7.bölüm

29 3 0
                                    

Sırtımı arkamda ki vestiyere verdim. Elini vestiyere yaslayıp ağırlığını tamamen bana bırakmamaya çalıştı. Bağırmamla Melike gelmişti. "Ne oldu? Berat mı o?"

"Evet. Ne oldu bilmiyorum. Yardım et salona götürelim." Boynuma gömdüğü başını kaldırdı yavaşça "iyiyim." Kalbim hızla çarpıyordu, kim yapmıştı bunu? Bu hali kalbimi sızlatıyordu.

Melike de diğer kolunun altına girdi, salona götürüp koltuğa yatırdık. Melike ilk yardım çantasını getirdi ilk önce, sonra bana dönüp "Kerem'i çağır, ben bi bakayım hastanelik durumu var mı. Tamam mı? Hadi." Hızla başımı sallayıp açık kapıdan çıplak ayakla çıktım. Çapraz daireye koşup kapıyı çaldım.

"Kübra? Iyi misin?"

"Kerem.. gel. Ben bilmiyorum.." Panik olduğumu görünce bir şey demeden anahtar alıp çıktı evden. Normalde hiç panik bir insan değilimdir. Ama Berat'ı o halde görünce..

"Berat? Lan bu halin ne? Ne oldu?" Melike göğsünü kontrol ediyordu. Korkuyla parmaklarımla oynamaya başladım. "İstersen oturabilirsin, bir sıkıntı yok sadece kas ağrın var muhtemelen. Kaşını dikeceğim." Berat doğrulurken yardım ettim. Gülümsemeye çalıştı ama yanağı acıyınca inledi.

"Anlat, kaptanın olarak değil abin olarak şu an hesap soruyorum senden."

"Çağla aradı antrenmandan sonra, Hollanda'ya gideceğini, gitmeden önce son kez konuşmak istediğini söyledi. Ilk başta kabul etmedim ama çok ısrar etti. Neyse, biz daha konuşurken iki tane adam geldi. Birden işte yengemizle nasıl konuşmaya cüret edersin gibi bir şeyler dediler. Muhtemelen yeni sevgilisinin arkadaşları olabilir. Birdem tartışmaya başladık ama şükür işlek bir yer değildi. Sonra- ah!" Dikiş acıtıyordu, Melike aslında uyuşturucu solüsyon sürmüştü ama işte.

"Birden kavgada buldum kendimi, zaten koruyamadım da dev gibi adamlardı. Yani ne oldu bitti ben de anlamadım. Polis falan geldi ama şikayetçi olmadık. Uğraşamam tekrar onlarla. Bir bağım kalmasın istiyorum artık Çağla ile. Yeter da."

Kerem oma kızarken Melike eldiveni çıkarıp yanıma geldi. "Yüzünde ki diğer yaraları sen temizle, eğitimini aldın zaten. Hem şimdi Kerem'in önünde yapamam ben. Hadi aşkım." Başımı salladım.

Berat'ın yanına oturunca direkt olarak bana döndü, başını arkaya doğru koltuğa yasladı. Çok güzel bakıyorsun be adam.

Dudağında ki yara için pamuğa biraz batikonol döktüm,"acırsa söyle." Bir şey demedi. Gözlerine bakamıyordum zaten. Ona biraz daha yaklaşıp pamuğu yarasına sürdüm. Inleyince hafifçe üfledim. Ne tepki verdiğini göremiyordum valla. Ellerim mi titriyor? Ellerim niye titriyor Allahım..

"Bu kadar çok mu önemliyim senin için? Her an ağlayacak gibi duruyorsun." Haklıydı her an ağlayabilirdim. Şok olmuştum çünkü. Birden onu öyle görünce kalbim sızladı.

Yanağında ki morluğa krem sürerken cevapladım"Korktum sadece." İstediği cevabı alamadığı için derin bir nefes çekti. "Bittiyse eve geçelim biz." Enişte beye başımı salladım.

"Bu gece için yanında birinin kalması iyi olur."

