17.bölüm

34 3 0
                                    

"Kübra.. Kübra kalk. Şuna bak." Yaşlı gözlerimi görünce uykusu birden açılmıştı. Telefonu eline verdim.

"Noldu? Niye ağlıyorsun... allah."

"Ne yapıcam ben?"

Yabancı numaradan gelen fotoğrafa tekrar baktım; Gömlek düğmeleri açık, yatakta uyumuş ve saçı başı dağılmış Kerem. Sadece bu olsa sıkıntı olmaz, hatta bu haline ölüp biterdim ama... yanında dibine girmiş Sahra bütün dünyamı alt üst etmiş gibiydi.

"Tamam ağlama, farklı bir durum olabilir."

"Biri bana anlatsaydı Kerem yapmaz derdim ama kanıt var resmen Kübra. Ve dün akşam bir anda ortadan kayboldu zaten." Kübra Bana sarılınca ağlamam şiddetlendi.

Saçlarımı okşarken "Bugün evde kal, ben Okan hocayla konuşurum. Kerem'i de takma kafaya. Ama doğruları öğrenmek için konuşman en iyisi. Yoksa perişan olursun."

Kerem gerçekten böyle bir şey yapmış mıydı? Kalbim inanmak istemiyordu. Beynim ise kanıt var diye bağırıyordu. Konuşmak en iyisiydi sanırım ama şimdi değil.

Kübra

"Tamamdır. Ha hocam birde, Melike rahatsızdı biraz. Bugün gelemeyecek."

"Kötü bir şey yok değil mi?" Başımı iki yana salladım. "Yok hocam, dün yedikleri dokunmuş herhalde."

"Geçmiş olsun dileklerimi ilet, düzelene kadar gelmesin. Sende bir durum olursa gidebilirsin yanına." Teşekkür edip odadan çıktım. Başım ağrıyordu, hem erken uyanmıştım hemde Melike'yi düşünüyordum. Allahım, nedense içimde yanlış bir şeyler olduğunu hissediyorum. İnşallah ortada bir yanlış anlaşılma vardır.

"Güzellik, dalıp gitmişsin. Ne düşünüyorsun?" Önümde duran Berat'a başımı kaldırıp baktım. "Hiç. Başım ağrıyor." Dedim ve başımı göğsüne yasladım. Kalp ritmini dinlemek rahatlatmıştı. "Ne oldu anlat bakalım."

Koltuklardan birine oturduk. "Berat.. sanırım Kerem dün geceyi başka bir kadınla geçirmiş." Dedim fısıldayarak. Berat ve Kerem kardeş gibiydi, bildiğini düşünüyorum.

"Nasıl? Kim dedi?"

"Bilmiyor musun? Yani şöyle, sabah 5 gibi Melike'ye yabancı bir numara mesaj attı. Bak fotoğraf bu," Telefondan fotoğrafı gösterdim. Berat, Kerem olduğuna emin olmak ister gibi baya inceledi fotoğrafı. "Kim attı bilmiyoruz ama Melike baya kötü oldu. Haklı da, sanırım içinde bir savaş veriyor. En azından tahminim öyle. Kerem'in öyle bir şey yaptığına inanmak istemiyor ama böyle bir kanıt varken inanmamak da aptallık gibi olur. Onun öyle olması beni de etkiliyor tabi. Kerem'in aklı varsa bugün karşıma çıkmasın."

Berat alnımdan öpüp kalktı, "Antrenmana gitmem gerek. Kerem'le konuşur olayın aslını öğrenirim. Ama böyle bir şeyin olma imkanı yok. Sende bugün Melike ile kalsaydın keşke."

"Zaniolo ile online toplantı yapılacak bugün yoksa zaten yanında kalırdım. Toplantıdan sonra gidicem. Hadi git sende, kolay gelsin."Yanağından öptüm, saçımı okşayıp gitti. Kerem'e ben mi sorsaydım acaba? Yok yok, Kendileri konuşmaları daha iyi olur.

Zaniolo ile olan toplantı normalde 4 gibi bitmişti ama sonradan bazı evrak işleri çıkmıştı. Onları hallettiğim için akşam 7 gibi anca işim bitmişti.

Eve giderken yolda tramisu aldım, Melike kesin bir şey yememiştir bugün en azından bunu yesin. Eve girerken her yer karanlıktı. Aranın ışığın açıp seslendim "Melike? Aşkım neredesin?" Salona ve yatak odalarına baktım. Sonra lavabolar, mutfak, banyo derken evi tavaf ettim ama yoktu.

Ula Nolayi Nolayi?Where stories live. Discover now