5.bölüm

59 5 7
                                    

Kübra

Cumartesi günü takım maçı kazandığı için bugün için biz de izin alabilmiştik. Mac Mertens'in doğum gününden sonra ki gün olmuştu, aslanlar da 3-0 yenmişti.

Evde çok sıkılıyorduk ama pazar günü dışarı çıkmak ve bir de İstanbul'da bir pazar günü dışarı çıkmak ölüm fermanını imzalamak gibi bir şeydi. Bu yüzden evde öyle oturuyorduk. Melike dizi izliyor ben de telefona bakıyordum.

"Sen niye gitmiyorsun kız hâlâ? İstemediğimi sanma döverim seni. Annenle barışmanı istiyorum sadece, ne olursa olsun annen olm. Bir şey olmaz gönlünü ferah tut. Değerini bil sonra kaybedince geri gelmiyor biliyorsun. Arada bi evhamları gelmiyor mu zaten? Neden sence? Babanı özlüyor, eşini özlüyor, hayat arkadaşını özlüyor kadın. Mazur gör. Sen özleyince ağlayabiliyorsun ama o güçlü görünmek istediği için ağlamıyor. Bu da sinirli olmasına sebep oluyor." Halıya bakarak beni dinledi, dediklerimi kafasında düşündüğü zaman yaptığı bir hareketti bu.

"Tamam, haklısın. Yarın mesai bitince giderim yanına."

"Git ama geri gel. Burda kal lan artık, evin uzak, burası işe yakın. Bir de odan da var, Kerem'de komşu--" yastığı kafama fırlatınca tutup bende ona fırlattım. "Yaa!" Gülüp kaçtım mutfağa.

Bardağa çay doldururken kapı çaldı,"ben bakıyorum!" Kapının önünde benim aksime Siyah saçlı, mavi gözlü, kesin 1.80 boylarında taş gibi bir hatun duruyordu. Bismillah dedim içimden.

"Merhaba?" Mükemmel bir giriş gerçekten.

"Burası Berat'ın evi değil miydi? Siz kimsiniz?" Ses tonunu s.. o ne lan? Bunların nesli tükenmedi mi? Ağzı yamularak konuşan kızlar varya ondan.

"Berat?"

"Mağarada mı yaşıyorsun? Berat Özdemir. Futbolcu." Kaşlarımı çatıp güldüm. Asıl sen ne bokumsun?

"Burada yaşadığıma göre Galatasaray ile çalışıyorum demektir. Asıl sen Mağarada mı yaşıyorsun? Adın sanın bilinmiyor kim aldı seni İçeri?"

"İçeri alındıysam önemli biriyimdir, nereye gitsem herkes tanır beni." Allahım egolara bak.

Melike arkamda durmuş olayı anlamaya çalışıyordu."Güzelim, güldürme beni. Gir Google amcaya, yaz oraya Kübra Tönge diye. Bak bakalım seni mi tanıyorlar beni mi? Uğraşamam seninle.  Berat da burda kalmıyor, git düzgün öğren nerede kalıyormuş sonra gel rahatsız et insanları." Tam kapıyı kapatacakken arkamdan "rüküş." Dediğini duydum. Sinir katsayım hayli yükselmişti.

"Ne dedin sen?!" Tam saçına yapışmıştım ki arkadan önce Melike tutmuş, sonra da Berat kızı itip araya girmişti. Lan bi durun! Önümde bileğimden tutmuş Berat'a sinirle baktım.

"Noluyo?!" Kız birden ağlamaya başlayınca bende güldüm. Melike bana sakin olmamı söylerken Berat'ta kızla ilgileniyordu. Kerem yanımıza geldi. "Ne oldu? Çağla niye ağlıyor?"

"Ben de anlamadım. Içeri geçelim konuşuruz." Dedi Melike. Sinirim biraz daha azalırken Berat bana dönüp "Çağla'yı evine bırakıp geliyorum. Konuşucaz."

"Konuşalım Berat, Konuşalım." İmayla söylenip içeri geçtim, arkamdan Kerem ve Melike de geldi. Olan biteni anlattım. Melike net bir şekilde arkamdaydı. Hatta neden vurmadın falan diyordu. Kerem de haklı olduğumu ama son kısmı yapmamam gerektiğini düşünüyordu.

