~27~

34K 2.1K 342
                                    

"Sen bu yüzden mi beni uzaklaştırmaya çalışıyordun kendinden?" dedi kıyamıyor gibi bir halde. Acımıştı işte bana.

"Ben aynı şeyleri yaşamaktan korktum Ulaş."

Elleriyle gözlerimdeki yaşları sildi. Sonra gözlerime birer öpücük kondurdu.

"Sana söz veriyorun ben sana hayal kırıklığı yaşatmayacağım."

Gülümsedim. Beni gerçekten seviyordu ve ben de onu seviyordum. Bunu içimden geçirirken ona hiç söylemediğimi fark ettim.

"Seni seviyorum." dedim. Uzun zamandır kimseye böyle içten kurmamıştım bu cümleyi.

Ulaş'a kal gelmişti benim itirafımdan sonra. Elimi önünde sallarken sonunda geriye döndürmüştü onu.

"İyi misin?"

"Sen benim ne zamandan beri bu anı beklediğimi biliyor musun acaba?"

Güldüm.

"Abartma altı üstü 1 ay olmuştur."

Benimle dalga geçer gibi güldüğünde aynı anda benim kaşlarım çatıldı.

"Bok 1 ay! Sen Bodrum'da babaannene anlattıklarımı yalan mı sanıyorsun?"

Gözlerim yerinden çıkacakmışçasına açılmıştı. Ne diyordu bu çocuk?

"Ne? Şaka mı yapıyorsun?"

"Ne şakası kızım sen balkonundan o kavgacıları kovduğundan beri aşığım ben sana."

Şok üstüne şok yaşarken bunu yansıtmış olmalıyım ki Ulaş gülmeye başladı. Şaşkınlığımı bir kenara bırakıp omzuna vurdum bir tane.

"Normal değil mi şaşırmam acaba? Kendin bana o şeytanın eski karın olduğunu söylemedin mi? Onu geçtim yanında bir tane sarı çıyan getirmişsin. Ben gözüme kulağıma mı inanayım sana mı?" dedim sinirle.

Gülüşü büyürken ben iyice sinirlenmeye başlamıştım.

"O yüzden eline tabak çanak alıp evime geliyordun değil mi sen? Gonca'nın kim olduğunu öğrenmek için."

"Konumuz bu değil Ulaş."

"Seçil ile 2 yıl önce zorla evlendirildim. Bir şirkette çalışıyordum ilk işimdi. Maaşım çok azdı. Melih ile eve çıkmıştık. O da maç yaparken bacağını sakatlamış ameliyat olmuştu. Kirayı zaten zor ödüyorduk. Seçil ile kısa bir süre ilişkimiz oldu. Sonra ben ayrılmak isteyince kafayı taktı bana. Babası da patronum mecbur kaldım evlendik. Ama çok kısa süren formalite bir şeydi."

Aklıma gelen şeyle muzipçe gülümsedim.

"Ne bulduysa artık senin gibi bir gıcıkta."

O da aynı şekilde gülümsedi. Önüme düşen saçımı kulağımın arkasına aldı. Bu hareketi böyle sürekli tekrar etmemeliydi. Erimeme sebep oluyordu.

"Sen ne bulduysan onu bulmuştur belki."

Güldüm.

"Bak ama bu saatten sonra o kız yine buraya gelirse acımam yolarım." dedim gözlerimi kısarak. Onun cevap vermesine izin vermeden ekledim, "Çabuk Gonca'yı da açıkla dinliyorum."

Birden bir kahkaha patlattı.

"Ya Ulaş gülme! Konuş."

Gülüşü iyice büyürken ben de iyice sinirlenmeye başlamıştım.

"Allah'ım sabır ver sen bana."

Tam onu yine darlayacakken kapımın çalmasıyla ayaklandım.

"Bu konu burada kapanmadı. Konuşacağız."

Ben arkamı dönüp kapıya ilerlerken arkamdan çapkınca gülüp konuştu.

"Sen konuş ben seni sabaha kadar dinlerim."

Kapıyı yavaşça araladığımda hiç beklemediğim iki isim gördüm kapımın önünde. Didem ve Melih...

"Dido?"

"Canım kuzenim müsait miydin?"

Kenara çekilip içeriyi gösterdim bu garip ikiliye. Tabii içeride oturan Ulaş her şeyden habersiz olduğu için onları görünce şok olmuştu.

"Melih?"

"Ulaş?"

Bu ikili şuan stüdyoda karşılaşan gözlüklü İbrahim Tatlıses ve Mahmut Tuncer gibi kalmışlardı. Didem'in de başının üstünde hayali soru işaretleri oluşmuştu sanki.

"Ne işin var senin burada?" dedi Ulaş sorgularcasına Melih'e.

"Gonca'yı kovmuşsun evden. Hesap sormaya geldim."

Melih'in bu yapmacık siniri komikti ama şuan Gonca ismine odaklanmıştım.

"Ne kovması lan abartmış yine cimcime. Kafam bozuktu, alkol alacaktım. Küçük kız kardeşine kötü örnek olmak istemedim."

Küçük kız kardeşi mi? Şaşkınlığımı gizlemeden sordum Melih'e.

"Gonca senin kardeşin mi?"

Kafasını evet dercesine aşağı yukarı salladı.

"Babadan kardeşiz. Annelerimiz farklı."

Ulaş bilmiş bilmiş konuştu.

"Öğrendin mi şimdi Gonca kimmiş. Ayrıca beni abisinden hiç ayırmaz hatta Ulaş abi der. Ben sen sinir ol diye abi dememesini rica ettim."

Ağzım açılırken gözlerim kısıldı. Resmen bana oyun oynamıştı. Beni kıskandırmak istemişti ve başarmıştı.

"Ulaş sen var ya çok pislik bir insansın." dedim şaşkınlığımı gizlemeden. Ve ekledim, "Bana oyun oynadınız yani."

"İşe yaradı ama. Eğer o oyun olmasaydı şuan sen burada ben de üst katta aşk acısından geberiyor olacaktık. Hiç itiraz etmeye kalkma, balkondaki küllüğü gördüm. Ciğerlerini şu halıdan daha siyah hale getirmişsin." dedi kızarcasına yerdeki kapkara halıyı gösterirken.

Didem uzun süren sessizliğini bozarak laf attı.

"Siz ne anlatıyorsunuz ya? Birisi açıklasın."

Melih şaşkınlık ve sevinç içinde beni kolumdan tutup kendine çevirdi ve işaret parmağını bana doğrultup ağzı kulaklarında konuşmaya başladı.

"Dün bütün gece uyumadım Işık. Ve Işık mı diyeyim yoksa sen mi gerçek ismini açıklamak istersin Yengeciğim?"

Bir videodan alıntı yaparak söylediği şeye üçümüz de kahkahalarla güldüğümüzde artık bu ikilinin gerçekten ne sebeple burada olduğunu öğrenme vaktimiz gelmişti.

"Siz gerçekten ne arıyorsunuz burada?"

12 VE 14 (Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin