25-

90 6 17
                                    

Jisung

Sabah kahvaltısından sonra kalabalıktan uzaklaşmak için orman'a doğru yürüdüm. Ormanın içine girdikçe sesler azalıyor ve beni rahatlatıyordu.

Ormanın derinliklerinde bir ağacın altına oturup temiz havayı soludum.

Biraz daha öylece durduktan sonra ayağa kalktım, geldiğim yönü geri dönücekken kaybolduğumun farkına vardım. Aptal ben. Ne diye o kadar uzaklaştım ki? Telefonumu alıcaktım ki cebimin boş olduğunu gördüm. Çadırda bırakmışım. Kahretsin!!

Çalılıkların içinden bir ses geldiğinde hemen o tarafa döndüm. Ya vahşi bir hayvan çıkarsa, offff ya.

Çalılıkların arkasından Minho çıkmış ve yanıma geliyodu. Ben ona şaşkın surat ifadem ile bakarken o yanıma gelmişti bile.

"Minho?"

"Ben seni giderken gördüm de jisung. Kalabalık ortamlardan bende senin gibi hoşlanmam. Sana yetişmeye çalıştım ama sen çoktan gözden kaybolmuştun bile. Sonra biraz daha dolaştım ve seni buldum, yanına geldim işte. Sen geri mi dönüyordun?"

"Ah evet, ama yolu kaybettim. Sen biliyor musun?"

"Hayır ama benim telefonum yanımda. Çocuklara mesaj atalım."

"Benimki çadırda ya, ve evet deneyelim."

Telefonunu cebinden çıkarıp ekrana biraz baktı ama oflayıp geri kapattı.

"Çekmiyor. Şurada biraz oturup dinlenim ben, daha sonra telefon çeken bir yer bulmaya çalışırız olur mu?"

"Tamam."

Ağacın altına oturduğunda bende yanına gidip biraz uzağına oturdum. Sonuçta rahatsız olabilirdi.

"Bana kendini anlatsana jisung. Seni çok merak ediyorum."

Beni merak mı ediyordu? Normalde insanların çoğu beni görmez.

"Ben.. ben aslında çocukken hiç böyle değildim, ama ailem ben büyüdükçe beni eve kapattı. Hiç dışarı çıkmazdım. Buda asosyal olmamı sağladı. Ve tabi bir anda dışarı çıkınca sanki herkes bana bakıyormuş gibi geliyordu. Bu hep oldu. Biri yanımda yoksa iletişim kuramam. Otobüse binince hep ellerim buz gibi oldu, karnım ağrıdı, korktum. Ama artık yenmek istiyorum. Normalde kampa gelmiyecektim ama jimin ve Felix beni ikna etti. Sizin sayenizde yenicem anksiyetemi."

"Ailen çok kısıtlayıcı olmalı. Ama yeniceksin, ben sana inanıyorum jisung. Çaba gösteriyorsun yenmek için."

"Teşekkür ederim. Sen bana kendini anlat şimdi. Yani eğer istersen. Mesela jimin ile nasıl tanıştın? "

"Tabi anlatırım."

Derin nefes aldı ve söze girdi.

"Biz jimin ile küçükken parkta karşılaştık. Onun yanında kimse yoktu. Bende yanına gittim. Biz arkadaş olduktan sonra abisi çağırdı, gidicekti. Bende ona bir kolye verdim. Bir daha onu hiç görmedim. Ne parka geldi ne de başka bir yerde karşılaştık işte. Kardeşim çok yaramazdı. Bir gün birlikte oyun oynarken gelip kolyemi almaya çalıştı. Bende ona kızdım. Devam edince ellerini tutup bırakması için zorladım. Ellerini çözmeye çalışırken yanlışlıkla ittim onu. Kafasından kanlar akıyordu, başı kaldırıma çarptığı için. Onu o gün kaybettik. Bir, iki hafta sonra babamın işi olduğu için başka ülkeye gittik. Bu yıl geri geldiğimizde sizin okula yazıldım. Gelir gelmez iki çocuk para almak için bana yaklaştı. Ben kriz geçirince beni revire getirdiler bir kaç kişi. Sakinleşmiş çıkarken jimin ve Hoseok revire girdi. Jimin'in kolyesini fark ettim. Beni revire getirenler den biri san'dı. Onunla konuşup Jimin'i bir odaya getirmesini sağladım. O zaman tekrar gördük işte birbirimizi. Sonra diğerleri ile tanıştım."

SAVE ME Where stories live. Discover now