8. Bölüm: Saf Korku

30 7 70
                                    

   Kent merkezi   

   22.14

   "Kitap kafe sohbetlerine yeni bir konsept eklemeyi düşünüyorum." dedi Pınar, ana caddeden evimizin bulunduğu sokağa geçerken, "Bunu sizinle paylaşacağım çocuklar, ama detayları yarın konuşalım." 

   "Doğru," dedi Toprak, "bu sabah şarjımız yeteri kadar dolsa da evin havasını solumak iyi gelecek. Yarına sakince başl..."

   "Yağmur'la date'e çıkacağını biliyorum Toprak'ım, kandıramazsın benii." 

   "Hay senin yapacağın işe, bi' sus be adam."

   "Susturamazsın benii."

   Toprak bir çizgi film karakteri edasında yüzünü eliyle gererken, hepimiz bu itirafla birlikte buz kesmiştik. Aslında herkes durumdan haberdardı. Melodi'yi evine bıraktığımız sırada Yağmur ve Toprak'ın fısıldaşarak yaptıkları kahvaltı planını duymuş, bozuntuya vermemiştim. Nitekim Pınar, bu sabah Bitmezçember'e ikinci kez gittiğimizde kurguladığımız, ama netleştirmediğimiz sabah toplantısının sebepsizce öğlene ertelenmesinden bu buluşmayı öngörmüş, tahmininde yanılmamıştı. 

   "Çocuklar, bunu niçin gizlediğinizi anlamadım."

   Pınar'ın sorusu yerindeydi. Tahminimce aralarında gerçekleşen spontane bir planın son aşamasında onlara kulak misafiri olmuştum. 

   "Yani aranızdaki buluşma tutkusu, önden konuştuğumuz kahvaltı planını yok saydı ve..."

   "Ayıp olmasını istemediniz. Anlıyorum." diye beni tamamladı Pınar.

   "Ama ayıp ettiniz." diye gıcık tavrını korudu Serhat.

   "Ortada net bir durum olmadığı için kaçamak joker hakkımızı kullandık." dedi Yağmur. 

   "Pekâlâ." dedi Serhat, "Size telefon joker hakkımı kullanarak bağlanmamı istemiyorsanız öğle birdeki Pınar Kitap & Kafe toplantımıza gecikmeyin. Kıskıskıs."

   "Ruh hastası..." diye tısladı Toprak, "Hadi evin tozunu alacağız daha, kaçalım ufaktan."

   "Anlaştık, gruptan konuşuruz o zaman kızlar." dedim, "Dikkatli olun, tamam mı? Vazifemizin bu gece başlayacağını söylediler. Bu nasıl bir başlangıç olacak, bilmiyorum. Ama uyku konusunda bir çözüm üretmeliyiz. Yeniden gafil avlanmak istemiyorum."

   Yağmur'la vedalaştık. Birkaç adım sonra Pınar, iki çaprazımızda bulunan lila tonunda, her balkonun botanik bahçeden farksız olduğu, sokağın en gözde apartmanına girdi. Nihayet evimize kavuşacaktık.

   "Sokağa bak, in cin top oynuyor." diye hırıldadı Serhat, "Saatin on buçuğa geldiğinin farkındayım. İçim ürperdi sadece."

   "Ben de farkındayım, ama ortada Bitmezçember'de yaşadığımıza benzer en küçük bir detay bile yok. Demek ki bilinçaltımız tarafından kandırılıyoruz." dedi Toprak, "Bu arada, sen ne demek istedin Ege? Uyku hakkında?"

   "Ya birimiz hiç uyumayacak, ya da nöbetleşerek uyuyacağız."

   "Ben uyurum, göz altlarım morarıyor sonra." dedi Serhat anahtarı cebinden çıkarırken.

   "Asıl vazifemiz, evimizin kontunu rahat ettirmekmiş meğer Ege." dedi Toprak, "Sen hiç canını sıkma, biz Ege'yle ses çıkarmadan evin tozunu alır, gece de uyku nöbetine gireriz. Nasıl?"

    "Laflara bak, vay be Toprak'ım! Aşk insanı nasıl da değiştiriyor. En az beş ton açıldın. Evin gudubet sokağına renk getirdin."

   "Artık kapıyı açsak nasıl olur?" dedim gözlerimi doksan derece yukarı kaldırarak, "Tozpembe sohbetimize yukarıda devam etsek?"

Korku Tutkunları 2Where stories live. Discover now