"Uzun bir gece"

242 10 1
                                    


Tam 1 hafta geçti.

Az gibi görünen fakat 7 koskoca gün geçti.

Artık sorun etmiyorum hiç birşeyi, herşeyi 19 yaşımın ergenliğine ve ruhsuzluğuma veriyorum.

Sadece kafamı dagitmasini istediğim hobiler edinmeye çalışıyorum. Sürekli ya bilgisayarlayim, ya telefonlayim ya da kahve içiyorum. Başka hiçbir hayatım yok ve hep bu döngü içindeyim.

Bu gece dışarı çıkılmaması gerektiğini ve hemen hemen herkesin telefonuna meteorolojiden mesaj gelmiş.

Bu gece cok  kasvetli bir gece olacak. Yağmur, sel, gök gürültüsü...

bu gece uzun bir gece olacak belli ki, şimdiden geceye hazırlık için kahvelerimi odama hazırladım. Termosum, kulaklığım, kitaplarım ve benekli pijamamla birlikte kasvetli geceyi bekliyorum.

Kulaklığımı kulağıma takıp  sevdiğim şarkıları  dinlemeye başladım.  Gözlerimi kapadım ve bu olayları neden yaşadığımı düşünmeye başladım. Bana musallat mı oldu? Onu nasıl adlandırmak gerekiyor? ruh, hayalet, ibl- duraksadım. Devamını getirmeden düşüncelerimi okuyabildiğini hatırladım.  Eğer o gerçekten varsa şuan düşüncelerimi bile okuyor. Bu yüzden düşüncelerimi düzenlemeye karar verdim.
Telefonuma gelen mesaj sesiyle irkildim.

Kuzenimden gelen mesajin  "iyi misin?" olduğunu görünce modum jster istemez düştü.  Esel, kuzenim neden herkes iyi misin diye soruyor ?

Kötü müyüm? Yada durumum acınası falan mı ?

İyiyim hiçbir sorun yok.
Mesajı Gönderdiğim  gibi pişmanlık hissettim. Bencilce geldi yazdıklarım. Karşı tarafın halini bile soracak halim yok. 

En sevdiğim kuzenim arıyor...
Neden arıyor ki, kötü birşey mi oldu?

" Efendim  "

"Süsen ben seninle bişey konusacağım."

"Dinliyorum" dedim, sesim endişeli çıkmıştı !

"Sen bana nefesten bahsettin ya hani"

"Evet"

"Farkında mısın ? konu her Esel'e gelince nefes hissediyorsun sen.
O nefes psikolojik değil.
Hadi diyelim o ses senin çevren yok diye bunalimdaydin diye geldi sana. Peki ya nefes ne olacak?"

Hiç birşey soyleyemeden sadece dinledim.

"Bak süsen senin konunu, senin yanından gittiğimden bu yana düşündüm. Çünkü ben bu tarz gerilim, aksiyon içeren şeyleri seviyorum.  Sürekli düşündüm senin söylediklerin bana o kadar çok mantıklı geldi ki, bana cevap verilmezken sana cevap verilmesi. Ve ben kolay birsey istediğim halde, yani sadece ip oynasın dediğim halde ip oynamadi ama sen zor birşey istedin. Adın ne dedin ve cevap geldi. Bak senin yaşadıkların bilinç altının oyunu falan değil. Çık bu kafadan !  Senin yaşadığın belkide yasayacagin herşey gerçek"

" Hayır ! Ben artık birşey yaşamak istemiyorum."

" Süsen sus ve dinle.
Görünmez bir varliga trip atarsan eğer, hem bayıla bayıla gulerim, hemde dilimden kurtulamazsin. Sadece beni dinle. 2 ihtimal var ya, cevabı veren kişinin adı İris yada diğer ihtimal Esel aslında Esel değil, İris."

Tam o sırada öyle hırıltılı bir nefes hissettim ki boynumda. Sanki öfkeli bir insanin nefes alış verişi gibiydi. Birşeye bir insan sinirlenir ve burnundan solar ya işte öyle.

Kuzenime konuyu değiştir dedim. O da normalde ısrar eden birisi olmasına rağmen ısrar etmedi sanki suanki halimi hissetmiş gibi.

"Tamam anladım merak etme" dedi.
" Burda yağmur çok yağıyor orda da yağıyor mu?" dedi.

"Burada hava çok agrasif, nedense sanki ağlayacak gibi" dedim.

Normalde aptal olan kuzenim sanki akillanmak için bu anı beklemis gibi, "sakın havayı kızdırma" dedi. 

"Telefonu hiç kapatasim yok"  dedim ve sesim cümlenin sonuna doğru titredi.  Düşüncelerimi değiştirmeliyim eğer o buradaysa ve gerçekten varsa onu düşündüğümü anlayacak çünkü.

" Süsen üzgünüm ama elektrikler yok ve malum şarjımın bitmemesi gerek telefonu kapatıyorum."

" Bir dakika"
Aklımdan oyalanmak için bişey bulmadan telefonu kapatamazdim. O cesareti bulamadım kendimde çünkü.

" Tamam bebeğim kendine iyi bak, birşey olursa eğer yazarım."

" Tamam kuzen görüşürüz" dedi ve kapattı.

Telefonu kapatır kapatmaz düşüncelerime çeki düzen vermek için, sıcak havayı hiç sevmiyorum nedense üşümek soğuk hava hatta kasvetli havalar bana daha iyi geliyor gibi şeyler düşündüm.

Kuzenim gibi resmen trip atarcasina şeyler düşünüp durdum ve kendi halime sırıtmaya başladım.

Hani karsinizda birisi olur ve o kişinin size gelişini rüzgarından hissedersiniz ya... İşte tam öyle bir rüzgar hissettim. Ve ben yine o rüzgara kapılmamak için kulaklıkla şarkı dinlemek için kulaklığa doğru giderken öyle bir şimşek çaktı ki, hem gökyüzü aydınlandı hemde kulaklığım elimden kapıya fırlatıldı.

FIRLATILDI !

İşte şimdi emindim o buradaydı.
Ama ben ona yenilmeyecektim.

O sadece benim hayalimin ürünü o aslında yok, dusuncelerime bile girmesine izin vermemek için düşen kulaklığı alacak cesareti bulamadım kendimde. Şarkıyı sesli dinledim. İlk çıkan şarkıya basacaktim. Çünkü, şarkı seçme gibi durumum söz konusu bile olamaz.

Açtığım.ilk şarkıyla kendimi avutmaya çalışırken  şarkının müziğinin korkutucu ve kasvetli oluşuyla sinirden dişlerimi ve gözlerimi sıktım.

İstesem herşey bu kadar denk gelmezken, inatla herşey beni korkutmaya çalışıyor.

Hiç Birşey yokmuş gibi yere çöktüm ve hic birseyi düşünmemek ve korkunç şarkının müziğini duymamak için cesaretimi toplayıp  şarkıyı kapattım. Paramparça olan ekranla göz göze geldim. Umarım bu telefon beni birkaç süre daha idare eder.

Gözyaşlarımın yanağımdan düşüş sesiyle ağladığımın farkına vardım. Korkudan  Okadar çok sıktım ki kendimi, hatta kendimde bile olmayabilirim.  Gözyaşlarımin aktığını fakat düşmedigini hissettim. Hani olur ya ağlarken birisi sizin gözyaşlarınızi düşmeden siler öyle oldu işte. Ayağa kalktım, şarkının sesini kapatmak için.

Ve işte o ses geri döndü.

"SÜSEN"

Kuzenime eğer o sesi  birdaha duyarsam napacagimi biliyorum demiştim.  Napacagimi biliyorum evet. Aldanmayacaktım. Sürekli düşüncelerimi kontrol etmek için şarkılar söyleyip kendi  kendime çok gereksiz, komik şeyler düşünüyorum.
Ama bunlar da yetersiz kalıyordu.
Defalarca ismimi seslenişine bile  korkudan   sessiz kaldım. 

SÜSEN ÇİÇEĞİ Where stories live. Discover now