...

79 0 0
                                    

Korkumdan Londra'nm yolunu tuttum. Şu ana kadar on lardan tek kelime bir haber alamadığımdan kaçışımın nasıl

karşılandığını bilmiyorum.

Bütün varlığım bir kaç lira ile gümüş bir yüzük ve iki gü müş ayakkabı tokasıydı. Sırtımdaki eski elbiselerden başka yanıma hiç bir şey almamıştım. Her ayak sesinden ürke- rek hızlı hızlı yürüdüm. Bitkin olmama rağmen korkudan inanın on beş kilometre durmadan yürüdüm. Sonunda bir taşa oturarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım."

"Elim ayağım titriyordu. Yine de geri evime dönmek be- nim için ölümden beterdi. Yolda şehre iş aramaya giden bir köylü çocuğa rastladım. On yedi yaşında ya vardı ya yoktu. Yırtık şapkasının altından taranmamış siyah saçları sarkan, kötü giyimli bir gençti bu. Sopasının ucuna bağlı torbada azığını taşıyordu. Arkamdan ıslık çalarak geldi. Bir süre ko- nuşmadan yürüdük. Sonunda arkadaş olduk ve yolculuğu- muzun sonuna kadar beraber olmaya karar verdik."

"Gece bastırdığında sığınacak bir ev veya han aradık. Kim olduğumuz sorulduğunda ne diyeceğimiz meselesi bizi endişelendiriyordu. Biraz sonra delikanlı bir teklif öne sürdü. Neydi biliyor musunuz? Karı-kocayız diyecektik. Ne kadar da hoştu. Ama sonuçlarını düşünmemiştim ilk anda. Neyse bir han bularak girdik. Karı-koca olarak bera- ber yemek yedikten sonra yatma zamanı geldi. Benim kadar çocuk da bu konuda çekingen görünüyordu. Böyle tered- düt içinde dururken ev sahibesi kadın mumu tutarak bizi odamıza çıkardı. Berbat bir yerde geceyi beraber geçirmek üzere yalnız bırakıldık. O kadar saftım ki genç bir adamla aynı yatağa girmenin ne zararı olabileceğini hiç düşünmü- yordum. Belki o da eline böyle bir fırsat geçinceye kadar bir

kotulük düşünmemişti.

Bir Fahişenin Anıları Where stories live. Discover now