18-

106 7 14
                                    

Hoseok

Okuldan çıkmış yugyeom'u bekliyordum. O da geldiğinde okuldan çıkıp yürümeye başladık.
Nereye gidicektik ki merak etimiyo değilim.

"Nereye gidiyoruz?"

"Sahile. Hem orada sakin bir şekilde konuşuruz." Sahil mi? Güzelll, Deniz havasıda almış oluruz hem.

Sahile geldiğimizde kayalıklara doğru ilerledik. Elimi tuttuğunda ona doğru baktım ki hemen söze atladı.

"Kayalıklar kaygan. Düşmemek için elimi tut."kafamı sallayıp onayladım onu.

Kayalara doğru ilerlediğimizde yugyeom bir kayanın üstünden atlamıştı. Elimi hâlâ tutuyor ve benim de atlamamı bekliyordu.

"Ya düşersem?" Dedim. Gözlerime bana güven gibi bakıyordu ama korkuyordum.

"Düşmessin hem düşersende ben seni tutarım. Hadi gel." Kafamı sallayı biraz daha yaklaştım. Kayaya doğru atladım ki ayağım kaymıştı dengem bozulup düşecekken yugyeom belimden kavrayıp tutmuştu beni. Gözlerim onunkiler ile buluşurken utanmıştım. Hemen doğruldum.

"Şeyy ben üzgünüm. Dengemi kaybettim de." Bana gülümseyip tekrar elimi tuttu.

"Utanmana gerek yok normal birşey. Bende burada düştüm kaç kere. Hadi gidelim." Beni daha fazla utandırmamasına sevinmiştim. İlerlemeye başladığında bende onunla birlikte yürüdüm. Kayalıkların sonuna gelmiş oturmuştu. Bende hemen yanına oturdum.

"Vay be burası çok güzel bir yer." Geldiğimiz yer insanların geçtiği bir yer değildi sanırım. Mavi deniz'in kokusu mis gibi kokuyor. Sessiz bir yer. Cidden mükemmel gözüküyordu.

"Öyledir. Burayı evden kaçtığımda bulmuştum." Deniz olan gözlerim ona dönmüştü. Ona merakla bakıyordum. Sorsamıydım ki?

"Neden evden kaçtın? Yani anlatmak ister misin?" İç çekip bakışlarını bana döndürdü.

"Anlatırım. Annem ve babam sürekli kavga ediyorlar. Bir gün dayanamayıp evden kaçtım, işte sonra buraya geldim çok mükemmel bir yer. Her zaman böyle sessizdi. Buraya kimseyi getirmedim. Sende bil burayı bizim yerimiz olsun. Olur mu?" Aynı benim gibi benimde ailem böyleydi. Ama benim gidicek bir yerim yoktu. Artık var. Onun sayesinde. Hızla ona sarıldım. Hayır hayır.. gözlerim doluyordu. Ağlamamam lazım.

"Teşekkür ederim yugyeom. Benim ailem seninkiler gibi biliyor musun? Bende senin gibiydim. Ama benim gidicek bir yerim yoktu. Artık var. Senin sayende artık var. Teşekkür ederim. Seni baştan çok yanlış anlamamışım. Özür dilerim." O da bana sarılıp kafasını boynuma gömdü.

"Seni anlıyorum Hoseok başta sana bulaştım. Ama o arkadaşlarım yüzündendi. Ama sonra onlar ile arkadaşlığımı bitirdim, Jay ve san ile tanıştım. Sana kötü davranmamalıydım. Özür dilerim. Ve artık burası ikimizin. Tamam mı?" Dudakları boynuma değdiğinde titredim. Ama ondan ayrılmadım.

"Tamam. Teşekkür ederim. "

"Rica ederim."dedi. Sesi fısıltı gibi çıktı ama duyabiliyordum. Gözümden bir yaş aktığında hissetmiş gibi benden ayrıldı. Yüzümü avuçları arasına alıp yanağımı okşadı. Göz yaşımı silip tekrar sarıldı. Kafasını boynuma gömüştü, yine dudakları boynuma değiyordu ama bu diğeri gibi kısa değildi. Yani hâlâ dudakları boynumdaydı. Karnım da bir şeyler hissediyorum. Kalbim çok hızlı atıyordu. Biraz daha devam ederse düşüp bayılabilirdim galiba. Benden ayrılıp gülümsedi bende ona aynı şekilde gülümseyip önüme döndüm. Bir süre öylece denizi izledik. Bazen ise sohbet ettik. Bu gün cidden çok güzel geçmisti.

Rose

Okuldan çıkmış jisoo'nun yanına gittim. Arkadaşları ile konuşuyordu. Beni gördüğünde onlara veda edip hemen yanıma geldi.