"Benim eve geçelim o zaman. Hadi kalk, gel." Kerem Berat'ı yavaşça kaldırıp omuzunun altına girdi. Melike onları geçirirken, oturduğum yerde kalmış düşünüyordum. Aşık mı olmuştum? Ama buna ne sebep oldu ki? Bir anda olmadı, bir şey yaşamadık.. yavaş yavaş sevmeye başladım sanırım. Şimdi ne yapacaktım? Nasıl davranacağım Yanında?

Melike yanıma geldiğinde o akşam aşk hakkında konuştuk, biraz ağladık. Kerem'i anlattı bana, ben istedim anlatmasını. Aşık olduğu adamı nasıl ifade edeceğini merak ettim. O kadar güzel anlattı ki bir de onun için ağladım. Arada takılı kaldı, kelimelere dökemedi ama o bile gerçekten ne kadar çok aşık olduğunu gösterdi.

Ah Enişte bey ah.

Melike

Sabah evden çıkarken asansörün önünde uykulu bir Barış gördüm. Bunların uykulu hali de hem çok komik oluyordu hemde tatlı.

"Barış günaydın. Neyi bekliyorsun?"

"Günaydın, Kerem'i.  Birlikte çıkıyoruz."

"A şey Kerem bugün geç gelecek. Bizimle gel sen. Sana söylemeyi unutmuş olmalı." Offlayıp açılan asansöre bizimle birlikte bindi. Kübra ile Ikimizinde aracı olduğu için kime denk gelirse ona biniyorduk. Bugün ben kullanacaktım.

Arabaya binerken Barış ve Kübra küçük bir ön kavgası yapmışlardı. "Sen nerenin bokusun lan? Buranın sahibi benim. Gelmiş yerimden etmeye çalışıyor. Çekil!"

"Misafirim ben! Benim öne binmem gerekiyor. Sen misafir adabı öğrenmedin mi?"

Kazanan, kadın haklarını kullanarak öne yerleşen Kübra olmuştu.

..

Revirde otururken birden içeri küçük bi çocuk girdi ve yere düştü. Hemen gidip kaldırdım, anaa Kaan'ın oğlu bu. Karan.

"Karan! Oğlum." Karan'ı kucağına alıp ağlamaması için hoplattı biraz Kaan.

"Melike senden bir şey rica etsem?"

"Tabii, tabii."

"Bugünlük Karan'a bakabilir misin? Hanımın şehir dışına çıkması gerekti Karan da bana kaldı bu yüzden ama Akşam ki maç için antrenmana hazırlanmam lazım." Gülümseyip mayışmış minnağı kucağıma aldım. "Bakarım tabi ya neden olmasın? Hem günüm sıkıcı geçmez böylelikle. "

Eşya çantasını da bıraktıktan sonra tekrar teşekkür edip çıktı revirden. Karan başını boynuma gömmüş derin nefesler alıyordu. Uykuya dalabilmesi için biraz sallanarak tur atmaya başladım revirde. Hafifte mırıldanıyordum. "Akşam olur karanlığa kalırsın, derin derin sevdalara dalarsın... oy gelin gelin sevdalı gelin öldürdün beni..."

Kapıda Kerem'i görünce biraz panik olsam da bebek Kucağımdayken yapacak bir şeyim yoktu. Ilk basta gülümseyerek izliyordu ki ben onu görünce toparlanıp içeri adımladı. Bir an ikimizin evli olduğunu ve bebeğimizin olduğunu hayal ettim.. kalbim.

"Uyumuş," fısıldadı. Kaan'ın, bebek uyusun diye getirdiği pusete dikkatlice koydum Karan'ı ve Üzerini örttüm. "Sen ne için gelmiştin?" Diye sordum puseti dikkatlice sandalyemin yanına indirirken. Bu şekilde sallayabilirdim ,hem yakın da olurdu.

"Öyle geçiyordum, sesini duyunca geleyim dedim. Gitmem gerek şimdi." Oy Allahım oy. Ben söylerken sesimi duymuş.. beğendi mi acaba? Ne düşündü?

Ula Nolayi Nolayi?Where stories live. Discover now