2

90 12 4
                                    

Minho insanların arasından geçerken bir yandan etrafa göz atıyor, bir yandan da Changbin ile konuşuyordu.

"Bu arada Minho, ölüm emrini verdiğin herkes öldü. Bir kişi hariç, bu deney işlerini yöneten doktor direk kralın yanına gitmiş muhafız lar alamamışlar onu." Changbin in aniden söylediği şeyle bir anda durmuş, sonra ise hiç bir şey olmamış gibi yürümeye devam etmişti Minho.

"Bir gün kralını öldüren ilk prens olarak tarihe geçicem." Dedi burnundan soluyarak. Changbin bir şey söylemeden ikisininde kulağı yanlarında bir tezgahın önünde durmuş bir şeyler konuşan iki adama kaydı.

"Kral artık yaşlandı ülkeyi yönetemiyor. Sürekli çocuklarımız kayboluyor ve kimse nerde olduklarını bilmiyor ilgilenmiyor bile. Prensimizin tahta çıkma zamanı geldi de geçiyor." Demişti adam. Diğerleride ona katıldığını belli eden sesler çıkartıp Minho'yu övmüştü. Bir kadın adamların yanına gelip. "Sadece prensimizi övmeyin. Prensesimiz de, aynı abisi kadar iyi bir veliaht. Eminim krallığımızın veliahtları ülkelerini çok iyi yöneticekler." Demişti.

Bu söylem Minho'nun çok hoşuna gitmişti. Öyleki alttan alttan sırıtıyordu. Changbin de onun gibiydi. Minho ve Misun ile çocukluktan beri arkadaştı. Her ne kadar kral ailesini katletse bile onlar ile ilk tanıştığı zaman anlamıştı ikisinin de annesine çektiğini. Dolaşa dolaşa şehir merkezine gelmişlerdi. Meydanın tam ortasında sahne tarzı tahtadan bir şey yerleştirilmişti. Yaklaşık 15-20'ye yakın insan vardı hepsinde ise beyaz kıyafetler giydirilmiş ve ellerine zincir geçirilmişti. Yorgun ve aç oldukları çok belliydi. Yer yer toz olan suratları uzun yoldan geldiklerini belli ediyordu. Minho bunu gördüğü gibi koşar adımlarla oraya gidip önlere ilerledi neler olduğunu görmek için. Arkasından gelen Changbin onun yanına gelince. "Tanrım hala köle tacirliği devam ediyor." Dedi sessizce.

Minho ise ileride gördüğü kralın askerlerinden dolayı sesini çıkartmayıp ne yapıcaklarını izlemeye başladı. İnsanları satın alacaklarını biliyordu, hatta onların neden alınacağınıda ama şu an hiç bir şey yapamazdı. Eliyle Changbin'e ileride ki askerleri gösterdiğinde Changbin de sessizce izlemeye başladı. Yaklaşık bir kaç dakika sonra bir adam yanında bir çocuk ile geldi yaklaşık Minho yaşlarında. Aç olduğunun belli olmasına rağmen yanakları tombul tombul du. Aynı bir sincabı andırıyordu. Yakışıklıydı da, kahverengi saçları tel tel alnına dökülüyordu. Gözlerinde hem korku hem de yorgunluk vardı.

"Evet! Bu sincaba benzeyen yakışıklı çocuğu kim almak ister!?" Diye sordu adam. Minho anında elini kaldırıp. "Ben alıyorum." Dedi. Tahta sahnenin yanına giderken babasının askerlerine ters gözle bakmıştı. Eğer Minho biraz daha hızlı olmasaydı o tatlı çocuk iğrenç oyunlara malzeme olucaktı. Tahtanın önünde durup adama altın dolu bir kese uzattı. Diğer elini de çocuğa uzattı. Sincap çocuk ilk başta tereddüt ediyordu, korkuyla baktı Minho'nun gözlerine. Minho ise ona güven veren bir gülümseme sundu, çocuk bu adama güvene bileceğini hissediyordu şimdi. Elini Minho'nun eliyle birleştirince Changbin lerin yanına gitmeye başladılar. Yanlarına vardıklarında Minho. "Etrafımızı sarsınlar. Yanındakine herhangi bir zarar gelmicek." Dedi. Changbin onu onaylar gibi sesler çıkartıp askerlere döndü.

Minho çocuğa bakıp. "Merhaba. Ben Minho." Dedi. Çocuk Minho'nun yüzüne bakıp ürkekçe. "Jisung." Dedi. Minho ona gülümseyip. "Memnun oldum Jisung. Benden korkmana gerek yok. İnan bana kötü biri değilim. Zamanla fark edersin zaten." Dedi. Jisung ona kafa sallayıp tekrar önüne döndü. İçinden bir ses ona güvenmesini söylüyordu, ama Jisung genede yeni tanıştığı birine güvenemezdi. En azından buraya gelene kadar yolda yaşadıkları güvenmemesi gerektiğine emin olmasını sağlamıştı.

Saray kapısının önüne geldiklerinde Jisung ne olduğunu anlamadan büyük binaya bakıyordu. Çok zenginler diye geçirdi içinden. Kapıdaki muafızlar onları görünce selam verip. "Hoşgeldiniz efendim. Kral sizi bekliyor." Dedi. Jisung muhafızların söylediğiyle anında Minho'ya döndü. Ne olduğunu anlamamıştı. Zengin olduğunu tahmin etmişti ama prens olduğu aklının ucundan bile geçmemişti. Hatta şu an sarayın önünde olması bile ona inanılmaz geliyordu.

Kingdom of Experiments / MinsungWhere stories live. Discover now