...

41 0 0
                                    

İlk iş olarak köyüme gittim. Çok uzak akrabalarımdan başka bir tanıdık kalmamıştı. Esther Davis benim Londra'da ne yola düştüğümü oraya yaymıştı. Fakat köyüme gitmek ten herhangi bir çekingenlik duymamıştım. Esther gerçeği yayarken beni bir han odasında tek başıma bırakarak git gini söylememişti tabii.

Bayan Cole 'un oturduğu kasaba da yolumun üzerinde olduğundan onu da ziyaretlerimin arasına koymayı ihmal etmemiştim. Eski patronum beni görünce çok memnun oldu. Hele talihimin döndüğünü, büyük bir servetin sahibi olduğumu ve sevgilimin de yolda olduğunu duyunca göz leri doldu. Onun yanından ayrılırken yine içim burkuldu. Ama ben şimdi daha sevinçli olaylara koşuyordum. Böyle şeylere üzülmemeliydim.

Londra'ya dönüş başladığında sıcak bizi iyice kavur muştu. Akşam bastırdığında şehre yirmi kilometre kadar yaklaşmıştık. Yol üzerindeki bir handa geceyi geçirmeyi ve kamımızı doyurmayı uygun gördük. Karanlıkta seyahat et mek bizi hayli hirpalayacaktı. Daha odamıza yerleşmeden sanki bizim oraya sığınmamızı bekliyormuş gibi fırtına ile sicim gibi bir yağmur boşandı.

Bir süre karanlık odamda şimşekleri ve yağan yağmu ru seyrettim. Daha sonra arabacima bazı talimatlar vermek üzere aşağı oturma odasına indim.

Onunla konuşurken hanın kapısının açıldığımı ve içeri üzerleri sırılsıklam olmuş iki adam girdiğini gördüm. Geniş kenarlı şapkaları yüzlerinin görünmesine engel oluyordu. Ben tekrar başımı konuştuğum arabacıya çevirerek ertesi sabah erkenden yola çıkacağımızı söyledim. Yarım saat ka dar süren sağanak dinmişti.

Bir Fahişenin Anıları Where stories live. Discover now