4.bölüm

52 3 0
                                    

"Bak zili de duymuyor.. Barış! Aç kapıyı!"

Evet, Barış'ın kapısının önünde durmuş açması için kapıyı kıracaktım resmen ama beyefendi müziğin sesinden duyar mı hiç?

"Ben emaneti çıkartmadan aç kapıyı Barış!" En sonunda kapı açılınca elimde ki bir bardak suyu üzerine attım. Geri çekilirken üzerinden yere damlayan sulara bakıyordu. "Saat 2 lan! Gecenin 2si!"

"Kızım deli misin?!"

"Asıl sen deli misin?! Gece gece müzik ne lan?!" Onun gibi yüksek sesle karşılık verince geri durdu. "Tamam be, alışmışım o daire boş sanıyorum hâlâ kusura bakma."

"Yarabbel alemin..."

Daireye girince kapıda uykulu bekleyen Melike'yi gördüm. Bir şey demeden kolumu omuzuna atıp odasına geri götürdüm. "Uyu sabah konuşuruz."

Sabah tesise geçerken Melike baya dalgındı. Ulan Kerem, ulan Kerem. Çocuğunda suçu yok ama işte, arkadaşımın üzgün olması beni de üzüyordu.

"Berat'a sormamı ister misin?" Dedim Arabayı park ederken. "Neyi?"

"Yüzük olayını." Kafasını iki yana salladı. Içeri geçtik, hava baya soğuktu. İçerinin sıcaklığı bir an titrememe sebep oldu.

"Siz Berat'la ne ayaksınız?"

"Ne alakası var?" Telefondan bugünün programını açarken gözlerimi devirdim.

"Dün görmedim sanma, flörtleşiyor senle açık açık." Berat'ın dün ki hali aklıma gelince gülümsedim. Hay anan-

"Hiii! Kız yoksa!"

"Sus! Yok öyle bir şey." Hızla merdivenlerden çıkıp odamın kapısını açtım. Peşimden gelmişti. Sırtıma vurdu, eli taş taş ne taşı kaya!

"Niye olmasın? Lan sen değil miydin Trabzon aşkım diyen?"

"Berat Trabzonspor'da mı?"

"Eski oyuncusu sonuç olarak! Hem sen Berat'ı da çok severdin unuttum sanma!" Çantamı masaya bırakıp Melike'yi dışarı ittim. Geri girmek için hamle yaptığında hemen kapıyı kapattım. "Görüşeceğiz sizinle Kübra hanım. "

"Görüşelim Melike hanım!"

Sandalyeye oturup bugünün yapılacaklar listesine baktım. Sadece Kazımcanın bir görüşmesi vardı, bir de akşam Mertens'in doğum günü. Şükür bu işte o kadar yoğun değilim. Ilk geldiğimde biraz yorucuydu belgeler falan baya kalmıştı ama hemen halledince sıkıntı çekmedim.

Sıkılınca odadan çıkıp revire gittim. Melike burada değildi, kim bilir nerede. Neysem.

Masanın üstünde duran steteskopu takıp kendi kalbime koydum. Duymuyorum.. Allahım öldüm mü lan?!

"Melike?" Kapıdan gelen sesle koltukta doğrulup kapıya doğru döndüm. "Kerem?"

"Ha Kübra sen miydin? Melike nerede biliyor musun?"

"Hayır ama buralarda bir yerlerdedir. Gelir şimdi, otur istersen." İçeri girip Masanın önünde ki sandalyeye oturdu. Dizini sallamaya başlayınca "bir sorun mu var?" Diye sordum. Enişte beyin ağzından ne laf alsak iyi.

"Etrafta hiç alyans gördün mü? İçinde Ayşe A yazıyordu?"

"Yok görmedim. Çok mu önemliydi?" Tam o sırada içeri Melike girdi. Kerem'i görünce bir an durdu ama yanımıza yaklaştı. Ayağı kalkıp yanına gittim. "Neyse ben gideyim.. allah seni ne etmesin." Son kısmı kulağına doğru fısıldayarak söylemiştim. O sırada gelmek zorunda mıydı?

Ula Nolayi Nolayi?Where stories live. Discover now