~11~

40.1K 2.3K 545
                                    

"Afiyet olsun! Alırız bir çayınızı."

Dündar amcanın bu garip girişine babaannem hariç herkes sorgularcasına bakıyordu.

Babaannem Dündar amcanın oğlunun omzuna koydu elini.

"Işıl benim ilk torunum. Onu bizden almak öyle kolay değil Ulaş Efendi! Dündar'ın oğlu Alperen ile seni test edeceğim."

Didem birden tepki verdi.

"Oha babaanne!"

Haklı bir tepkiydi. Hem dünya saçması bir şeydi yaptığı hem de Alperen benim çocukluk arkadaşımdı. Ben de hışımla konuştum.

"Bence de oha. Bir de açık artırmaya çıkar istersen beni."

Babaannemin kaşları çatılırken babam sertçe konuştu. Bu sefer numara değildi.

"Anne bu kadarı da fazla. Ben kızım üzerinden kimseyi yarıştırmam!"

Babaannem bastonunu sertçe yere vurdu. Ulaş şaşkınlıkla izliyordu bu gergin ortamı. Arada bir Alperen'e tuhaf bakışlar atıyordu.

"Bana bak Feridun! Alperen, Işık'ın beşik kertmesi. Bizim onlara bir sözümüz var. Madem Işık bu çocuğu getirdi damat diye, o zaman görelim bakalım değer mi sözümüzü bozmaya."

Annem isyan etmeye başlamıştı şimdi de.

"Yahu anne biz Mardin'de falan mıyız? Ne sözü ne beşiği? Hangi yıldayız Allah'ını seversen?"

Babaannem bastonunu tekrar vurdu.

"Eğer siz de ufacık bir hakkım varsa susun! Işık sizin kızınızsa benim de torunum. Ona zarar verecek bir şey yapmam zaten."

Anne ve babamın beni bu saçmalığa bırakmayacağını bildiğim için rahat rahat otururken birden annem o mükemmel kelimeyi çıkardı ağzından.

"Tamam."

"Ne?!" dedik. Yani ben, Didem ve babam.

Annem tekrar konuştu.

"Kötü bir niyet yok sonuçta. Görelim bakalım ne olacak."

Ellerimle yüzümü kapatıp oflarken Ulaş kulağıma eğilip fısıldadı.

"Ben bu lavuğu dünya üzerinde ne kadar test varsa hepsinde yenerim sen merak etme."

Ellerimi yüzümden çekip muzipçe gülümsedim gözlerine bakarken.

Evet Alperen benim çocukluk arkadaşımdı ama yıllar bizi koparmıştı. Şimdi bu saçma duruma hayır dememiş olması da beni biraz soğutmuştu ondan.

...

Babaannem bastonunu yere vurup bağırdı. Sesi bahçede yankılanıyordu.

"Didem sor kızım!"

Didem oflayarak elindeki kağıda bakıp tek düze bir sesle okudu.

"Işık'ı kim daha iyi tanıyor yarışmamıza hoş geldiniz. İlk sorumuz geliyor. Işık'ın en büyük hayali nedir?"

Bir masada Ulaş öbüründe Alperen oturuyordu. İkisi de önündeki kağıtlara yazacakları cevap için düşünceli duruyordu. Ulaş'a bunu söylememiştim. İkisi de kağıtları kaldırdı. Önce Ulaş okudu cevabını.

"Dünya turuna çıkmak." dedi. Demez olaydı. Dişlerimi sıkarak konuştum.

"Ne alaka şimdi hayatım?"

Alperen bilmiş bilmiş konuştu.

"Shakira'nın klibinde dans etmek."

Didem eliyle Alperen'i gösterdi ve hevessiz bir şekilde puanı ona verdiğini söyledi. Ulaş sinirle kalemi masasına vurdu. Ters bakışlar atıyordu Alperen'e.

"İkinci sorumuz geliyor. Işık'ın haftada en az iki kere yediği yemek nedir?"

Hadi Ulaş, çalıştık bunu seninle!

"Karnıyarık." dedi çapraz bir gülümsemeyle Ulaş.

"Pizza."

"Eniştem 1 - Alperen 1!"

...

Ulaş hemen benden sonra babaannemin elini öptü.

"Tanıştığıma memnun oldum babaanneciğim." dedi samimiyetle.

Babaannem başını sallamakla yetinmişti. Çünkü dün yaptığı yarışmada Ulaş her alanda Alperen'i paspas etmişti. Babaannem her ne kadar belli etmemeye çalışsa da Alperen onun için ideal damattı. Bunun hepimiz farkındaydık. Ulaş hayallerini suya düşürmüştü.

Taksi kapının önüne yanaştığında artık son vedalaşmaları yapmamız gerektiğini anladık.

Ulaş babama elini uzattığında bu defa babam da elini uzatıp sıkmıştı Ulaş'ın elini. İçten içe sanki gerçekten sevgilimmiş gibi sevinmiştim babamın ona ısınmasına.

Oysa bir anlam ifade etmemesi gerekiyordu.

...

Işık: Doğru düzgün teşekkür edemedim sana Didem varken. Sağol her şey için.

14 çevrimiçi

14: Ne demek. Karşılıklı bir anlaşma söz konusu sonuçta.

Işık: Doğru.

14: Kolun nasıl oldu?

Işık: Bakmadım.

14: Niye bu kadar kıymetsiz canın?

Işık: Dansçıyım lan ben. Allah'ın her günü yaralanıyorum zaten.

14: Dans demişken o hayalin neydi öyle? Kaybettiğim tek puan.

Işık: Ay beğenemedin mi canım?

14: Beğenemedim canım.

Işık: Asıl dünya turu ne alaka?

14: Ne bileyim çok mantıklı gelmişti.

Işık: Neresi mantıklı? Sıkıcı bir kere. Aklında kalmaz insanın.

14: Her on insandan sekizinin en büyük hayali bu. Oradan yola çıkmıştım.

Işık: Geriye kalan iki kişiden biri benim!

14: Diğeri de benim zaten. :)

Işık: Bana mı yürüyorsun. :)

14: Ne münasebet. :)

12 VE 14 (Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin