12, deli gibi

1.2K 200 160
                                    

çok tatlı oldu bu bölüm 🥹🤏🏻

fic 5k okunma olmus agliyim mi ☹️🥹

felix aşırı sevimli bu bölümde, pistte terör estirmediği bölümlerin tadını çıkarın 🫶🏻🫶🏻🫶🏻

oy sınırı : 40 , yorum sınırı : 50

LÜTFEN FICLE ALAKALI YORUMLARLA YORUM SINIRINI DOLDURUN

yb yb diyerek doldurup yb atma hevesımın ıcıne sıcarsanız yb gelmez 🫶🏻🫶🏻🫶🏻

opuyom hepinizi

keyifli okumalarrr

-

timeskip: 3 gün

Felix

Jeongin'le konuşmamın üzerinden 3 gün geçmişti, hemen açılmamı söylese de açılamamıştım. Hislerimi birden kabullenmek bir hayli ağırken Hyunjin'e karşı sözlerimi toparlayamıyordum. Üstüne üstlük, onu orada öylece öpüp bırakmıştım. 3 gündür kendimi odama kapamış, gelen herkesi reddeder bir haldeydim ve bunun depresyon olduğunu sanmıyorum. Zihnimi toparlamak için gereken arayı vermiştim sadece.

Aynı zamanda , eğer varsa, Hyunjin'e de hislerini toparlaması için zaman vermiştim. Bugün gidip içindekileri itiraf edecektim ve tek temennim onu artık doya doya sevebilecek olmaktı.

3. kişi

Derin bir nefes aldı ve odasından çıktı, hemen yanındaki odanın kapısını çaldı. İlk başta cevap alamadı. İkinci kez de alamadı, üçü çalacakken vazgeçti fakat tam arkasını döndüğünde kapı açıldı.

"Felix?" Diye sordu Hyunjin, sarı ya da sarışın dememişti. O an Felix, öpmenin veya sevdiğini bir hata olduğunu düşündü. Gelmeden önce kafasında kurduğu tüm cümleler bir bir uçuş gitmişti.

"Konuşabilir miyiz biraz?" sesi kısık çıkıyordu, her zamankinin aksine. Çekingendi, normalde hiç de değildi.

"Gel bakalım." Felix'i içeri aldıktan sonra kapısını kapadı ve yanına oturmak yerine Amerikan mutfağın tezgahına yaslandı.

Felix bir türlü başlayamıyordu.

"Bugün saçlarını kurutmam gelmemişsin sanırım, bebek Felix yok mu?" bu dediğine içinden gülse de dışa belli etmedi, bebek Felix tatlı olurdu diye düşündü.

Hala tek kelime edemeyen Felix elleriyle oynamaya başlamıştı, ağlamamak için zor tutuyordu kendini ancak neden ağlamak istediğini bilmiyordu.

Onun bu halini gören Hyunjin, endişeyle yanına geldi ve oynamaması için ellerini tuttu.

"Sarı, bir şey mi oldu? Bana anlatabilirsin, kim üzdü seni?" meraklı gözlerini Felix'inkilerle buluşturdu.

O an Felix'in ağzında toplayamadığı tek bir kelime çıktı.

"Hyunjin..."

Ellerini okşayan Hyunjin ona güven vermeye çalışıyordu.

"Evet güzelim, dinliyorum seni."

Güven vermeye çalışsa da sözleri Felix'e hiç yardımcı olmuyordu.

"Seni." duraksadı, "düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum."

"Bu da ne demek?"

Toplayamıyorsa direkt söyleyecekti.

"Senden hoşlanıyorum, deli gibi." ardından bir damla yaş düştü yine, arabasına ağlarken olduğu gibi. Daha da şiddetlenecekti.

Yüzündeki tebessümle Felix'i kolları aradına aldı ve başını omzuna yasladı.

"Deneyebiliriz sarı."

Reddedilme korkusundan akan yaşları sevinç bürümüştü şimdi de.

