3.bölüm

72 5 0
                                    

"Ya ben salonun kutularını açarken böyle ayağıma bir şeyin değdiğini hissettim. Bi baktım fare. Kanepenin üstüne çıktım hemen o sırada Melike'yi aradım bir kaç kere, bağırdım da ama sesimi duymadılar. Sonra birden diğer koltuğun üzerinde ikinci fareyi görünce odadan çıktım kapıyı da kapattım. E çanta, anahtar, telefon da orada kaldığı için evden de çıkamadım. Zilin sesini duyunca hemen kendimj dışarı atmış bulundum. Kusura bakma Berat. Bir anda şey ettim."

Çayımı yudumlarken imayla Kübra'ya baktım. Gözlerini büyütüp öksürünce kıkırdadım.
Bu Berat'ın üzerine atlayınca bunlar yere düştüler, ama bir düşmüşler görmeniz lazım shipledim yani ben. Neysem sonra baya bi savaş verdik odaya kim girecek diye, şöyle bir konuşma geçti hatta;

"Kerem girsin."

"Olm ben niye giriyorum sen gir. Sen yeni geldin sonuç olarak, alışman lazım bunlara. Hem ben fareden korkarım." Kerem ellerini kaldırıp geri çekilince Berat sahte şokla,

"Ha ben bayılıyorum zaten *mına koyduğum fareye. Kusarım ben görürsem." Dedi. Kerem hafifçe ağzına vurunca özür diledi.

"Ya uf ne kadar abarttınız iki tane fare. Ben bile girerim yani."

"E gir o zaman." Berat'ın eliyle içeriyi göstermesiyle dudaklarımı birbirine bastırıp Kübra'nın arkasına geçtim.

"Fare girince arayacağımız bir numara yok mu?"

En son hatırladığım Kerem'in dua ede ede bir golf topu edasıyla iki fareye birden süpürgeyle vurup kapıyı kapatmasıydı.

Sadece bi hayal edin.

...

Kerem'in sonuçlarını alıp sahanın oraya gittim. Antrenman yapıyorlardı. Hergün hiç kaçırmadan gelip çalışıyordu. Ben oturmayla bile yoruluyordum oysa.

"Okan hocam Kerem'i alabilir miyim?"

"Başlık parası isterim ama,"

"Ya hocam." Utanmıştım tabii. Elimde ki kağıtla yüzüme biraz hava yaptım.

Okan hoca Kerem'i buraya çağırdı. Beni görünce sorgulamadan koşarak geldi. "Kusura bakma terliyim biraz."

Kantinde masaya otururken söylediği şeye başımı salladım"Olur mu ne kusuru? Neyse, seni de çalışmandan alı koymamak için direk konuya gireceğim. Vitamin değerlerin çok düşmüş Kerem, ayreten demirin de baya düşmüş. Diyet mi yapıyorsun yoksa farklı bir durum mu?" Kağıtları önüne koydum ve normalde olması gereken değerle onunkini gösterdim.

"Kilo vermem gerektiğini düşündüm, bu ayın başında sıkı bir diyete girmiştim o yüzden. Böyle bir sıkıntı çıkaracağını bilmiyordum."

"Kimseye danışmadan nasıl yaparsın Kerem? Allah aşkına hiç mi demedin bu bana yaramadı? Kilo vereyim derken, ki zaten vermene bile gerek yoktu, kendini daha kötü bir duruma sokabilirdin. Şükür ki erkenden geldin. Normal gibi gözükebilir ama Vitaminsizlik ve Demirin düşmesi çok ciddi sorunlar yaratabilir. Ben sana olması gereken diyet planını hazırlayacağım. Ona uyunca daha iyi hissedeceksin. Tamam mı?" Annesinden azar işitmiş çocuk gibi duruyordu şu an. Yicem.

"Tamam. Haklısın yani en azından birine sormalıydım. Ben antrenmana döneyim." Sert çıkışmış olma ihtimalim yüzde kaçtı? Sevdiğimden ama her şey ya..

Kübra

Evet.

Şu an da bir arkadaşın yapması gerekeni yapıyorum.

Melike ve Kerem'in fotoğrafını çekiyorum.

Ne var canım, Melike görünce varya çıldırır, zaten çok da güzel çıkıyorlar. Habire bakıp bakıp durur fotoğrafa.

"Naber?"

Arkadan gelen sesle sıçradım. Telefonu yere düşmeden son anda tutmuştum. Anan Berat anan. "Ödüm koptu."

"İki kere hayatını kurtardım. Bir ödülü hak etmedim mi sence de? Hmm, tercüman hanım?" Duvara yaslanmış flörtöz şekilde konuşmuştu. Naptım ben bunun götü çok kalkmış.

"O kadar büyük değildi abart. Ama yine de teşekkür ederim Berat Hero." Başını iki yana salladı "Teşekkür bir ödül değil." Kaşlarımı kaldırdım. "Neymiş ödül olan?"

"Bana bir şey ısmarlayabilirsin mesela." Aklıma gelen şeyle gülümsedim. "Peki, gel."

Kabul etmemi beklemiyordu muhtemelen ki bir kaç saniye dondu. Ben gülmeye devam ederek kantine girmistim. Arkamdan bana yetişmişti. Kerem yoktu bu arada, bizim kız da bir şey düşünür gibi elinde tuttuğu şeye bakıyordu.

"Ne? Ne ısmarlayacaksın? Ben dışarıda--"

"İşte ödülün. Çikolata ve kahve. Ne yapayım başka canım? Gidip anons mu edeyim?" İkinci şoktan yine donup kalmışken Melike'yi kolundan tutup kaldırdım ve hızla onun odasına gittik.

"Noldu sana lan? Ne o elinde ki?"

Avucunu açıp içinde tuttuğu yüzüğü gösterdi. Alyansa benziyordu. "OHA! LAN NE ARA?"

"düşündüğün gibi değil! Bağırma hemen! Kalkarken telefonu çaldı, o sırada cebinden düştü. Bende aldım. Yerde mi bıraksaydım?"

"Tabii canım." Sedyeye uzandım. Hemen bacağıma vurdu"Kalk kız! Yeni serdim örtüyü kirletme." Oflayıp doğruldum. "Napıcaksın yüzüğü?"

"Geri vericem tabi."

"Verme lan. Sende kalsın. Belki hayırlara vesile olur." Ellerini yüzüne koyup güldü. Çok saf seviyor bebem yaa. Yüzüğe tekrardan bakarken bir şey fark etmiş olacak ki kaşlarını çatıp iyice yaklaştırdı yüzüne. "Ne oldu?"

"İçinde Ayşe A. Yazıyor."

"Ne?!" Şok olmuş şekilde kalkıp masaya bıraktığı yüzüğün içine baktım. Ananı... Melike'nin gözleri dolmuştu. "Belki, ne bileyim yani.."

"Akşam.. eve gidince yüzüğü veririm. Şimdi kafam yerinde değil."

"Kübra Hanım, Okan bey sizi çağırıyor." Kapıda ki kıza başımı salladım. Melike'ye sarılıp çıktım oradan. Ah Melikem..

Okan hocanın odasına girdim. "Gel Kübra, otur." Masasının önünde ki sandalyeye oturdum. "Yarın akşam Mertens'in doğum günü partisi olacak. Oraya senle Melike'yi de bekliyoruz. Sürpriz olacağı için bu şekilde söylemem gerekti. Isterseniz gelmeyebilirsiniz."

"Melikeyle konuşurum ama geliriz muhtemelen. Haber verdiğiniz için teşekkür ederim."

...

"Tamam yeter artık. Lan bu adamın bir kere sevgili haberi çıktı mı? Sevgili haberi çıkmayan adam nasıl evlensin? Farklı bir durum var ortada belli ki. Harap ettin kendini. Kalk git elini yüzünü yıka, sonra yüzüğü ver." Göz yaşlarını silip ortada duran yüzüğü aldı eline. Eli boynuna gidince ne yapacağını anladım. Kolyesini çıkarıp içinden geçirdi yüzüğü ve geri boynuna taktı.

"Bir süre bende kalsın."

İmkansıza aşık olmuştu belkide.

İmkansız.

8 harften oluşan bir kelime belki de 8 milyon insanın canını çok kötü yakmıştı.

Ulaşılamaz bir şeyi sevebilir misiniz?

Gerçek olmayacak bir hayale inanır mısınız?

Asla kavuşamayacağınız birini her şeye rağmen sever miydiniz?

Tabi sözüm meclisten dışarı. Melike ve Kerem imkansız değil. Hangi hayal; hayal gücü çok büyük biri için imkansızdır?
Şu an için bizim kız tabii ki yaralı biraz, doğruları öğrensin kendine gelir.

Olm yazarken çok zorlanayrum SKXUXJWKIXW

Bu bölümde böyle bitti. Hızlı mı ilerledik sanki? Valla nasıl ilerleyelim emin olamadım olay örgüsü gelişi güzel olcak gibi bakalum

Ula Nolayi Nolayi?Where stories live. Discover now