8

50 8 4
                                    


Müzikle beraber okumanızı şiddetle tavsiye ederim çünkü öyle daha anlamlı olur ve şu an saat 00:40 benim yarın ingilizce konuşma sınavım var ama yazarınız size bölüm yazıyor. Neyse iyi okumalarrr.

"Ben gittikten hemen sonra vericeksin mektubu. Anladın mı Jisung?" Mi Sun'un söylemiyle dolu gözleri ile ona bakıp kafasını salladı Jisung. Mi Sun'un gitmesini istemiyordu, onun ilk arkadaşıydı o burda güvendiği ilk insanlardan biriydi, ailesiydi onun ve onu şimdi gene ayırıyorlardı ailesinden. "Hadi gidelim." Her ne kadar güçlü durmaya çalışada Mi Sun da içten içe ağlıyordu. Çok mutsuzdu hatta korkuyordu hayatında ilk defa ayrılıyordu abisinden. Normalde hep onunla beraber giderdi böyle şeylere ama şimdi tek başınaydı. Dün gece ağlamaktan göz altları kıpkırmızı olmuştu.

Minho'nun da ondan hiç bir farkı yoktu. O da ilk defa ayrılıyordu kız kardeşinden. Ve ya ona bir şey olursa diye düşünmeden edemiyordu. Mi Sun yavaş adımlarla at arabasının yanına geçince son kez Abisine, Jisung'a ve Chan'a sarılmıştı. Changbin'e bakıp kafasını eğmişti. Fakat hemen sonra tekrar kafasını kaldırıp. "Dağlar durdukça, sular aktıkça tekrar görüşeceğiz." Deyip binmişti arabaya. Ardından araba hemen hareket etmişti.

O dörtlü hariç herkes tekrar saray işlerine dönmüştü ama Minho çok zorlandığını hissediyordu. Farklı hissettirmişti ay prensesinin artık burda olmadığını bilmek. Onun çaldığı fülütün sesini duyamayacktı artık, ya da onun anı hareketlerine kızamayacktı, ona bir şey olucak diye endişelenemeyecekti artık. Çünkü ne zaman döneceğini bilmiyordu kardeşinin. Tek bildiği Mi Sun'un uzun bir süre bam başka bir krallıkta bir başına kalacağı. Yanında sadece Jeongin olucaktı ama Minho biliyordu, orda rahat olamazdı Mi Sun.

Jisung burnunu çekerek Changbin'e döndü. Elindeki mektubu uzattı. Sonra Chan'a döndü onada aynı şekilde mektubu uzattı sonrada Minho'ya döndü ona da mektubu uzattı ve konuşmaya başladı. "Mi Sun, bu mektupları dün gece gideceğini öğrendikten sonra yazdı. Özellikle dediki bana 'ben gittikten sonra ver mektubu.' ne yazmış bilmiyorum. Ama emin olduğum bir şey var o da Mi Sun hepinizi ayrı severdi. Ve biliyorum bir süre hiç birimiz onun yokluğuna alışamicaz belkide alışmak istemicez. Ama siz zaten mektupalarda da okuyacaksınız o hayatımıza devam etmemizi istiyor. O yüzden evet bu gün üzülelim. Ama yarın hayatımıza devam edelim, Mi Sun için. Deyip saraya doğru yürümeye başladı Jisung. Diğer üçlü de sessiz bir şekilde onun arkasından yürüdü ve hepsi sessizce odalarına girdiler.

İlk Chan cesaret edip aça bildi mektubu okumaya başladı.

"Sevgili Chan.
Eğer şu an bunu okuyorsan, demekki ben Yang krallığına gitmek için yola çıkmışım. İçimde bir burukluk var, aslında bu mektupları yazarken canım çok yanıyor lakin bunu size belli etmemeye yemin ettim. Çünkü sizde güzel hatırlanmak istiyorum. Seni ilk gördüğüm an hissettim abimden hiç bir farkın yoktu. Senin yanındayken de abimin yanında olduğum gibi güvende hissettim hep. Ve seninle bu kadar az vakit geçirdiğim için inanılmaz bir mutsuzluk içindeyim. Ama şunu bilmeni istiyorum, ben her zaman senin kardeşinim ve hep burda olucam. Aynı o gün seni o mahzenden çıkartmak için orda olduğum gibi. Ama bundan sonra bir şeyler için tereddüt etme, heleki bu şey senin veya sevdiğin birinin can güvenliğini tehlikeye atıyorsa sakın tereddüte düşme aklına geleni yap. Yoksa tahmin edemiyeceğin kadar çok zarar görürsün. Seni çok seviyorum. Beni unutmaman dileğiyle.

-Lee Mi Sun.

Mi Sun'un yazdıklarını okumayı bitiren Chan göz yaşlarını tutamamıştı. Mi Sun gerçekten onun kardeşi gibiydi, ona baktıkça gözünün önünde öldürülen kız kardeşi geliyordu aklına çok benziyorlard ikisi birbirine tek fark Mi Sun'un gümüş rengi saçları ve gümüş rengi gözleriydi. Ama Chan gene aynı acıyı hissediyordu öz kız kardeşi öldürüldüğünde ki acının aynısıydı çok bir farkı yoktu zaten. Bu seferde götürmüşlerdi kız kardeşini çok uzaklara.

Kingdom of Experiments / MinsungWhere stories live. Discover now