21-

89 8 8
                                    

Hyunjin

Okula gelmiş hocanın gelmesini bekliyorduk. Felix yanımda oturuyordu. Buna sevinmiştim. Çünkü onu daha yakından izliyebiliyordum. Onu daha yakından tanımak istesem de beni yanlış anlar diye korkuyorum.

Zil çaldığında hoca geldi ve ders'e başladı. Ders'e aklımı vermeye çalışıyordum ama yanımda oturan güzel çocuk yüzünden düşünemiyordum bile.

Ders sonu hoca herkese bir dilekçe verdi. Üstünde 'xxx kampına gitmek için form' yazıyor du.

"Okul sizin için kamp düzenledi arkadaşlar. Gelmek isteyen kişiler bu dilekçeyi imzalayıp doldursunlar lütfen."

Herkese birer tane dağıttı. Bizimkilere baktım ne diyorlar dercesine.

"Yaa gidelim mii? Ben ormanları çok seviyorum."dedi Tae.

"Ne? Benden de mi çok seviyorsun?"dedi. Jungkook. Bir anda gülmeye başladım. Salak çocuk ya, her şeyden kıskanır bu şimdi tae'yı.

"Yaa jungkook bir ağacı mı kıskanıyorsun sen? Sen herkes'den herşeyden öncesin."dedi tae. Ben gülmeye devam ederken jungkook bana susmazsan dövücem gibi baktı. Hemen sustum. O da yumuşayıp Tae'ye döndü.

"Öyle miyim gerçekten?"dedi. Tae kafasını sallayıp hemen sarıldı ve yanağını öptü. Bende telefonumu çıkarıp hemen fotoğraflarını çektim. Şerefsizler çok tatlıydılar.

"Eee flörtleşmeniz bittiyse taekook çifti, gidicek miyiz arkadaşlar?"dedi Minho.

Bende önüme döndüm hemen. Önüme döndüğümde felix bana gülümseyerek bakıyordu.

Yapma ya sonra aşık olucam bak sana.

"Bence gidelim."dedi Hoseok.

"Bencede gidelimm."dedi jimin. Hepsi istiyordu bence gidelim ya. Hem okul bir işe yaramışrı ne güzel.

"Bence de ya gidelim. Sıkıldım cidden."dedim.

"Gidelim madem."dedi Minho. Geriye bir tek Felix ve Jungkook kalıyordu. Jungkook'u siktir et o zaten tae sayesinde gelmek zorunda.

Felix de onayladı ve dilekçeleri doldurmaya başladık.

Hoseok

Öğle arasına girmiştik. Yemeğimi alıp bahçeye indim. Diğerleri ile yemememin sebebi yugyeom ile yemek istemem. Bahçeye doğru giderken telefonumu çıkarıp yazdım.

Yere oturup beklemeye başladım. Yugyeom da gelip yanıma oturdu gülümseyip. Nedense o gülümseyince kalbim çok hızlı atıyordu.

"Naber?"

"İyi işte. Sen?"

"Aynı."

"Biliyor musun yugyeom? Seninle asla böyle olabileceğim aklıma gelmezdi."

"Benimde. Ama şuan birlikteyiz işte."

"Evett. Seni asla bırakmayacağım."

"Bırakma. Eğer ben gidersem de sen beni bırakma. Olur mu?"

"Neden böyle dedin ki? Sen beni bırakmazsan ben seni asla bırakmam yugyeom."

"Umarım. Neyse hadi yemeklerimizi yiyelim."

Umarım derken? Ne demek istemişti? Ona kafamı salladım ve yemeğime döndüm.

Jimin'den sonra en yakın olduğum kişi oydu. Ama yugyeom farklıydı.
Ne bilim işte, jimin kardeşim gibi ama yugyeom öyle değil. Ona arkadaş diyemiyorum. Ama ne demeliyim de bilmiyorum.

Yemeklerimizi yedikten sonra konuşa konuşa okula girdik. Sonra o kendi sınıfına bende kendi sınıfıma çıktım.

Jisung

Öğle arasından sonra müdüre gidip sınıfımı değiştirdim. Artık yenmek istiyordum şu lanet anksiyeteyi. Jimin bizim gruba gel demişti bende onu geri çevirmemeliyim diye düşündüm.

Sınıfa girdiğimde hepsinin bakışı beni buldu, şimdiden gerildim.Gidip boş bir sıraya oturdum. Gözlerim etrafta dört dönerken birisinin hâlâ bana baktığını gördüm. Göz göze geldiğimizde direkt kaçırdım gözlerimi. O da hemen önüne döndü. Jimin'e baktığımda bana gülümseyerek bakıyordu. Bende ona gülümsedim ve dersi dinlemeye başladım.

***

Ders bittiğinde eşyaları mı topladım. Jimin de yanına da sarışın bir çocuk ile yanımıza geldi.

"Selam jisung. Kampa geliyorsun dimi?"

"Ben bilmiyorum ki. Hocadan kağıt aldım ama emin değilim."

Orada herkes olacaktı. Çadırlar iki kişilik ve ben insanlar ile iletişim kurmaktan çekiniyorum.

"Gelmelisin. Bak bizimkilerin hepsi gelicek. Sende geliyorsun tamam mı?"

Gitmek istiyorum. Yapmak istiyorum. Umarım başarabilirim.

"Tamam jimin, gelicem."

"Bu arada bu Felix. Avustralya dan geldi. O da benim gibi seni anlar."

Felix'i gösterip tanıttı. Bende ona gülümseyip memnun oldum dedim kısaca.

Ders zili çalmış ve ders'e başlamıştık. Ben dilekçeyi doldurup 20 dakikalık arada hoca ya teslim etmiştim.

Kamp yarındı. İyi geçiçeğini umuyorum. Ormanda 3 gün kalıcatık. Ormanları severim çünkü bana huzur verirlerdi.

Her yerde anksiyetem olduğu için stres yaparım. Ama ormanlarda öyle olmazdı. Bu yüzden severdim ben ormanları.

SAVE ME Where stories live. Discover now