Bir Fahişenin Anıları

....

rastlanırdı. Ufak fakat harika kalçalar, bir çift parlak, canh, siyah göz, solgun yanaklar ve bembeyaz bir gerdan... Kendi başından geçen olayı anlatmaya başlamadan gülümsedi ve yüzü kızardı:

"Babam York şehrinde değirmencilik yapıyordu. Daha çocuk yaşta iken hem onu hem annemi kaybettim. Beni dul ve çocuksuz teyzem yanına aldı ve özenle yetiştirdi. Daha on yedi yaşıma basmadan çeşitli evlenme teklifleri alıyor dum. Falcat tabiat beni zihnen geliştirmekte biraz gecilanis olacak ki bu teklifler bende bir arzu uyandırmıyordu. O ana kadar bu işin nasıl yapıldığımı değil, ne olduğunu bile bilmeyecek kadar safum. Korkaklığımı gören teyzem bunu çocukluğuma veriyor ve taliplerime gereken cevabı veriyor du."

"Böylece en yakın evden veya kulübeden iki kilometre uzakta büyük bir evde yalnız başıma çocukluğumu geçir dim."

"Bir gün her zamanki yaptığım gibi teyzemi uyur bıraka rak eski bir yazlık köşke gittim. Civardaki derenin kıyısın da oturdum. Evin kapısı ve pencereleri tam karşımıdaydı. Tatli tath sen rüzgar bütün hislerimi uyuşturmuştu. Öğle sicağında kendimi kaybederek yastık yaptığım dikiş sepeti- me başımı koyup uyuyakalmışım. Uyandığımda bir su sest duyarak başımı dereye doğru çevirdim. Bu komşunun oğ lundan başka kim olabilirdi. Çocuk çırılçıplak olarak dere den bana bakıyordu. Sonradan öğrendiğime göre, derenin güzelliğine dayanamamış, ileriki ağaçların altında soyuna rak suya girmişti."

"Gençliği ve çıplaklığı karşısında ilk hislerim şaşkınlık ku olmuştu. Hemen kaçmalıyım diye düşündüm