"Hayır, ben olsam dalardım direk. Benim özel mülküme kadar gelecek, bana hesap sorup beni aşağılayacak üzerine bir de hakaret edecek? Yine iyi sabretmiş kuzum. Iyi yapmışsın keşke çekebilseydin saçını o yellozun."

"Kız Berat'ın arkadaşı evi karıştırmış olabilir. Haklısın o kadar ileri gitmemeliydi ama yine de vurmak olmaz." Beni bırakmış konuyu kendi aralarında tartışıyorlardı. Normalde Kerem'in karşısında dili tutulan Melike, şimdi nasıl da konuşuyordu bülbül gibi. Wjzuzhs.

Kapı çalınca Melike kalkıp açtı. Berat sinirle İçeri girip kendini koltuğa bırakmıştı. "Psikopat, yemin ediyorum psikopat. Sen de kusura bakma Kübra. Bilmiyordum böyle bir şey yapacağını." Lan.

Göt gibi kalmıştım.

Tartışacak sandım o kadar söz kurdum kafamda adam geldi özür diliyor.

"Yani ne diyeyim Berat? Tanımadığım biri gelip benimle ileri geri konuşuyor. Şaşırdım tabii." Dediğime gülüp "keşke bıraksaydık da dövseydin. Başka akıllanmaz abi bu kız." Kerem euzubesmele çekince hepimiz güldük.

"Kim bu kız?" Helal lan yusufi. Melikem işte, en mantıklı sorular da cevaplar da onda. "Eski sevgilim. Ben trabzondayken çıkıyorduk sonra beni aldatınca ayrıldık. Peşimi bırakmadı, takıntı seviyesine getirdi artık. Buraya kadar gelip üstüne bir de daireme kadar öğrenmesine Şaşırdım."

"Benim daireme." Başını salladı. Bir kaç saniye bakıştık. Hiç bir tepki göstermeden ortada bir sebep yokken. Kalbim.. gerçekten aşık mı olmuştum?

"Neyse biz gidelim artık."

...

Melike

Kolyem de ki yüzüğü parmaklarım arasına almış düşünüyordum. Nasıl öğrenecektim kimin olduğunu? Direk sorsam olmazdı. Öğrenemez isem de ölürdüm meraktan.

"Kek yapalım ona da götür o sırada sor."

"Hm?" Daldığım yerden bakışlarımı Kübra'ya çevirdim. "Diyorum ki için içini yiyeceğine, bi kek fln yapalım götür ona da o sırada sor de ki neden önemli bu kadar. Adam demeyecek sana sanane." Beni anlaması çok hoşuma gidiyordu.

Sonra ki 1 saat boyunca Kek hamurunu hazırlamış, pişirmiş, süslemiştik. Bir dilimi kesip tabağa koydum. "Dur eşarp bağlayayım geliyorum hemen." Vestiyerden eşarbımı takıp aynadan yüzümü gözümü kontrol ettim.

"Tamam gidiyorum. İnşallah cevap verir. Bak gaza getirdin beni, rezil olmayayım." Tabağı elime tutuşturup beni iteledi. Terliklerimi giyip derin bir nefes aldım ve çapraz daireye yürüdüm. Geri dönmek istiyorum ama ölmek var dönmek yok.

Kapıyı çalmış beklerken açıldı, gülümseyip "A, şey, biz kek yaptık. Komşuyuz ya hani o yüzden getirdim."

"Ellerine sağlık çok teşekkür ederim." Tabağı elimden alırken ellerimiz anlık temas etmişti. Beynim durdu şu an.

"Başka bir şey yoksa?"

"Ha? Ah, aslında bir şey soracaktım. Şu yüzük.. neden bu kadar önemli?" Yüzü bir an düşmüştü ama hemen toparladı. "Annemin yüzüğü. Bana bir gün olurda birini gerçekten seversem o kişiye vermemi istemişti."

Düşündüğüm şeylerden dolayı kendimi kötü hissettim ama bir yandan da annesinin olduğu için mutlu oldum. "Anladım, daha çok dikkat edeceğim bulmak için emin ol. Afiyet olsun."

Ula Nolayi Nolayi?Where stories live. Discover now