5. Bölüm

409 28 1
                                    

Üzgünüm, internet bağlantım son bir kaç gündür problemli ve elektrik kesildi, hikayeyi biraz geciktirmek zorunda kaldım. Ama sonunda hikayenin beşinci bölümüyle geri döndüm.

*************************************************************************************

Adını bilmediğim deniz adamı (oğlanı) ile olan karşılaşmamdan sonra kaleye, odama geri döndüm. İçinde deniz insanlarıyla ilgili bilgi olan o nadir kitapları alıp saklamış, bakmak için sayfalarını işaretlemiştim. Her kitaba baktım (ki zaten o kadar çok yoktu) ama hepsi aynıydı. Kişilik konusunda kafam karışıktı ama cinsiyeti erkek olup da herhangi bir şekilde güzel gözüken bir deniz insanı yoktu. Bu oğlansa kuşkusuz yakışıklıydı.

Yatağıma uzanıp taştan tavanıma baktım. Yüzünü, suda görünen tek yeri olan omuzlarını ve üstünü düşündüm. Evet, yakışıklı başka erkekler görmüştüm, örneğin William yakışıklıydı ama bu oğlanda farklı bir şeyler vardı. Belki de o hipnotize edici deniz yeşili gözleriydi. Belki o uzun, dalgalı, karışık ve bir şekilde güzel gözüken siyah saçlarıydı. Belki düzgün, simetrik, usta elinden çıkma bir heykeli andıran yüz hatlarıydı. Belki de o yamuk, çekici gülümsemesiydi. Ne olduğunu bilmiyordum ama bu oğlandaki bir şey beni ona çekiyor, onun hakkında daha fazlasını öğrenmek istememe neden oluyordu.

Kapımı hizmetliler çaldığında gizemli deniz adamları ve nelerin doğru nelerin yanlış olduğu ile ilgili düşünme vaktinin bittiğini anladım. Bundan sonrası adaylarla ilgilenmek ve ülke yönetimini, politik ilişkileri, konseyin işleyişini anlamak için katılacağım konsey toplantısıyla ilgiliydi. Konsey toplantılarına nadiren katılırdım, henüz kraliçe olmadığım için katılmama gerek yoktu. Son bir yıldır nasıl işlediğini öğrenmek için gidiyordum ve hayal kurmaya başlayıp gerçek dünyadan kopmadan önce toplantılardan çıkarabildiğim tek şey sıkıcı olduklarıydı. Konsey toplantıları bayıcıydı ve uykumu getiriyordu. Üstelik hala annemin ve konsey üyelerinin nasıl bu saçmalığa en az haftada bir kez  katlanabildiğini çözememiştim. Bu toplantının tek iyi tarafı Olympia Kralı ve ailesinin orada olacak olmasıydı. Belki William'la konuşabilirdim ya da hiç değilse birlikte sıkılırdık.

Hizmetliler bana banyoyu hazırladılar. İşim çok uzun sürmedi. Kokulu şampuanlara, köpüren sabunlara ve bir sürü ota, bakım malzemesine takıntım yoktu. Banyoya konulan onca kokulu bitkiye, sabuna, bakım malzemesine, kreme, yağa dokunduğumu hiç hatırlamıyordum.

Ben banyodan çıkınca hizmetliler beni giydirmeye başladılar. Bugünkü giysim dün akşamki kadar cafcaflı değildi. İçime giydirdikleri korse dün akşamki kadar sıkılmadı. Elbise ayak bileklerime gelen, düz, belinde kalın ve altın rengi bir kemer olan mor bir elbiseydi. Ayağımdaki altın rengi topukluları görmek mümkündü. (Bana sürekli topuklu giydirmelerinden üç sonuç çıkarıyordum: birincisi, bana eziyet etmeye bayılıyorlardı veya ikincisi, gerçekten kısaydım ya da üçüncüsü, her ikisi birden.) Yine dün akşamın aksine yüzüme hafif, kusurlarımı örtmekten başka bir işe yaramayan bir makyaj yapıldı. Saçlarımı kıvırıp dalga dalga hale getirdiler ve o şekilde açık bıraktılar. Güzel ve sade gözüküyordum. Daha az süslenip püslenmiş bir oyuncak bebek, daha fazla bendim. Dün akşama kıyasla daha iyiydi.

