22.bölüm

41 4 0
                                    

Melike

Kübra ile Berat'ı yalnız bıraktıktan sonra Kerem'i bulmak için içeri geçtim. Kaan'ı görünce tam soracaktım ki o "Soyunma odasında." Dedi. Utansamda gülümseyip teşekkür ettim.

Kapı açıktı ama yinede tıklattım girmeden önce "Kerem? Müsait mi içerisi?"

"Evet, gelebilirsin." İçeri girdiğimde Kerem çantasını topluyordu. Bana bakıp gülümsedi. Yapacağım şey için heyecanlıydım bu yüzden birazcık titriyordum ve ateş basmıştı.

"Buradan eve mi geçeceksin?"

"Evet, normalde direkt eve gidecektik ama Kübra bi eşyasını unutmuş onu almaya geldik. Sonra kapıda Berat Kübra'yla önemli bir şey konuşmaya başlayınca bende yanına geleyim dedim." Bak bak yalana bak. Asıl buraya gelmek isteyen bendim, Allahım sen affet.

"Hmm, anladım. Yarın mola da kahve içelim mi?"

"Olur. Birde... şey. Seninle bi konu hakkında konuşacaktım."

O oturacakken ben ayağa kalkınca vazgeçip ayakta kaldı. Bir kaç adımda yanına gittim. Ya ben napıyorum? Yapabilecek miyim daha doğrusu. Yapacak bir şey yok. Bu yola baş koyduysak gideceğiz.

"Evet, dinliyorum."

"Kerem, biraz panik biraz gerginlik varda.. gözlerini kapatsan? Sen bakınca şey oluyo."

"Ne oluyor?"

"Ya!" Kıkırdayıp gözlerini kapattı. Derin bir nefes aldım, titreyen ellerimle önce cebimden bilekliği çıkardım. Ardından kolunu tutup kendime doğru uzattım. Bilekliği hemen bileğine takıp geri çekildim.

Kerem bir anda gözlerini açtı ve bileğine baktı. "Ne? Melike.. gerçekten mi? Allah!" Bana doğru koşup sarıldı. Küçük bir çığlık atıp kollarımı boynuna doladım.

(Yazar: ben şimdi sizi göt etmedim mi? Ajuxhsjxuwhs valla benim suçum yok, herkesin hayal gücü farklı diyelim dkxuxjs.)

Beni etrafında döndürmeye başladığı sırada birden dengesini kaybedince ikimiz birden yere düştük. Yan yana düşmüştük ama benim bi kolum onun üzerindeydi.

"Özür dilerim, bir an--" ayağı kalkarken gözüm korudora kaydı. Tam o an Berat Kübra'nın dudağına yapıştı.

Gördüğüm şeyle şok olurken Barış'ın sesi duyuldu "Ula nolayi nolayi?!" KÜBRA'M GITTI ELDEN.

Kerem'le anlık bir bakışma geçti aramızda, birden gelen tokat sesiyle yine yeniden bakışlarımız onları bulmuştu. Berat yanağını tutmuştu.

"Lan Noluyo?! Kendinize gelin bi!" Kerem onlara doğru gidince bende gittim. Kübra aval aval bakıyordu, önüne geçip elimi salladım gözünün önüne. "Iyi misin? Kendine gel Kübra."

"Neye şaşıracağıma şaşırdım sizin yüzünüzden! Öpüşmenize mi, yoksa Kübra senin tokadına mı?" Barış yanımıza geldi. Harbiden. Iki saniye içinde ne oldu lan öyle.

"Ulan niye orta yerde.. tch bak dilim varmıyor."

"Ya enişte bu mal önce benimle tartıştı sonra geldi yapıştı. Ne yapsaydım vurmayıp? Tamam özür dilerim elim ağır ama sinirliydim." Berat, Kübra'nın üzerine yürüyüp bağırdı.

"Ben sinirliyken vurdum mu sana?!"

"Gelip dudağına yapışan olmadı ama!"

"Yeter! Tamam. Herkes eve gitsin. Tartışmayın daha fazla. Yürü Kübra." Kübra'yı kolundan tutup çektim yanıma. Ulan ben az önce kalbimi yerinden sökecek bir an yaşadım, onun etkisini atlatamadan heyecanını yaşayamadan ikinci bir olay yaşandı.

Ula Nolayi Nolayi?Where stories live. Discover now