13. Bölüm: Cinli Perili Toplantı

24 5 75
                                    

   10.06

   Gözümü kasvetli bir sabaha araladım. Gök, grinin kül tonunu barındırıyordu. Nasıl uyuyakaldığımı hatırlamadığımdan, saatin kaç olduğunu kestiremediğimden ve dostlarımın nerede olduğunu bilmediğimden olmalı, içimi güçlü bir huzursuzluk kaplamıştı.

   En son hatırladığımda, defterim koltukta, cep telefonum ise cebimdeydi. Sakin tavrımı korumayı öncelikli kılarak yerimden doğruldum. Neyse ki her şey yerli yerindeydi. Defterimi ve Orbey dedenin çıkardığı notu kontrol etmemin ardından cep telefonuma sarıldım. Arama yoktu, fakat iki mesaj vardı.

Serhat: Bu mesajı gördüğünde...

...

...

...

Kâbus boyutunda olduğunu bil!

   Ne? Nasıl? Dizlerim beni tartmazcasına titriyordu. Titremeye başlayan parmaklarım aniden telefonun son mesaj kısmına doğru indi.

Serhat: Şakaaaaaa! Korkma ahbap, her şey kontrolümüz altında. Senin gibi zarif bir çocuğun bir an için kış uykusuna yattığını düşündük, hepsi bu.

Kafeye gel. Şemsiyeni almayı unutma, olur mu yeeavrum...

   Serhat'ın şakasını öğrendiğim an saç tellerimden ayak tabanlarıma dek bir enerji akışının bedenimi dolaşıp terk ettiği hissine kapıldım. Nefesim kesik kesikti. Aklımı kaçırmamı engellemesine muhtaç olduğum sorular vardı ve ona yanıt alamamıştım. Ne Pınar ne Yağmur ne de Toprak bana dönmüştü. Bildirimlerimi kontrol ederken, gözden kaçırdığım detayı fark ettim. Melodi!

Melodi: Bir gününüzde de bir şeyleri karıştırmasanız be!

Serhaaat! Uyuyordum çocuğum, uyuyordum yavrucuğum. A aaa...

Neysee... herkes terk parça mı?

Serhat: Anlaşılan o ki sana gelen giden yok. Yamuluyorduk kızım!

Melodi: Bitmezçember'de yamulmamış adama hiçbir şeycik olmaz, bir taraflarından element uydurma :P

Serhat: Gül sen, gül. Ben de sana güleceğim

Dur telefonda anlatayım...

Melodi: Sesimi duymadan yapamazmış da :)

   Anlaşılan o ki, Melodi tek parça hâlindeydi ve dün gece yaşadıklarımız ona yansımamıştı. Öyleyse, en güçlü ihtimal lanetin yalnızca kente etki ettiğiydi. Ah, bu bilgisizlik... Bitmezçember'deki mücadelemizde vazifeli dostlarımla büsbütündük, fakat bu kez savunmasız binlerce kentli musallata açık hedefti.

   Anladığım kadarıyla, olay yalnızca bizim öncü olduğumuz ikinci bir mücadeleden ibaret değildi. Sezgilerim, günler öncesindeki kasaba deneyimimle açığa çıkan hatırlamaları olması gereken en doğru şekilde yaşam yapbozuna ekleyeceğimden şüphe etmememi vurguluyordu. Bunu tek bir yolla öğrenecektim. Apar topar hazırlanıp evi terk ettim.

   Apartmanın bulunduğu sokakta tek tük insan vardı. Görünürde hiçbir garipliğin olmadığına bahse girebilirdim. Dostlarımın iyi hissetmesinden kaynaklı olup olmadığını bilmesem de olağan dışı görünen tek detay, göğü tamamen kaplayan kara bulutlardı. Evin kapısını kilitlerken hava durumu tahminlerine baktığımda ise şiddetli yağış uyarısıyla karşılaştığımdan, bu tür basit bir detayı da elemekte zorlanmadım.

Korku Tutkunları 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin