16

29 8 0
                                    

Jisung utançla elini suratından indirmemek için direniyordu. Minho'nun onun kusurlarını görmesini istemiyordu. Minho bir anda onun elini tutup indirince ise saklamasına engel olmuştu.

"Senin kusur sandığın her zerrene aşığım ben Jisung."

Minho'nun sözleri Jisung'un kalbinin bir anda hızlanmasına sebep olmuştu.

Ancak Minho yüzüne değen soğuk suyla rüyasından uyanmak zorunda kaldı. Bir anda şokla etrafına bakınca kralın askerlerinden biri olduğunu gördü. Suratındaki bayık bakışlarla, aklından geçen tek düşünce burdan çıkınca onu öldürüceğiydi. iki haftanın sonunda o bembeyaz odadan çıkmış ve mahzen'e atılmıştı ikili. O günden beride kanlarına bir şey enjekte edilmiyordu ancak Minho vücudunda olan değişimin farkındaydı.

"Lan. Gerizekalı. Başka uyandırma yöntemi mi yoktu piç!" En büyük değişimlerden biride buydu çok kolay sinirleniyordu Minho.

"Kral geliyor. Kalkın ve onu selamlayın."

"Soktumun kralı."

"Ne dedin sen bana?!"

"Soktumun kralı dedim." Changbin söylediğinin arkasında durarak ayağa kalkmış ve demir parmaklıkların tam önüne gelerek devam ettmişti konuşmaya. "Gerçi sen kral bile değilsin orası ayrı mesela ama, sadece bir şaklabansın. Burda, tahtında kralcılık oynayan ama kimseyi önemsemeyen sadece ben diye düşünen bir şaklaban."

Changbin'in korkusuzca söylediği şeyler kralın çok zoruna gitmişti. Ama o daha ağzını açmadan Minho tıkmıştı ağzına kelimeleri. "Söylesene Lee Min Ki. Kendi kızının ve oğlunun senden nefret etmesi nasıl bir şey?" Minho bunları söylerken karşısındaki adamın canının yanacağını düşünmüyordu. Hatta babası bile düşünmüyordu ama işler tam tersi gibi olmuştu, kalbinde ufak bir sızı hissetmişti oğlunun gözlerine bakarken. Aniden hızla tokat attı Minho'ya.

Minho ise bu tokattan hemen sonra babasının yakalarından tutup. "Sen ne bana baba ola bildin, ne Mi Sun'a baba ola bildin, ne anneme koca ola bildin, ne de halkına kral ola bildin! Sen benim hayatımda gördüğüm en beceriksiz, en korkak adamsın. Eğer annem şimdi burda olsaydı yüzüne tükürür senden utandığını söylerdi!" İçindeki kini kusuyordu Minho resmen. Çaktırmadan yandaki askerden aldığı kendi hançerini babasının boğazına dayayıp. "Burdan çıkınca seni öldürücem. Bana, Mi Sun'a ve anneme yaşattığın şeylerin acısını çıkartarak öldürücem seni!"

Kral oğlunu ilk defa böyle görüyordu, o sakin kolay kolay sinirlenmeyen çocuğu kendi elleri ile bu hale getirmişti, o da bunun farkındaydı. Ama hala bile içinde biraz pişmanlık duygusu yoktu. Ve Minho'yu daha da kışkırtmak için onu zayıf noktasından vurdu. "Haberin olsun Lee Minho. Mi Sun buraya geliyor Han Jisung ile birlikte. Ve inan bana sana günlerce ikisinin acı çığlıklarını dinleticem." Yüzünde kazanmışlığın iğrenç sırıtışı varken, daha az önce kurtardığı yakalarını bu sefer Changbin tutmuştu. Ve Minho'dan çok farklıydı. Yeşil olmuş gözleri ve ne yaparsa yapsın asla ama asla geri çekilmeyen elleri gerçekten korkutmuştu kralı.

"Eğer ikisine elini sürersen bu elini parçalar ve köpeklere yem ederim." Sesindeki tehtid ve gözündeki kararlılık karşısında duran iki oğlanında delirmiş olduğunu düşünmesine sebep olmuştu kralın. Ancak sonra Changbin'e sırıtıp çıkmıştı mahzenden.

Bahsedilen Mi Sun ve Jisung ise toplantı odasında etraflarındaki 5 kişiyle beraber plan yapıyorlardı. Mi Sun açıklayıcı bir sesle. "Şimdi hepiniz beni dikkatli dinleyin. Şu an bu odada tam 4 tane denek var. Bunlar Ben, Chan, Hyunjin ve Jeongin-"

"Biz mi?"

"Aynen öyle siz. Ben ve Chan zaten Lee krallığındayken deneye kurban gittik. Siz ikiniz ise, hatırlayın ikinizde bir anda ateşlenmiştiniz ve bunun sebebini kimse bir türlü bulamamıştı. İşte o zaman anladım ben kanınızda o sıvı dolaşıyordu ki zaten değişen göz ve saç renginizde bunun artı göstergesi aynı Chan gibi." Dedi Chan'ın kırmızı saçlarını göstererek. Jeongin şaşırmış bir şekilde. "Senin saçların hep kırmızı değil miyid?" Diye sordu.

Kingdom of Experiments / MinsungWhere stories live. Discover now