12-

124 15 18
                                    

Taehyung

Parkta o çocuklar ile karşılaştıktan sonra kaldığım ara sokağâ gidip eşyalarımı almıştık. Daha sonra bir eve gelmiştik. Ev baya büyüktü ve 5 odası vardı ama ben kim ile kalıcaktım ki. Şuan ise salonda oturmuş sessizlik içindeydik. Çok gerici bir ortamdı.

"Bu arkadaş kim."dedi sarı saçlı çocuk. Onu incelemeye başladım.O cidden çok güzel. Keşke bende onun gibi olabilseydim. Kızları bile kıskandıracak güzelliği var.

"Bu arkadaş yeni arkadaşımız Taehyung. Artık bizimle kalıcak. Aynı okuldayız bu arada. Parkta tanıştık. Yönelimi yüzünden dövülüyordu. Bizde kurtardık. O şerefsizleri dövemedik ama. Wooyoung sağolsun. Bırakmadı ki."

Söylediği şey ile kendimi rahatlamış hissediyordum. Beni aralarına almaları aşırı iyi hissettirmişti beni. Çok mutlu oldum.

"Yaa bu çok güzel. Hem baya yakışıklıymış hee. Ne kullanıyorsun sen yaa."sarı saçlı çocuğun yanında ki kişi konuştuğunda söylediği şeye gülmüştüm.

"Aslında bakarsan bu yaşıma kadar hiç bir şey kullanmadım."dedim o da elini ağzına götürüp şaşırmış ifadesi yaptı. Bu beni tekrar güldürürken konuştu.

"Vayy doğal güzelliğin yani. Vay bee neyse bu arada ben Hoseok."kafamı sallamış ve onaylamıştım onu.

"Ben de jimin." Onada aynı şekilde gülümseyip kafamı salladım.

"Ee bende Hyunjin söyledim mı hatırlamıyorum ya."ona gülmüş ve konuştum.

"Hayır söylemedin."dedim. Ve yanında ki çocuğa baktım. Oda bana gülümsemiş ve konuşmuştu. "Bende Minho. Zaten beni de parkta gördün. Bu arada temas sevmem yani ona göre davranırsan çok sevinirim." Ona kafamı sallamış ve onaylamıştım.Peki ya diğer çocuk. O dayak yediğim de onunla göz göze gelmiştim. Kalbim çok hızlı atmıştı. Dayak yediğim için mi bilmiyorum ama çok hızlı atmıştı. O cidden çok yakışıklı.

"Şimdi kiminle kalacak? Onu konuşalım. Beş oda var ve hepsi dolu. İki kişi birlikte uyuyacak."dedi. Ama o neden kendini tanıtmadı ki?

"Bu arada benimle kalamaz çünkü Felix gelicek. Bunu sizinle konuşucaktım ama zaman olmadı. Şimdi anlatim. Felix benim sanal arkadaşım. Sizinle tanışmadan önce tanıştım. Dayısı tarafından tecavüz'e uğradı. Babasından şiddet görüyor. On sekiz olmasına dört gün kaldı. Güney Kore'ye kaçıcak. Burada kimsesi olmadığı için de benimle kalıcak. Yani ben size sormadım ama. Yani benim odamda benimle birlikte kalır diye düşündüm. Sizin için sorun olmaz dimi?" Oha babasına çok kıl olmuştum. Oğlunun ne suçu vardı ki? Cidden herkes ebeveyn olmasın. Sonra olan biz çocuklara oluryor.

"Tabi ki de olamaz jimin. Sonuçta senin arkadaşın bizimde arkadaşımız sayılır. Ve bir çok şey yaşamış onu sokakta bırakıcak halimiz yok ya. Bizimle kalsın." O gün parktaki çocuk konuştuğunda gözlerim bir anlık ona kaydı ama hemen gözlerimi geri jimin'e doğru döndürdüm. Jimin ona gülümseyip konuştu.

"Teşekkür ederim jungkook. İyi ki varsın."demek ismi jungkook du he neden bana söylemedi ki. Şimdiden benden bir kişi nefret etmeye başladı sanırsam.

"Şimdi gelelim asıl konumuza. Minho ve jimin olmaz. Diğerleri?"dedi ve bakışları Hoseok ile Hyunjin de gidip geldi.

"Ben dağınık uyuyorum. Yani iki kişi sığmayız. Ya o düşer yataktan ya ben."Hoseok konuştuğun da Jungkook'un bakışları Hyunjin'de sabitlendi.

"Beni biliyorsun jungkook."dedi Hyunjin. Aslında ben salonda da uyurdum ki. Gerek yoktu kimseyi yerinden etmeye.

