13. BÖLÜM

5K 231 85
                                    

Yeni bölüm için sınırımız: 40 beğeni ve en az 50 yorum.🌸

_______________________________________

Boş odada yankılanan bir el silah sesi tüm kanımı dondurdu. Kurşun yerinden çıktığı an sanki bir bedene değil de benim ruhuma saplandı. İçim ürperdi. Ruhum buz gibi oldu. Bora'yı hayatıma bile isteye ben sokmamıştım. Ben ısrarla beni bırakmasını, hayatımdan çıkmasını isterken şimdi yaşadıklarımız da beni ne kadar da suçlu tutabilirdi ki? Tüm bu düşüncelerime rağmen içimde yaşadığım bu gereksiz suçluluk duygusuna bir türlü anlam veremiyordum.

Asıl anlamadığım noktaysa onun zarar görecek olması beni neden bu kadar derinden etkiliyordu? Bora'da  tıpkı Göktuğ gibi sinirlendiği zaman gözü hiç kimseyi, hiçbir şeyi görmeyen bir adamdı. Bana iyi davrandığı anlardan çok kötü davranışları aklıma kazınmıştı. Ama hiçbir yara Göktuğ'un üzerimde açtıkları kadar derin olamazdı.

Silah ateş edildiği an Hakan'ın bakışları eş zamanlı olarak odanın açılan kapısına döndü. İçeriye giren bir sürü takım elbiseli adamları görmesiyle hızla Göktuğ'un üzerine atladı. Göktuğ'un ateşlediği silah bu hareketle Bora'ya ulaşmadan ivme kazanarak tam yanından sıyırarak geçti. Boş odanın açılan kapısına dönen suretim karşımda gördüğüm yüzle resmen kısa çaplı bir şoka uğradı.

Kuzey'in elinde tuttuğu silahın hedefi Göktuğ'a dönüktü. Hakan sayesinde tıpkı silahın Bora'yı sıyırıp geçtiği gibi bu silahtan çıkan bir el ateş de Göktuğ'u ıskalamıştı. Tüm bunlar sanki bir zaman tünelinde olmuş gibi hızla gözlerimin önünden akıp  giderken beni gerçekliğe döndüren odada yankılanan Göktuğ'un sert ses tonu oldu.

"Hakan öldürecektim ben bu şerefsizi. Bırak beni de işimi tamamlayım." İçeri giren sayısız adamlarla odanın arka tarafında da başka bir kapı olduğu gözüme çarptı. Yavaş yavaş yerine gelen zihnim harekete geçmeyi nihayet akıl edebildi. Düştüğüm yerden kalkarak silahlardan çıkan kurşunlara dikkat etmeye çalıştım. Seri adımlarla ilerleyerek kendimi hızla Bora'nın yanına attım.

Herkesin yüzünde yer edinen şaşkınlığa rağmen Bora o kadar kendinden emin bir şekilde duruyordu ki bir an tüm bunları kendinin bile planladığını düşünmüştüm. Ama daha sonra bu fikrin saçmalığına kanaat getirip bu düşünceyi zihnimden silip attım.

Ben soluk soluğa bir şekilde kendimi  sandalyenin arka kısmına atmışken bir taraftan da her tehlikeye karşı atakta bekliyordum. Bugün daha ne kadar şaşırabileceğimi düşünürken Kuzey seçeneği bunların arasında asla yer almıyordu. Etrafa ateş saçan buz mavisi gözleri odada kendine değen herkesin üzerine ateş açıyordu. Bakışlarıyla bile resmen Göktuğ ve adamları için ölüm saçıyor diyebilirdim.

Çok kısa bir anlığına üzerime değen gözlerinden geçen o sinsi ifadeye şahit oldum. Ben tüm bu olanı biteni dalgınlıkla izlerken Bora'nın kulağıma ilişen sesiyle bir anda başka bir evrenden gerçek dünyaya döndüğümü sandım.

"Mira daha ne kadar orada hareketsiz durmayı düşünüyorsun güzelim. Eğer biraz daha duracaksan haberin olsun bu kurşunlardan herhangi biri her an bedenimi süsleyebilir. Çözsen mi  artık şu lanet olası sandalyeden beni." Sonlara doğru ciddileşen sözleriyle o an ne kadar da haklı olduğuna karar verdim. Adam canının derdindeydi bense olan bitenin.

Korkudan ve adrenalinden titreyen ellerimi zar zor zapt ederek ellerimi hızla sandalyeye bağlı olan kollarına uzattım. Buz gibi tenime değen sıcak elleri beni kısa süreli bir şaşkınlığa uğrattı. Bu soğukta ve streste bedeninin bu kadar sıcak olması ne kadar da normaldi ama. Her şeyiyle tuhaf bir adamdı Bora.

Kayıp Pusula (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin