9

46 8 0
                                    

"Eğer hepiniz böyle zayıfsanız işim çok zor bizim! Bu gidişle asker falan olmaz sizden! Daha hızlı! Daha sert!" Changbin, Minho ve Chan üçlüsü asker olmak için gelen çaylaklar ile uğraşıyorlardı, ilk başlarda hepsi işe yaramaz birer oğlan çocuğu gibiydiler ama sonrasında Changbin'in katı kurallarına alışmış ve güçlenmeye başlamışlardı. "Tahmin ettiğımden daha yavaşlar. Bu gidişle Changbin'in temposuna yetişemezler. Kadın askerler ne alemde?" Minho sorar gözlerle Chan'a döndüğünde Chan boğazını temizleyip konuştu. "İyiler fazla iyiler. Bunlarla aynı zamanda getirilmiş olmalarına rağmen Jisung'un uyguladığı sert yöntem hepsini daha ilk haftadan sıraya dizdi. Tabi o da daha kılıca geçmedi, içelerinde bazılarının hala kılıca hazır olmadığını düşünüyormuş. Ama tahmini olarak haftaya kılıç'a geçermiş."

"İyi şu çaylaklarda onlar gibi ola bilseydi iyi olurdu... Jisung'a söyle kendini çok yoruyor fatkındayım. Bu şekilde sadece vücudunu yoruyor hasta olucak, yapmasın." Yaklaşık 3 haftadır ne Jisung, Minho'yu görmüştü ne de Minho Jisung'u. İkiside birbirinden kaçıyordu sanki. Chan bunun farkında olduğu için. "Kendin söyle. Minho ne zamana kadar bu böyle kaçacaksınız birbirinizden? Hayır ortada kaçmanı gerektirecek bir durum da yok. Niye ona böyle davranıyorsun ki?

Minho eğik olan kafasını kaldırmadan önce derin bir nefes alıp verdi, ardından Chan'a dönüp konuşmaya başladı. "Bilmiyorum... Neyden kaçtığımı bende bilmiyorum. Sadece onun görünce farklı hissediyorum. Hayatımda ilk defa hissettiğim şeyler, sadece Jisung'un yanında böyle hissediyorum. Ve emin olmadığım duygularımdan korkuyorum. Ona zarar vermekten korkuyorum, biliyorum çünkü istemeden de olsa ben Jisung'u kıra bilirim."

Minho sözlerini bitirdiğinde Chan alttan alttan gülümsüyordu. "Sen ona zarar veremezsin Minho. Güven bana. Git konuş şimdi onunla, üzme daha fazla çocuğu." Dediğinde Minho'nun yüzüne bir gülümseme gelmişti. Tamam anlamında kafasını sallayıp hızlıca Jisung'un eğitim verdiği alana doğru koşmaya başladı. Chan onun arkasından 32 diş gülerken Changbin gelip. "Nereye gidiyor o böyle koşarak." Diye sordu merakla. "Jisung ile konuşması için ikna ettim onu. Jisung'un yanına gidiyor." Abayı yaktığı kişinin yanına, diye geçirdi içinden Chan.

Minho, Jisung'un olduğu yere gelince kinseye görünmemeye özen göstererek yürüyordu. "Daha sert vur! Zarar görür diye endişelenme! Hadi kılzar daha hızlı daha tempolu." "Bakıyorum da aynı bir komutan gibi eğitiyorsun." Jisung sesin geldiği tarafa döndüğü gibi kalbi hızlı atmaya başlamıştı, 3 hafta sonra gördüğü yakışıklı yüze olan özlemini daha yeni fark etmişti Jisung. Hatta anının heycanıyla Minho'ya sarılmıştı bile. Minho böyle bir şey beklemediği için ilk başta şaşırsa bile sonrasında hoşuna gitmişti ve Jisung'a karşılık vermişti. "Birileri beni çok özlemiş galiba."

"Tahmininden daha fazla." Ama Jisung bunu söyledikten hemen sonra Minho'yu itmiş ve sinirle ona bakıp konuşmaya başladı. "Ama seni asla kolay affetmicem Lee Minho! Üç hafta oldu, üç koca hafta ama sen gelip benimle konuşmaya bile çalışmadım. Ben senin yanına geldiğim zamanda beni geri gönderdin! Sebep?!" Kızgındı Jisung ve kızgın olmakta haklıydı da bunu Minho da biliyordu. "Çok özür dilerim Jisung. Ama inan bana aklım çok karışıktı. Hep ne yapacağımı düşünüyordum. Ve onun gidişi hep aklımın baş köşesindeydi. Seni kırmak istemediğim için konuşmak istemedim. Çünkü boşluktaydım ve sürekli birilerine bağırıp çağırıyordum." Jisung, Minho'nun zor bir süreçten geçtiğini biliyordu. O da aynı süreçten geçiyordu, ilk başlarda onun için de çok zordu ama alışmaktan başka şansı yoktu. "Biliyorum. Zor bir süreçten geçiyorsun." İkili birbirine gülümserken yanlarına bir asker gelip Minho'ya selam verip konuşmaya başladı. "Efendim. Kral sizi çağırıyor." Minho kafasını sallayıp Jisung'a döndü. "Sonra görüşürüz." Deyip  askerin önünde yürümeye başladı.

Kingdom of Experiments / MinsungWhere stories live. Discover now