"Ciddi misin?"

"Evet güzelim, ağlamana gerek yok." ağlama diyince daha da şiddetlenmişti ağlaması, neye ağladığını bilmesen de hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Kollarını Hyunjin'in boynuna sardı, biraz olsun sakinleşince gözlerinin içine baktı.

"Seni geçen gün öylece bıraktığım için özür dilerim." dedi kısıkça.

"Öptüğün için pişman mı oldun?" Diye merakla sordu Hyunjin, saçlarını okşarken.

"Hayır, tadı güzeldi. Pişman falan değilim, yine olsa yine yaparım."

"Diyorsun?" diye tek kaşını kaldırarak güldü Hyunjin, onun bu tepkisine karşılık Felix birkaç saniyeliğine dudaklarını Hyunjin'inkilerle birleştirip öylece bekledi. Hareket etmiyordu ikisi de, huzurlu bir bekleyişti. Dudaklarını birbirlerinde dinlendiriyorlardı.

"İlk öpücüğümü çaldın." dedi Hyunjin, bu hırsıza bayılmıştı.

"İlk öpücüğümü sana verdiğim için mutlu olmalısın."

"Öyleyim zaten."

Böylelikle Felix'in aklını kurcalayan sorular cevaplanmıştı, ilk izlenime göre yorucu değildi sevmek. Güzel hissettiriyordu.

"Yağmur yağıyor." dedi Felix, devamında ne demek istediğini anlamıştı Hyunjin.

"Hasta olmanı istemiyorum güzelim."

Felix güldü, "Sen kurutursun saçlarımı, hmm?"

Saçının ortasına ufak bir öpücük bıraktı Hyujin, "Hmm, ben kuruturum."

Kedi gibi mayışmıştı küçük sarışın.

İçi içine sığmıyordu, arkasından sevgilisini sürükleyerek bahçeye çıktı. Hafiften yağan yağmur insanın tenini okşayacak kadar nazikti.

Deliler gibi koşmak yerine durup yağmurun kendini ıslatmasına izin verdi. Güzel koku ciğerlerine dolsa da ihtiyacı olan kokuyu almak için Hyunjin'in yanına gitti. Ona sarıldığında tam olarak huzuru olan kokuyu aldı.

Zaman durmuş gibiydi, orada dakikalarca sarılarak ıslandılar. Birbirlerinin kokularıyla ruhlarını dinlendirdiler, sevginin sesini dinlediler.

"Petrikor ve sen. Beni sarhoş ediyor kokunuz." dedi Felix, sesi boğuk geliyordu.

"Güzelim, huzur kokuyorsun resmen." ıslanmış saçlarına ufak bir öpücük kondurdu ve sözlerine devam etti Hyunjin, "İçeri girelim artık."

Felix sevgilisini diretmedi, ısrar edemeyecek kadar uçmuştu.

Odaya geçince şortunu ve bol tişörtünü giyerek ıslanmış kıyafetlerinden kurtuldu Felix, Hyunjin saç diplerine masaj yapa yapa kurutmuştu saçını.

Gerçekten kedi gibiydi, mayışmış ve hatta uyumuştu.

Sevgilisinin huzurla uyuduğunu gören Hyunjin tebessüm etti. Örtüsünü örttü ve gidecekti ki Felix onu bileğinden tuttu.

"Gitme, benimle uyu."

İstede de gidemezdi artık.

-

kucuk kedi felix🤏🏻🤏🏻

uf bunlar cok tatlilar uzuluyorum ya

Vernonsız bolum oh be

sal artık hyunliximi vernon, sevmiyoruz seni

ska

petrikor yani yagmur sonrasi toprak kokusu🥹

diger bolum icin planim cok guzel, umarim aklimdaki gibi yazabilirim

opuyorum hepinizi

min/061223

spoiler ve teori köşesi

• uzak dur

• herkes görsün

?

root the gas ✓Where stories live. Discover now