17. Bölüm: Kahramanın Dermanı Teslimiyettir

30 5 54
                                    

   Tam o sırada Çağrı'nın telefonu çaldı. Üç cümleye sığdırdığı diyaloğu ayaklanmasına ve apar topar hazırlanıp kafeyi terk etmesine yetti:

   "Arkadaşlar, bugünkü toplantının etkisinden çıkmam için bana göklerden bir yardım elinin geldiğini söylemeliyim. Hepinize çok teşekkür ederim. Haftaya bambaşka konularda görüşmek üzere."

   "Çağrıııııııı!" diye çıkan boğuk bir sesin ve sahibine yetişemeyen bir çift elin kaynağı Serhat'tı, "Ben bu eli ne kadar zamandır bekliyorum, beni de yanına al!"

   Toprak başta kısa süreliğine sırıtırken manyak dostumuzun pot kırma ihtimalini fark ederek öksürmeye başladı.

   O sırada Dilek ve Yasin de ayaklandı. Dilek Çağrı'nın yanına doğru ilerlerken Yasin bana doğru adım attı. Dilek'in veda cümlelerinde tıpkı Çağrı'da olduğu gibi kâbustan uyanma arzusu hâkimdi. Öyle ki kâbus içindeyken tüm gündemimiz o sırada yaşadıklarımızken, uyandığımızda odağımız tamamen değişirdi. Ve tahmin ettiğim üzere, tıpkı o kâbusta olduğu gibi, bunu gören kişi yaşananların etkisinden çıkamazdı. Evet... bu gece artık onlar için de muammaydı. 

   Dostlarımla göz göze geldiğimde, bana ikisinin de tepkilerinin doğru olduğu izlenimini verdiler. İçimdeki stresin gereksizliğini anladım ve onlara gönül rahatlığıyla veda etmekten başka bir çözüm olmadığına karar verdim. Ne yaşarsanız yaşayın, olması gerektiği için...  

   Buse ve Kılıç, dostlarımın peşinden gittiği sırada "Ege, bahsini açsak bizi çocuktan farksız görecekleri tuhaf olaylar silsilesine girdik." diye söze girdi Yasin, "Ufak tefek bir kasabada yaşasak anlarım. Bir kent merkezinde olanlara ancak hayret edebiliyorum. İşte tam bu konu hakkında sana söylemem gereken bir durum var."

   "Nedir?"

   "Aranızda açıkladığınızdan da fazlası var, biliyorum. Bunu Dilek ve Çağrı'nın da algıladığını düşünüyorum. Fakat asıl söylemek istediğim, ilerleyen günlerde size yardım edeceğimiz."

   "Bunu sana rahmetli büyükannen mi söyledi?" dedi Serhat.

   Yasin bu sorunun ciddi mi, mizahi mi olduğunu bilemedi. Kekeleyerek "Hayır, önsezi." diyebildi.

   "Çok net konuştuğun için sordum ahbap."

   "Evet, haklısın." dedi Yasin, "Bu odadaki gerilim çok yüksek. Sanki gölgelerin esiri altındayız. Ama büyükanne öğretisine göre, karanlığın farkına ancak zıttı varabilir. Zira zıtlıklar varoluşu anlaşılır kılar. Bu toplantı ile onun ne söylemek istediğini daha iyi anladım. Çok teşekkür ederim."

    Yasin, sohbeti uzatmak istemeyerek gizemli bir tavırla kafeden ayrıldı. Ortada tek bir argüman varken, bu garipliği sorgulayamazdım. Bize yardımcı olacakları görüsünü kulağıma küpe yapıp Yağmur'la konuşmak için hareketlendim:

   "Umut kırıntıları... aramızdaki telepatik bağ kasabada olmamamıza karşın güçleniyor çocuklar. Evet, dinliyorum."

   Yağmur'un nefesi heyecanlıydı; kıkırtısı, bizlere kıyasla yüksek seviyedeki gerginliğini maskeliyordu. Toprak endişeliydi.

   "Merak etme balım, her şey yolunda." dedi Yağmur, "Sadece... son iki gündür çok hassasım."

   "Bunun lanetle bağlantısı olmalı." dedi Toprak, "Hepimiz etkilendik, ama toplandığımızdan bu yana kalp atışın hep yüksekti. Neler oluyor?"

Korku Tutkunları 2Where stories live. Discover now