25.bölüm

22 3 0
                                    

Melike

Sabah aynı pozisyonda uyanmıştık, bir süre düzenli nefes alış verişini dinledim. Huzur. Sonra onu uyandırmadan kalkmak istedim ama uyanmıştı.

"Günaydın." Esneyip bana baktı ve gülümsedi "Günaydın, saat kaç?" Sehpanın üzerinde ki telefonu alıp baktım ve ona da gösterdim.

"O zaman hazırlan birlikte kahvaltıya gidelim." Heycanlanmıştım, başımı sallayıp kalktım ve dış kapıyı açıp hemen ayakkabılarımı giyip kendi daireme gittim. Arkamdan "arabada bekliyorum!" Diye seslendi.

"Tamam!"

Eve girdigimde Kübra evden çıkmak için hazırlanmış ayakkabı seçiyordu, "Oo Melike hanım sabahı şerifleriniz hayrolsun."

"Günaydın aşkım, önce bana yardım et kahvaltıya gidicez." Onu peşimden sürükleyip odama girdim. Dolabımı açtım ve onu önüne koydum. "Sen kıyafet bak bende elimi yüzümü yıkayıp geliyorum."

Odaya geri geldiğimde iki seçenek oluşturmuştu, biri etikli diğeri pantolonluydu. Açıkçası güzel olmak için bir yerlerimin donmasına izin veremem.

Hazırlanınca çıktım evden, Kerem de kapının önünde bekliyordu, arabaya bindim

اوووه! هذه الصورة لا تتبع إرشادات المحتوى الخاصة بنا. لمتابعة النشر، يرجى إزالتها أو تحميل صورة أخرى.

Hazırlanınca çıktım evden, Kerem de kapının önünde bekliyordu, arabaya bindim. "Hoş geldin, nereye gidelim?" Emniyet kemerimi takarken dudak büzdüm.

"Yani bilmem ki, buraları sen biliyorsun."

"Karadeniz kahvaltısı hazırlayan bir yer var oraya gidelim."

"Olur."

Siteden çıkarken Kübra'da arabasıyla arkamızdan çıkıyordu. Aklıma gelen şeyle camdan kafamı çıkarıp ona el hareketi yaparak yanımıza gelmesini söyledim. Sağa geçip camı indirdi.

"Noldu?"

"Veysel gelecekti bugün, ben gelene kadar senin yanında dursun. Unutmuşum ben onu ya."

"Tamamdır Melom, merak etme sen. hadi size iyi eğlenceler."

...

"Ahaha! Gerçekten mi?"

"Evet! Şu an komik geliyor ama gerçekten rezillikti. Birde hani çocuk baygınken kan alıyorum, o an annesi geldi kadın oğlunu öyle görünce bayıldı onu da kan tutuyormuş."

Kahvaltı çok güzel geçiyordu, bol bol sohbet etmiş, gülmüştük. Gülüşüne kurban olurum senin ya. Asla gülüşünü görmek için anılarımı anlatmıyorum asla.

"Bu arada, haftasonu annem beni ziyarete gelecek, senin için de sorun yoksa tanışmanızı isterim." Lokma boğazımda kalmıştı. Öksürmeye başladım. Beni annesiyle tanıştırmak istiyordu. Yani benimle ileriyi mi düşünüyordu? Bu anlama geliyor değil mi?

"Iyi misin?" Peçete uzattı.

"Evet, iyiyim. Kerem.. bunun ne anlama geldiğini biliyorsun değil mi? Yani demek istediğim emin misin?" Masanın üzerinden elimi tutup sıktı.

"Tabi ki biliyorum güzelim, ben kendimden eminim. Yine de sana sormak istedim."

Gülümseyerek diğer elimi, elinin üzerine koydum. "Peki, olur. Ama bana annenin neyi sevip sevmediğine dair her şeyi anlat."

Yanağımdan makas aldı ve gülerek "Nasıl istersen güzelim." Dedi.

Kübra

"Veysel yakalarsam kötü olur bak!"

"Ya Kübra abla vermicem bırak peşimi!"

Melike'nin kardeşi veysel tesise gelmişti, Melike Kerem'le kahvaltı yapıp geleceği için Veysel de benim yanımda oturuyordu. Ona önce tesisi gezdirmiş ve takımla tanıştırmıştım. Mayısta 19 olacaktı.

Sonra bana, yeni futbol kartları aldığını söyledi, küçüklüğünden beridir biriktirir. Neyse işte kartları gösterirken birde ne göreyim BAKASETAS KARTI VARMIŞ FIRLAMANIN. Almaya çalışınca kartı alıp kaçtı. Peşine düştüm bende.

"Veysel! Bak ne kadar istersen veririm, yeter ki o kartı ver ya!" Sahanın içine girdiğinde ikimizde yorulmuştuk. Durup biraz nefeslendik. "Abla... bırak peşimi... ne kadar verirsen ver vermem."

"Ulan!" Ona doğru koşunca o da yine koşmaya başladı. Çocuk gibi koşuyorduk ya rezillik eicusjd.

Veysel koşarken birden çimden çıkan fıskiye buna ateş eder gibi su atınca bu yere düştü. Yerin ıslanmasıyla bende yere düştüm. Birden gülmeye başladım. Ay yeminle rezil olduk.

"Kübra?" Sesin geldiği yöne başımı çevirdim. Berat kaşlarını çatmış bakıyordu, o da geç gelmişti ama nedenini bilmiyordum. "Aşkım? Sen-- lan-" tam yerden kalkarken üstüme gelen suyla geri düştüm.

"Ahaha!" Sudan kaçıp ayağı kalktığımda Veysel'in çoktan içeri girdiğini gördüm. "Bittin olum sen!" Diye bağırdım arkasından.

Berat'ın yanına gidip sarıldım, "Niye geç geldin?"

"Bi işim vardı, bu kim?" Birlikte içeri girdik, "Veysel, Melike'nin kardeşi." Bakışlarından sezdiğim kadarıyla kıskanmıştı, o yüzden açıklama gereği duydum. "Benden küçük ve benim de kardeşim, Merak etme. Hem neydi senin işin?"

"Öyle olsun. Boşver önemli değildi, akşam yemek yiyelim mi?"

Yollarımızın ayrıldığı yere gelince durduk, "olur. Akşam sendeyim o zaman." Yanağımı öptü. Gülümseyip odama geçtim.

Yapacak bir şeyim olmadığı için haberlere bakarken önüme düşen magazin bildirimi dikkatimi çekti. Bildirime tıkladım, ana başlığı okumam yetmişti.

(Fotoğrafı gündüz çekilmiş gibi düşünün

اوووه! هذه الصورة لا تتبع إرشادات المحتوى الخاصة بنا. لمتابعة النشر، يرجى إزالتها أو تحميل صورة أخرى.

(Fotoğrafı gündüz çekilmiş gibi düşünün

Yarım kalan aşk yoksa tekrar mı başlıyor? Işte
Berat Özdemir ve Çağla Bozcaada'nın o yarım kalan aşkı ve bugün yaşananlar...

"Berat sen ne yaptın?"

Ula Nolayi Nolayi?حيث تعيش القصص. اكتشف الآن