~43~

11.5K 860 290
                                    

~Işık Erdem~

"Tuvalete gideceğim." dedim tek düze bir sesle. Korumalardan geniş omuzlu uzun bıyıklı olan kaşının birini kaldırıp bana baktı.

"Gidemezsin."

Biraz daha kibar olursam belki işe yarardı.

"Lütfen... Çok sıkıştım."

Burnundan sert bir nefes verip bana doğru yaklaştığında biraz irkildim.

"Rahat dur götüreceğim seni tuvalete."

Tamam dercesine hızla başımı salladım. Ayaklarımı tahta sandalyeden kurtardı önce. Ellerimi de çözdüğünde istemsizce bileklerimi ovuşturdum. Yara olmuşlardı. Kolumdan tutup sertçe kaldırdı beni sandalyeden.

"Çüş! Yavaş biraz."

Düşünmeden kurduğum cümleyle sarstı beni bıyıklı uzun adam.

"Kes sesini."

Kolumdan sürükleye sürükleye beni tuvalete doğru götürüyordu. Kısa süreli bir yürüyüş ve bir merdivenin sonunda eski püskü plastik bir kapı karşıladı beni.

"Gir işini hallet. Bir oyun çevireyim deme. Pişman ederim seni."

Beni içeri doğru itti ve kapıyı çekip kapattı. Kilitlemek için elimi kapıya götürdüğümde bir kilidinin olmadığını fark ettim. Etrafa göz gezdirdim. Bir çıkış yolu bulmaktı umudum. Az önce tuvalet izni almamla yeşeren umutlarım bu fare deliği gibi tuvaletten hiçbir çıkış yolu olmadığını görünce solup gitmişti.

Suyu açıp yüzüme bir su çarptım. Üzerinde boya kireç kalıntıları olan küçük aynadan baktım yüzüme. Dudaklarım kupkuru olmuştu. Gözlerimin altı çökmüş içi kızarmıştı. Saçlarımı iki elimle arkama doğru alıp derin bir nefes aldım. Son kez şansımı deneyecektim. En fazla ne kaybedebilirdim ki? Sonuçta öz dayım beni öldürtecek değildi.

Kapı koluna titreyen elimi uzatıp yavaşça açtım. Kapının önünde dikiliyordu koruma. Çıktığımı görünce tam elini koluma atacakken dirseğimi sertçe karnına geçirip koşmaya başladım. Bu benim son şansımdı.

...

~Yazardan~

"Ulaş arabada kal!" dedi Barçın çelik yeleğini üzerine giyerken. Silahını da hazırlarken Ulaş çoktan ondan önce inmişti arabadan.

Ormanın içinde eski püskü bir deponun önünde durmuşlardı. İçeriden gelen ağlama sesi de Işık'ın ta kendisine aitti. Ulaş'ın gözleri duyduğu sesle dolmaya başladığında sevdiği kadına bir şey olmuş olma korkusu bütün vücudunu bir zehir gibi sarmıştı. Tam içeri doğru koşacakken iki polisin iki kolundan tutmasıyla olduğu yerde kalmıştı.

"Abi bırakın ne olur?!" dedi dolan gözleri taşarken.

Polisler onu öyle sıkı tutuyorlardı ki koşmaya çalışırken dizlerinin üstüne düşmüş şimdi de öyle kurtulmaya çalışıyordu ellerinden.

Polis ekibi hazırlıklarını tamamladıktan sonra deponun kapısı hızla açtılar. Etrafta kimse görünmüyordu ama içeriden ağlama sesi gelmeye devam ediyordu.

Ulaş sonunda tüm gücünü kullanıp ellerinden kurtuldu polislerin.

"Işık!" diye bağırdı. Acı dolu sesi bu eski depoda yankılanmıştı.

Deponun sonundaki koridor gibi yerden karşılık almıştı seslenişi.

"Ulaş! Onu kaybediyorum..." demişti sevgilisinin acı içindeki sesi.

12 VE 14 (Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin