4. Bölüm: Haritadaki Satır Araları

44 9 117
                                    

   "Bey, Serhat'ın havada kalan sorusunu yanıtlayadursun; ben de kahveleri hazırlayayım yavrum." dedi Kader teyze. Melodi bir kedi refleksinde doğruldu: 

   "Kurabiyeler fırından çıkmaya hazır. Biz bir kulağımızı burada bırakıp geliyoruz. Anlatmaya başlayın."

   Serhat'ın yüzündeki tatlı ekşi ifadeyi kitap gibi okuyabiliyordum: Kahve ve sıcacık kurabiyeleri aşermesiyle parıldayan gözleri ve kızaran yanakları heyecanını yansıtmış; beklediği yanıtla birlikte kaşları ve şakaklarında biriken gerilim Korkut amcayı nihayet tetiklemişti.

   "Öncelikle kahkahaların efendisi, pek kıymetli ve saygıdeğer delikanlı..." dedi Korkut amca, "bir kamera var, doğru. Adı Orbey."

   "İmkânsız!" Toprak'ın sakinliği kıvırcık saçını elektriklenip devasa bir görünüm alırcasına uzatacak kadar gerginliğe dönüşmüştü, "Sadece Hasan amca ile temastaydık. Son yüzleşmemizde Orbey dede yoktu."

   "Biliyorum. Dünyevi mantığımıza göre Hasan'ın sizi takip etmesi ve her şeyi Orbey Bey'e aktarması gerekiyor. Ama mistik bir serüvendesiniz. Bitmezçember'de Orbey Bey'den yalnızca Beyefendi saklanabilir. Bu da bizi vazifeliler konusuna yönlendiriyor."

   Kahvaltı masasına oturduğumdan beri Tetris oynadığımı ve bu ana kadar hep istemediğim parçaları dizdiğimi görüyordum. Nihayet istediğim parça gelmiş, biriken tüm şekiller tek hamlede silinmiş ve puan olarak haneme yazılmıştı.

   "Size her şeyi açıklayan Orbey dede oldu ve kilitli kapıların ardındaki gerçekleri bizim aracılığımızla öğrendiniz." dedim, "Böylelikle dördüncü basamağı tamamladıktan sonra bilmemiz gerekenleri, yani kendi kilitli kapılarımızı da siz açacaksınız."

   Korkut amca tatminkârlıkla onayladı.

   "Şimdi anlaşıldı Vehbi'nin kerrrrakesi!" dedi Serhat, elini masadaki tabakları zıplatırcasına vurarak.

   "Oğlum, sakin ol..." diye dirseğiyle dürttü Toprak, dişlerini gıcırdatarak.

   "Yüz hatlarımı biraz incelersen hâlâ çok gergin olduğumu göreceksin Toprak'ım." dedi Serhat.

   "Neden korkuyorsun? Kader teyzenin söylediklerinden mi dostum?" dedi Ayhan.

   "Bingo! Nokta atışı tahmin." dedi Serhat, "Ve içimdeki o yaramaz çocuk tüm bunların vazife konusuyla ilişkili olduğunu söylüyor. Sandıktan yaşlı kadına; Beyefendi'den... bana..."

   Serhat'ın bitirişiyle istemsizce tısladım, "Güldürdün beni, ama çok haklısın. Dördüncü basamaktan sonra başladığımız yeni çember tüm geçmişimizi ve bağlantılarımızı kapsıyor. Kreşendoyu kim yapmak ister?"

   "Sen." dedi Korkut amca, "Devam et!"

   Dişlerimi sıkarken dudaklarımı düz bir çizgi hâline soktum, "Kasaba lanetiyle ilgili verdiğiniz korkunç haber de kadim geçmişimizle ilişkili. Pınar'ın açtığı efsunlu sandık belki de güneş saçlı kız çocuğu bu kozu oynamadan biliniyordu. Ah... kafayı yemek işten bile değil! Öyleyse bu..."

   "Bitmezçember lanetini ortaya çıkarmamızın da vazifenin parçası olduğunu gösteriyor." dedi Pınar.

   "Hıaağağaaaaaa!" Serhat'ın boğuk haykırışı bir karabasandan kurtulmaya çalışırcasına çaresizceydi; nabzımı hızlandırmış, başımın sol kısmını uyuşturmuş ve tüylerimi bir saniye içinde diken diken etmişti."

   "Serhat!" Korkut amcayı kahvaltı sekansında ilk kez gergin görmüştüm.

   "A-affedersiniz... ama..." diye silkelendi Serhat, "Bitmezçember'in Korkut'u! Bunu kolay kolay sindirebileceğimi mi sandın!"

Korku Tutkunları 2Where stories live. Discover now