20. BÖLÜM

3.5K 167 127
                                    

Yeni bölüm için oy sınırı= 100
Yorum sınırı= 120
_______________________________________

Karşıma çıkan zorluklar karşısında ben ne kadar dirençli olmaya çalışıp kendime çıkabileceğim yeni yollar arasam da hayat bana bu konuda hiç yardımcı olmuyordu. Kendimi sürekli bir felaketten kurtulup, daha kötüsünün içinde buluyor olmaktan artık fazlasıyla usanmıştım.

Yüzleşmekten kaçındığım, korktuğum her şey dönüp dolaşan bir bumerang gibi yine kendi ayaklarıma dolanıyordu. Bu durum son zamanlarda sıklıkla tekrarlar olmuştu. Böyle olması hem canımı sıkıyor hem de sinirlerimi  bozuyordu.

Kuzey ağırlığının büyük bir kısmını üzerime vererek beni kontrol altına almayı başarmıştı. Mavi gözleri karanlığın ve içeriye dolan zayıf ay ışığının etkisiyle karanlık gecede adeta ışıl ışıl parlıyordu. Sanki çok önemli bir şeyi başarmış gibi yüzünde anlam veremediğim keyif dolu bir ifade vardı.

Ben Kuzey'in odada olduğunu anlayamamıştım bile. O yüzden ona fazlasıyla savunmasız bir biçimde yakalanmıştım. Tüm bu yaşadıklarımın farkına vardığımda ise onu engellemek için epey geç kalmıştım. Kuzey'in altında tıpkı ağa takılan bir balık gibi çırpınmaktan başka bir halta yaradığım yoktu.

Zaten ona gücüm de yetmiyordu. Üstümde ki adamın bana uyguladığı gücün karşısında fazlasıyla yetersiz kalıyordum. Her ne kadar bu durum sinirlerimi bozuyor olsa da o bir erkekti ve doğal yapısı itibariyle benden de epey güçlüydü. O yüzden onu en az zararla üzerimden atmam için aklımı kullanmam gerekiyordu. Böyle durumlarda bedenimi terkeden aklımı hemen yerine çağırmalıydım.

Kuzey arkasına dönerek ilk önce kapalı olan kapıyı bakışlarıyla kontrol etti. Ardından nihayet dudaklarımın üzerinde ki elini çektiğinde konuşmak için bir fırsat yakalayabilmiştim.

"Napıyorsun sen yine burada? İn çabuk üstümden pislik herif." Sözlerimi peş peşe sessiz tutmaya çalıştığım sesimle sıraladım. Bir taraftan da boşta olan ellerimi kullanmaya çalışıyordum. Kuzey'in vücuduna doğru vurmak için kaldırdığım ellerimle onun benden uzaklaşmasını istiyordum.

Ben yumruklarımı rastgele Kuzey'in herhangi bir yerine denk gelmesi için sallıyorken birkaçı tam da istediğim gibi Kuzey'in sert vücuduna isabet etmişti. Yüzünde ki o gevşek ifade ona karşı koyduğum tavrımla beraber dağılmış yerine ciddiyetini sağladığı diğer bir maskesini geçirmişti. Bora'yla Kuzey'in arasında nasıl bir bağ olduğunu asla çözememiştim ama bildiğim tek bir şey varsa eğer o da Kuzey'in Bora'dan habersiz, arkasından bir işler çevirdiğiydi.

Ellerimi bileklerimden tutarak iki elinin arasına almayı kısa sürede başaran Kuzey, zor da olsa başımın üzerinde sabitlemeyi başardığı ellerim ve üzerimde ağırlığını hissettiren bedeniyle hareket alanımı giderek kısıtlanmaya devam ediyordu.

Kuzey'in üzerimde ki bedeninden kaynaklı vücuduma yayılan korku ve tedirgenlikle düşünmem için fazlasıyla gerekli olan aklım başka diyarlara çoktan göçünü gerçekleştirmişti. Öyle ki şuan kendimi içimde yoğun bir şekilde artan kötü duyguların kucağına bırakmamak için zor tutuyordum.

"Yeter be bir yerin de dur artık. Bana bak kızım ben Bora'ya benzemem. Benim tersime gidersen eğer büyük bir zevkle bende senin tersine giderim. İnan bana Mira bunun da senin hoşuna gideceğini hiç sanmıyorum."

İçimde giderek büyüyen korku ve endişenin yanında bir de öfke duygusu dört bir yanımı sarmaya başlamıştı. Yaşadığım onca felaketin ardından yıpranan sinirlerim şuan her zaman gösterdiği tepkilerden farklı olarak bedenimde saldırgan bir imaj çiziyordu. Bu halim bana tıpkı yıllar önce ki Mira'yı hatırlatmıştı.

Kayıp Pusula (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin