğ da elimi tutup sıkıyor. Ben de tam bir mal gibi onlara bakıyorum boş boş. Hilal'in burada ne işi var?


"Ayyy!" diye bir çığlık duyuyorum tam Göktuğ parmaklarımı sıkıca sararken. Çığlık çok tiz. Çok da beklenmedik. Kızları çıldırtmak konusunda üstüme yoktur. Hilal korkudan yere düşüyor çığlık etkisiyle. Göktuğ irkilip elimi sıkıyor ben de kahkaha mı atayım korkayım mı karar vermeye çalışıyorum. Neslihan.

"Kızım delirdin mi ne bağırıyorsun?" diyorum. Neslihan psikolojik olarak zor bir dönemden geçiyor olacak ki kahkaha atıyor. Ama böyle bir kahkaha yok. Saf neşe! Hilal hafifçe doğruluyor, Neslihan kahkahasıyla duvarları boyuyor adeta. Başkası olsa ağzına vururum gülme derim ama kızın gülüşü çok güzel. Hilal'e dönüyorum.

"Çığlık duyunca kalp krizi geçirmişsin," deyip sırıtıyorum. Sonra asıl konuşmamız gerekenin neden burada olduklarını sormak olduğunu hatırlasam da Elvan ve Sezgi'yi hatırlayıp susuyorum. Ben rahat bir insanım galiba ya.
"Korkmadım bile, sadece... Evet korktum susar mısın?" diyor. Sırıtıp başımla onaylıyorum.

Aslında Kumral SeverimDonde viven las historias. Descúbrelo ahora