"Şeyy aslında ben salonda da uyurum. Yani kimsenin rahatsız olmasına gerek yok."dedim jungkook sinirle bana bakmış ve bakışlarını bana sabitlemişti.

"Hayır. Sende bu evin üyesisin. Benimle uyursun. Bir yatak alınca zaten yatağı ayırırız. Ve kimse senden rahatsız olmuyor. Artık kes şunu."dediği şey ile kafamı eğmiş ve hafifçe sallamıştım.

"O halde benim uykum var herkes yatağına yarın yine okul var ya." Minho kunuşa konuşa odasına girmişti. Herkes ayaklanıp odasına girdiğinde salonda ben ve o tek kalmıştım. Biraz gergindim.

"Kalk ve beni takip et."sözünü bitirir bitirmez kalktı ve hemen yanımızda ki odanın kapısını açtı. Bende gidip odaya girdim. Kapıyı kapatıy yanıma geldi. Dolaptan bir eşortman ve tişört çıkartıp uzattı.

"Giyin. Birazdan gelirim."elindekileri alıp kafamı salladım. O da odadan çıkıp gitti.

Üstümü giymiş ve yatakta oturuyordum. Odanın kapısı açıldığında o tarafa bakmadım. Kesin jungkook du gelen.

"Giyinmişsin. Neden uyumadın?" Neden uyumadın.. korkuyordum nasıl uyuyabilirdim ki. Cevap vermedim. Ne diyecektim ki? Ona korkuyorum desem. Alay etmezmiydi? Bir süre öyle durmuş ve sonra yatakta yanıma oturmuştu.

"Dilin yok mu senin? Niye konuşmuyorsun?"dedi. Herkes böyle derdi. Her zaman ki gibi işte.

"Neden konuşmalıyım ki?"dedim. Afallamış şekilde yüzüme bakıyordu. Ben ise kafamı eymiş yere bakıyordum. Elleri çenemi bulmuş ve kafımı kaldırıp kendine doğru çevirmişti.

"Sana bir kaç soru soracağım ve sende cevap vericeksin. Tamam mı?" Çok korkuyorum. Nasıl sorular sorucağını tahmin edebiliyordum. Neden böylesin?, niye gaysın?, neden sokaktasın?, baban ve annen nerede? felan işte. Herkes gibi ama ben cevaplamayacaktım. Çünkü artık yorulmuştum. Elini yanağıma koyup okşadı. Bu hareketi ile gözlerim gözlerine döndü.

"İyi misin?" Bu soruyu sormasını biraz beklemiyor olabilirim. Ama ben nasılım bilmiyorum ki.

"Bilmiyorum."dedim. Gözleri hâlâ gözlerimdeydi. Bir eli hâlâ yanğımı okşarken diğer eli belimi tutmuş ve hafifçe okşamıştı. Bu hareketi ile gözlerim büyümüş şekilde ona bakmıştım ama sonra gözlerimi kapatmış ve derin nefesler vermiştim rahatlamıştı. Kendimi güvende hissediyorum.

"Sadece dinlen ve uyu. Sonra konuşalım. Çok yorulmuşsun." Beni nasıl çözebiliyor du? Sadece kafamı sallamıştım o da beni kaldırmış ve yatağa sokmuştu. Ben uyuyamam ki. En son evden kovulmadan önce tavşanlı peluş oyuncağıma sarılıp uyudum. O günü üzerinden iki hafta geçmişti. Şimdi de uyuyamam ki.

Beni yatağa bırakmış ve üstümü örtmüştü. Gelip yanıma yattığında gözlerimi açıp kısık şekilde ona bakmıştım.

"Uyu."dediği şey ile başımı iki yana sallamış ve reddetmiştim.

"Ben uyuyamam ki."

"Neden?" Off nasıl söyliyecektim ki. Ya alay ederse. İnsanlar hep böyle yapmıştı.

"Ben.. ben şeyy. Ben tavşan peluş oyuncağım olmadan uyuyamam. Yani ona sarılmadan uyuyamam. En son iki hafta önce evden konulmadan önce uyumuştum. Artık uyuyamıyorum." Dediğim şey ile biraz öylece bakmış sonra belimden tutup kendine çekmişti.

"Bana sarıl ve uyu. Bir oyuncak kadar yumuşak değilim ama. Bana sarılabilirsin işte."dedi. Bende ona dahaçok yaklaşıp kafamı göğsüne koydum ve sarıldım. Kalbim neden bu kadar hızlı atıyor?

SAVE ME Where stories live. Discover now