Aynada kendime bir kez daha baktım. Dün akşam süslüydüm ve yaşça büyük gösteriyordum. Şimdiyse sıradandım ve neredeyse on sekiz olmama rağmen on altıdan fazla göstermiyordum. Belki  daha çok ben olan bu halimi gören adaylar yine peşime takılmaz, beni sıkıştırmazlardı. Peki William ne düşünecekti? Ya o gizemli deniz adamı (oğlanı) bu halimi görse ne düşünürdü? Beni güzel bulur muydu? Ya dün akşamki halimi?

Yeter! Bu sabah gördüğüm o yabancıyı aklımdan çıkaracaktım. Odaklanmam gereken bir sürü önemli şey vardı. Hem yarın sabah onu tekrar görmek için kayalıklara gitmeye karar vermiştim, onun hakkında düşünmek o zamana kadar bekleyebilirdi. Şimdiyse sakinleşmem ve zihnimi boşaltmam gerekliydi.

Konsey toplantısı beklediğimden de kötü geçti. William'la ben birbirimizden uzakta oturmak zorunda kaldık ve bu da gizlice konuşma şansımızı yok etti. William da sıkılmış ve dinlemiyor gibi gözüküyordu. Ben de ilgimi verir gibi yapıp hayal kurmaya başladım (işte gerçekten iyi yaptığım bir şey).

Hayal kurarken ne kadar istemesem de bir yerden sonra düşüncelerim bu sabah şafak sökerken tanıştığım gizemli yabancıya kaydı. Aklıma sürekli onun yüzü, onun gözleri, onun yamuk gülüşü geliyordu. İyi miydi, Kötü müydü? Deli miydi, değil miydi? Dengesiz miydi? Bana zarar vermeyeceğini söylerken yala söylemiş olabilir miydi? Onunla birlikte geçirdiğim her saniye tekrar tekrar aklıma geliyordu.

Adımın defalarca tekrarlandığını duyunca gerçek dünyaya geri döndüm. William yanıma gelmiş bana sesleniyordu. "Efendim?" Konsey toplantısı gibi önemli bir olayda dalıp gittiğim ve birisini, özellikle da William'ın, beni yeniden gerçek dünyaya geri çağırması gerektiği için mahcup olmuştum. İnanılmaz derecede utanmıştı. William kızaran yüzümü görünce hafifçe güldü. "Diğerleri yemeğe gitti. Sen dalıp onları fark etmedin bile! Ben de seni düşlerinden ayırmak için burada kaldım. Gerçi seni kesinlikle suçlayamam, bu toplantılar gerçekten sıkıcıymış. Ben de bir yerde dalıp gittim ama hayal dünyasında senin kadar derine dalamadım." Yüzümün daha da fazla kızardığını hissettim. "Diğerleri gideli çok oldu mu?" Başını hayır anlamında salladı. "Az önce çıktılar."

Yemekten sonra diğer adaylarla tanıştım, onlar ve aileleriyle kale gezisi yaptım. Bütün bu sürede aklımda tanıştığım adaylar ve ailelerinden farklı biri vardı. Parlak, hipnotize edici deniz yeşili gözleri ve uzun mürekkep siyahı, dağınık saçları olan biri. Gizemli, uzak ve yabancı... Beni kendine çekiyor, onun hakkında düşünmemi, onu merak etmemi, şüphelenmemi sağlıyordu. Onunla bu sabah geçirdiğim o süre bana öğretilen her şeye tersti. O kafamı karıştırmıştı. Bir şey daha vardı, şimdiden anlayabildiğim bir şey: o hayatımı altüst etmişti.

***********************************************************************************

Son iki bölüme kıyasla daha kısaydı ve yazmak daha kolaydı. Hem bu sefer yine son iki bölümde olduğu gibi yazdıklarımı yanlışlıkla bir şeylere basarak silmedim.

Benin gibi öğrenci olan herkese iyi tatiller diliyorum (biraz geç oldu ama...).

Ne yazık ki tatil diye daha hızlı yayın yapamayacağım İnanılmaz çok ödevim ve tatil sözcüğünden ve anlamından bihaber bir dershanem var. Yine de okul döneminde de yaptığım gibi en az haftada bir yeni bölüm yayınlamak için elimden geleni yapacağım.

 Son bir istek, bana okunacak güzel kitaplar (ya fantastik ya bilim kurgu), iyi çizgi romanlar (yine ya fantastik ya bilim kurgu) ve izlenecek iyi filmler (fantastik, bilim kurgu, aksiyon ya da komedi filmi olabilir) önerir misiniz? Teşekkürler.

Hikayem için yorum yapmakta kendinizi serbest hissedin.

AmariaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin