19. Bölüm

372 22 34
                                    

Yine bir sonraki bölümü be zaman yazabilirim hiçbir fikrim yok ama yaz tatilinden önce bir bölüm yayınlamayı planlıyorum çünkü yaz tatilinde tembelleşip büyük ihtimalle pek bir şey yapmayacağım.

Umarım bölüm hoşunuza gider.

Not: Bu aslen internette bir çizim olarak bulduğum ve benim sonradan çeşitli programlar yardımıyla renklendirdiğim bir resim. Tam olarak benim istediğim kuyruk değil, daha farklı ama umarım hoşunuza gider.

*******************************************************************

William'ın, Aidan'ın kayıtsız ve umursamaz alaycılığı karşısında öfkelendiğini, bunu bastırmak için yumruklarını sıkıp dişlerini gıcırdattığını görebiliyordum. Sıktığı elleri titriyordu, çenesi ve dudakları gerilmişti.

Aidan'sa kaba alayının William'da yarattığı etkiyi görmüyormuş gibi ufak bir gülümsemeyle William'a bakıyordu. Ancak gözlerindeki o alaycı ve muzip bakışı görebiliyordum.

Araya girip bu duruma son vermeye karar verdim. "Artık ikiniz tanıştığınıza göre asıl konuşmak istediğimiz konulara geçebiliriz sanırım. Ve söz veriyorum, Prens William, Aidan o gün gördüğümüz... yaratık gibi değil." William bunu görebiliyormuş gibi kafa salladı.

Suların temiz olduğu düşünerek Aİdan'a döndüm. "Sen burada ne yapıyorsun? Özellikle gündüz, insanların seni görebileceği bir yerde!" Aidan bu soruyu bekliyormuş gibi gözlerini devirdi. "Soruların her zamanki gibi sıkıcı. Ayrıca sırf suda yaşıyorum diye bütün zamanımı denizin dibinde geçirmek zorunda değilim. Bu koyu severim, yumuşak kumlar çok güzel!" Söylediklerini desteklemek için oturduğu yerin yanından bir avuç kum alıp bana doğru tuttu. Islak kum beyaz çamura benziyordu.

"Madem sıkıldın ve buraya gelmek istedin, neden gece gelmedin? O zaman insanlar seni göremezdi. William imalı ve alaycı bir tonda konuşmasına rağmen benim aklımdakileri söylemişti. Aidan bir nefes verip William'a baktı. "Çünkü burası buluşma mekanı, gece gelmek için pek uygun bir yer değil. Pek sessiz ve sakin olmuyor." Aidan bunları rahat ve düz bir ifadeyle söyleyebilmesine rağmen William'ın yüzünün biraz kızardığını görebiliyordum. Büyük ihtimalle ben de aynı durumdaydım.

Her ne kadar burayı seviyor ve gece gelemiyor olsa da Aİdan'ın gündüz Deniz Kızı Kumsalı'na gelmesini tuhaf buluyordum. "Peki, neden buraya geldin? Buraya gelmenin sıkıntıdan farklı bir sebebi olmalı. Eminim ki denizin altında yapabileceğin, bir kumsalda oturmaktan çok daha eğlenceli olan şeyler vardır." Aidan bana bakıp derin bir nefes verdi. "O konuda haklısın. Daha eğlenceli şeyler var. Bir sürü şey var. Ama fırsat yok. Ortalık karışmış durumda. Özellikle de sarayda..."

Saray mı? Denizin altında bir saray mı vardı? Bir saray varsa bunu deniz insanları mı yapmıştı yoksa eski batmış bir uygarlıktan kalıntılara mı yerleşmişlerdi? O anda aslında deniz insanlarının toplumu, yaşayış biçimi ve kültürü hakkında ne kadar az şey bildiğimi fark ettim.

"Saray mı?" William benim düşüncelerimi okumuş gibi sordu. "Denizin altında bir saray mı var?" Aidan onun sorusunu başını sallayarak yanıtladı. Buna inanamıyordum. Denizin altında bir saray vardı! Koca bir saray ve daha önce hiçbir kitapta Amaria yakınlarında bir sualtı sarayından bahsedildiğini duymamıştım! "Ama bu sarayı insanlardan nasıl sakladınız? Bir sarayın oldukça büyük ve fark edilebilir olması olması gerekmez mi?" Yaklaşık beş yüz yıldır Amaria'dan denize açılan gemilerin hiçbiri içinde deniz insanlarının yaşadığı bir sualtı sarayından bahsederek dönmemişti. Kimse böyle bir şeyin varlığını bile iddia etmemişti. Bir sarayı nasıl hiçbir denizci göremezdi.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 12, 2015 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

AmariaWhere stories live. Discover now