"Rose? Bir şey mi oldu?"

"Hayır bir şey olmadı. Biraz dolaşalım jisoo." Jisoo şaşırmış gibi bakıyordu. Haklıydı aslında ben okul çıkışı eve gider genellikle ders çalışırdım ama şuan mutlu olduğum yere gitmek istiyorum. Jisoo ile vakit geçirmek istiyorum. Onun yanında kendimi çok iyi hissediyorum. O benim değerlim. O olmasa yine ders başında duygusuz gibi bir hayat yaşıyor olurdum. Ama o benim hayatıma girdiğinden beridir hep güler yüzlü biri oldum. Ve bir robot gibi sürekli ders te çalışmıyorum artık. Bana çok iyi geldi.

"Hadi ama jisoo seninle birlikte dolaşmak istiyorum. İşin var mı? Birlikte vakit geçirelim olur mu?"

"Tamam da sen ders çalışmayacak mıydın? Nereye gidicez?"

"Dolaşalım biraz. Seninle yürümek istiyorum. Olur mu?"

"Olur. Hadi gidelim. Hem bende seninle vakit geçirmiş olurum. Özledim seni rose." Haklıydı. Kendimi çok kapatıyorum. Ama artık bu kadar. Ailem'e karşı gelicem. Beni bir robot gibi çalıştıramazlar. Zaten okul ikincisiyim bu bana yeterdi.

"Biliyorum. Ama artık buna son. Kendimi kapatmıyacağım artık kendimi." Sözlerim ile gözleri parlayarak bana bakıyordu. Ona gülümsemiş ve elini tutup yürümeye başladım.

Hyunjin

Okuldan çıkmış eve gelmiştik. Jungkook işim var diyip gitmişti. Taehyung odasındaydı.Hoseok yugyeom ile bir yere gidiceğini söylediğinde şaşırmadım değil. Sonuçta başta anlaşamamışlardı. Ama anlaşmaları benimde hoşuma gitmişti. Sonuçta hepimiz bir grup arkadaştık. Koltuğa oturmuş yeri izliyordum. Aklım şu yeni gelen çocuktaydı. Avustralya'dan buraya gelme nedeni neydi tam olarak. Ailesinin neler yaptığını merak ediyordum. Hep bizim gibi çocuklara patlıyordu. Keşke herkes ebeveyn olmasa.

Jimin yanıma oturduğunda bakışlarım yerden ona döndü.

"Hayırdır Hyunjin ne bu haller? Bir şeyin mı var senin?" Hayır. Sadece geleceğimizi düşünüyorum. Daha beter hâle gelicez. İnsanlar daha da kötülüşecekti.

"Yok bir şeyim. Niye ki?"

"Ne bilim düşünceli gibi duruyorsun. İyisin dimi?" Ben iyim o nasıldı asıl?

"Ben iyim ya. Sen nasılsın asıl? Abin ile görüşüyor musun?" Burukça gülümseyip iç çekti.

"İyim. Siz varken çok iyim ben. Abimi de görmüyorum. Yani konuşmuyorum, görmüyorum. Yanına gitmeye korkuyorum." Off abisini cidden dövmek istiyorum. Bir insan daha ne kadar kötü olabilir.

"Jimin bak biz senin yanındayız. Abinin böyle olması senin suçun değil. Abin cidden çok kötü biri. Elime geçse döverim onu. Hatta sana öğretmistim sende dövebilirsin." Dediğime ikimizde gülmüştük.

"Bende katılıyorum ona. Abin cidden çok gıcık bence. Seni böyle yagılayamaz. Kendini üzme ve onu unut." Arkamızdan ses duyduğumda arkama döndüm Felix'in arkamızda durmuş bize gülümseyer baktığını gördüğümde ister istemez bende gülümemiştim.

Gelip yanımıza oturmuştu.

"İsmin neydi? Kusura bakma unuttum." Aga be bak buna üzülmüştüm.

"İsmim Hyunjin."

" Peki Hyunjin. Neyse ne yapıyorsunuz?"

"Öyle konuşuyorduk işte." Dedi jimin. Bende ona katılıp onayladım kafamla.

Jimin ve Felix sohbet ediyorken ben mal gibi sadece Felix'e bakıyordum. Yanlış anlayabilirdi. O yüzden en iyisi odama çıkmam.

"Neyse benim odama çıkmam gerek. Sonra konuşuruz."diyip merdivenlerden yukarı çıktım.

✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨

Yeni bölüm geldiiiii kurban vereneelerrr. Umarım iyi yazıyorumdur. Hata yaparsam söyleyin lütfen düzeltmeye çalışırım. Neyse iyi tatilerrr.

SAVE ME Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin