15. BÖLÜM

4.4K 205 73
                                    

Yeni bölüm için beğeni sınırı= 40⭐️
Yorum sınırı= 50

Bölümle ilgili birkaç görsel bırakmak istedim. Sizce diğer bölümlere de böyle görseller eklemeye devam edeyim mi?

 Sizce diğer bölümlere de böyle görseller eklemeye devam edeyim mi?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

_______________________________________

İçimde yaşadığım duygular bana karşı olup birer birer üstüme geliyordu. Kaçmaya çalıştığım her anın tam merkezinde kendimi buluyor olmaktan fazlasıyla bunalmıştım artık. İçimde kendi kendime yaşadığım, olmasından korktuğum her şey ne yazık ki sürekli başıma geliyordu.

Bora'nın onun arkasından çevirdiklerimi öğrenmesi kesinlikle başıma gelebilecek en kötü durumların başındaydı. Bende ki şansa baktığımızda ise korktuğum şeyin başıma gelmemesi imkansız gibi bir şeydi.

Bora'yla aramızda yaşanan onca şeyden sonra şimdi karşımdaki adamın duygusuz bakışları bana fazlasıyla yabancı geliyordu. İçimde giderek artan suçluluk duygusu ve acının tarifini yapmam ne yazık ki pek de mümkün değildi. İşleri bu noktaya kadar getiren de yine benim hatalarım olmuştu.

Bora yaşadığım tüm şaşkınlıkla karşısında öylece duran bedenimi kendime getirmek istercesine tekrar sarstı.

"Bana cevap ver Mira. O çanta nerede? İnan bana sana zarar vermemek için kendimi o kadar zor tutuyorum ki. İçimde verdiğim savaşların birinden haberin olsaydı eğer ardına bakmadan buradan kaçar giderdin."

Gözlerime bakan gözleri sanki harlı bir yangına ev sahipliği yapıyordu. Hiç durmadan yanan bu yangın giderek güçlenen alevlerinin arasına beni de davet etmekten hiç çekinmiyordu. İçime kaçan sesim Bora'nın elinin arasında sıkı sıkıya tuttuğu kolumun acıması yüzünden nihayet konuşabilmeyi akıl etti. Canımı yaktığının farkında mıydı acaba bunu da ne yazık ki bilmiyordum?

"N-ne çantasından bahsediyorsun sen Bora? Bırak lütfen kolumu. Sana tüm bunları kim söyledi bilmiyorum ama bende ne para ne de aradığın çantanın olduğu felan yok."

Sözlerimi peş peşe sıralarken sesimin titremesine ve kekelememe engel olamamıştım. Daha birkaç saat önce onu öperken içimi titreten gözlerin sahibi şimdi karşımda tüm duygusuzluğuyla duran adamın karşısında bana o kadar yabancıydı ki.

Sadece birkaç saat önce gözlerime bakarken bile beni incitmekten korkan adam gitmiş yerine şimdi duyduklarıyla intikam almak isteyen acımasız bir adam gelmişti sanki. Bora'nın bana karşı aldığı bu haklı tavıra ne gibi bir itiraz edebilirdim ki?

Sözlerimin ardından yüzünde bana inanmadığını belitirten alaycı bir ifade belirdi. Dudağının kenarına yerleşen ufak, tehlikeli bir gülüşle koluma sardığı eliyle beni biraz daha kendine doğru çekti.

"Mira, bir baksana sen bana karşında aptal mı var senin? Göktuğ beni aradı birkaç saat önce. Seni öptüğüm gecenin sadece birkaç saat sonrası telefonum çaldı. Senin gözlerime bakan kahvelerinin masumluğuna kendimi inandırmışken, bana bir zararın olmayacağını düşünürken gerçeklerin ne olduğunu bilmeden açtım ben o telefonu. Oysa ki en büyük zararı ben gözlerine bakarken almışım da haberim olmamış. Göktuğ konuşma boyunca benimle alay etti resmen. Aradığım çantanın sende olduğunu söyledi bana. Şimdi bak tekrar gözlerime o eski Bora hala duruyor mu aynı yerinde?"

Kayıp Pusula (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin