3. Bölüm: Değişim

24 10 42
                                    

   "İlahi Serhat!" dedi Korkut amca. Alt dudağını keyifle ısırırken kahkahaların temsilcisini meydan okuyucu bir bakışla süzdü, "Orbey Bey'in evini rahat bıraksan iyi olur. O da yeni vazifesini henüz gerçekleştiriyor."

   "Ya eski vazifesi?" dedi Pınar, "O artık bir koruyucu değil mi?"

   "İsmini de değişsin o zaman." diye öttü Serhat.

   "Orbey Bey dünyayı terk edene dek isminin hakkını verir yavrum," diye karşılık verdi Kader teyze, "Ondan iyi koruyucu mu var? Ne kadar şanslı olduğunuzu bir bilseniz..."

   "Bu sözlerinizden ve rahatlığınızdan anlaşılıyor ki, hâlâ güvendeyiz. Yepyeni çemberimizde onun kanatları altında olacağız." dedim. Sesimde benim de anlamlandıramadığım bir isteksizlik vardı.

   Korkut amca masaya gururla yüklü bir bakış bıraktı, "Bitmezçember vazifesini tamamlamış altı kadim varlık hele ki hatırlayış sürecini yaşıyorsa pek tabii bir başka vazifelinin kanatları altında kalmak istemez. Bu hep böyle olmadı mı, Ege?"

   "Aslında evet." diye cevap verdim, "Özgür irademizi bir kez olsun dizginlemediniz. Bayıldığımız an hariç."

   "Ah, şu mesele." diye homurdandı Korkut amca. Kader teyze ile tatlı bir bakışma hâline girmişlerdi.

   "Eveeet! Şu mesele!" diye boynunu kahvaltı masasının ortasına kadar uzattı Serhat. Hay bin zürafa!

   "Doz aşımına uğramadan anlatalım Hanım." dedi Korkut amca. Kader teyze eşini nazikçe onayladı.

   "Lanetin tezahürleri bazen kendi kaynaklarından bağımsız hareket ediyordu. Ruhsuz zombiler lanetin ateşini körükleyen zavallılarken kendi lanetinizin eli kolu oldu. Bu süreçte geçmiş yaşamınız kâh duvarınız kâh çıkış biletinizdi. Yine de her şey yaşamın en yüksek katmanlı planında kusursuz parçalardan farksız, değil mi?

   Her neyse... işin özü şu evlat. Hazırlıksız yakalanmanız gerekiyordu. Sisi hatırlıyor musunuz? Kâbusunuza etki eden enerjiyi? Onu Bitmezçember vazifeniz boyunca birkaç kez hissettiniz, hatta gördünüz. Bu atmosfere meydan okumak adına kuracağınız planlar olacağı aşikârdı. Ege, kulağına küpe olan sözü hatırlıyorsun, değil mi genç adam?"

   "Başkasının manastırına kendi kurallarını getirmeye kalkma."

   Korkut amca keyiflendi, "Ensō'nun özünde saflık vardır. Ayhan'ın şu an kahvaltı masasında olmasını sağlayan da işte bu. Güneş saçlı tanrıça ve kömür saçlı kız çocuğu efsunlu hazineyi ancak bu saflıkla açabilirdi."

   "Domino taşı etkisi..." dedi Kader teyze, "bağlantılar yaşamlar arası, ama birbiri ardına sıralanan taşlardan bayıldığınız ana doğru odaklandığınızda, bu süreçten itibaren efsunlu sandığı birlikte açtığınızı göreceksiniz. Sisin etkisiyle tezahür eden, ama kaynağından bağımsız varlıklar geçiş sürecinizi kısıtlayacaktı."

   "Ege uyandığında herkes ne hâldeydi?" diye devam etti Korkut amca, "Nasıl bir yüzleşmeye girdiğinizin farkında mısınız? Sınavınız kendi lanetinizle başlamalıydı. Bu geçişin kolaylığı için uyumalıydınız."

   "Yani bizi göz göre göre lanete teslim ettiniz." dedi Yağmur.

   "Kesinlikle." dedi Korkut amca, "Siz korku tutkunu değil misiniz?"

   "Öyleyiz!" dedi Melodi, "Yaptığımız Krishnamurti'nin sözünden hallice: Bizim yaptığımız şey kendi kalbimizdeki şarkıyı bulmak; birçok insan başkasının kalbini dinlemeye alışmış, dolayısıyla kalpleri boş."

Korku Tutkunları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin