*⁠.⁠✧. -14- .✧.*

3.6K 257 77
                                    

Tarih, maalesef gene yok?

'On dördüncü bölüm'

Sabah güneşi yeni yeni doğarken yarı heyecanlı, yarı durgun bir şekilde kapının önünde bekliyordum. Aramız biraz bozuk gibiydi aslında. En son yaşadığımız olaylar pek hoşuma gitmemişti.

Ama, çok özlemiştim...

Üzerimdeki yorgana sarıldım, sabah olduğu için hava bir hayli soğuktu. Yankı olmadığı zamanlarda bedenim çok halsiz oluyordu.

Nergis anne, evet anne.

Yeni bir olaydı aslında. Anne demek istemiştim. Oda kabul etmişti, hatta sevinmiş gibiydi.

Nergis anne benden önce kalmış çamaşırları asıyordu. Bakışlarımı ondan çekerek ormana çevirdim.

Derin bir nefes alarak beklemeye devam ettim. "Gözleri yollarda kaldı yavrumun! Niye bu kadar geç kaldı bu eşek herif!" dedi Nergis anne. Kendi kendine kavga ediyor gibiydi.

Bir yanım gelmesi için can atarken, diğer yanım yüzüne bile bakmak istemiyordu.

Kendi kendime olan düşüncelerim bir çift kızıl gözün ağaçlar arasından belirmesi ile son bulmuştu. Kısa bir an midem bulanıyor gibi olduğu için yüzüm buruştu.

Neden böyle hissetmiştim bir anda? Her neyse, oturduğum yerden kalkarak üzerimdeki yorgan ile beraber ufak adımlarla Yankı'ya doğru ilerledim.

Yine ağzında taşıyordu poşeti. Bakışlarım üzerinde gezindi, her hangi bir sıkıntı göremiyordum. İyiydi.

Belirli bir noktada durup gelmesini bekledim. Yanıma varınca poşeti yere bırakarak, kedi misali kafasını göğsüme sürmeye başladı.

Hoş geldiniz, sevgi gösterileri.

"Hoş geldin" diye mırıldandım kafasını okşayarak. Kısa bir an duraksayarak ıslak burnunu alnıma değdirdi. Yaptığı baskı yüzünden hafifçe geriye doğru sendeledim.

Üzerimdeki yorgan yeri boylarken soğuk yüzünden kollarımı kendime sardım. Benim bakışlarım düşen yorganda iken Yankı'nın sesi duyuldu.

"İçeri geç üşüme, bende gelirim birazdan" dedi anadan üryan bir şekilde, askılık olarak kullanılan iplere doğru ilerlerken devam etti sözüne. "Annemle görüşüp geleceğim"

Başımı sallayarak onayladım onu. Bu soğukta dışarıda durma gibi bir niyetim yoktu. Yerdeki yorganı da alarak eve doğru ilerledim.

İçeri girip yanan şöminenin başına geçtim. Yorganı bir güzel üstüme örterek ellerimi ateşe doğru uzattım.

Dakikalar sonra kapı açılıp kapandı. Hemen ardından alışık olduğum koku odayı kapladı. "Bebeğim?" dediğini duydum ama ses çıkarmadan bekledim.

Saniyeler sonra bedenim kolları arasına çekildi. Omzuma konulan çene ile derin bir nefes aldım.

Elleri anında karnımı bulup belimi sarmıştı. "Birileri hala hüzünlü sanırım?" dedi, boynuma ufak bir öpücük kondurdu.

Minik bir mırıltı döküldü dudaklarımdan. "Kırgın gibiyim sadece, sıkıntı yok."

"Öyle mi? Konuşmak ister misin?" diye mırıldandı bedenimk yan bir şekilde kucağına alarak devam etti sözüne. "Kırgınlığının benim yüzümden olduğu çok açık, neden peki? Geç kaldım diye mi?"

"Hayır" dedim kaşlarım çatılırken. "Yazdığım mektubu aldın mı?" diye sordu bu sefer. Başımı sallayarak onayladım onu. "Konuşmazsan anlaşamayız, Sancak."

Kar Koynunda / Kurt Serisi -1- [BxB]Where stories live. Discover now