"Yürüyen espri"

110 7 2
                                    

Kafam öyle çok karıştı ki, kendime soracak soru, düşünecek birşey bulamıyordum.. Sürekli gidip geliyor ve hiç sabit kalmıyor.

Ben heyecandan onu görünce sormak istediğim hic birseyi soramıyordum, unutuyordum. Yine evin içinde derin bir sessizlik ve yalnızlık hakimdi. Hava aydınlık. Telefondan bakınca saatin sabah 8 olduğunu gördüm. Uzun zamandır yemek yiyemiyodum. Yemek yeme düzenim bile hayatım gibi alt üst olmustu. Kuzenimi aramaya karar verdim.

En sevdiğim kuzenim araniyor...

"Efendim?"

"Naber bebegim nasılsın?"

"Pek iyi değilim yani bilmiyorum."

"Neden neyin var?"

"Süsen ben iyi değilim, artık mutlu değilim" dedi. Sesi ağlamaklı geliyordu.

"Bana gel lütfen" dedim ve biraz duraksayıp konuşmaya devam ettim.
"Gel yemek yiyelim, dertleşelim, sohbet edelim lütfen."

"Bilmem ki."

"Bekliyorum hadi, bende sen gelene kadar sofrayı hazırlarım"

Telefonu kapatır kapatmaz üzerimdeki benekli pijamamı, siyah düz pijama ile değiştirdim.
Ev içerisinde değişik değişik pijamalar giymeyi çok seviyordum. Aynadan kabaran saçlarıma baktım, şişen gözlerime.. Yüzüm öyle solgun gözüküyordu ki, her an hasta olabilirdim. Saçlarımı düzenleyip, elimi yüzümü yıkamaya gittim ve ardından mutfağa. Kahvaltılıklari tepsiye hazırladım. Benim odamda kahvaltı edecektik. Bunları düşünürken bir yandan da kahvaltılık tabak setlerini gördüm. Aklima annem geldi.

Ne kadar zaman geçti, ben kimseyle yüzleşmedim. Bu sefer dediğin çıkmayacak sanırım anne dedim ve onu çok özlediğimi fark ettim. Her yer onu hatırlatıyor bana, buz dolabının üzerindeki resimlerimiz, özenle seçtiği mutfak setleri... Babam acaba iyi midir ? Şuan ne yapıyorlardır, beni düşünüyorlarmı acaba ? Gözyaşlarımı silip çalan kapıyı hızla açmaya gittim.

"Zehraaaa yine elin dolu gelmişsin, lütfen ama evde herşey var."

"Hiç sorun değil hayatım bitip gitti, giden paralar olsun" dedi.

Aldığı simitleri hemen elinden alıp ona odamıza geçmesini söyledim.

"Bu sefer benim odamda rahat rahat, dertleşe dertleşe kahvaltı edelim istedim."

"İyi yapmışsın bende yatağımda yemek yemeyi severim" dedi.
Kuzenim odaya giderken bende tepsiyi alıp odama geçtim.

"Hadi bakalım, bu sefer ben seni dinliyorum. Hemde senin beni dinlediğin gibi. Sıkılmadan, inanarak ve dikkatli bir şekilde seni dinliyorum" dedim.
Gülümsedi, gözleri sulanmış bir şekilde gülümsedi..

"Süsen ben Can'a çok bağlandım." Derin bir nefes alıp devam etti anlatmaya.
"Çok tuhaf birisi. Bir yanım beni sevdiğini söylüyor, bir yanım ise çapkın olduğunu söylüyor, ki zaten sende böyle düşünüyorsun bence."

"Zehra, bende ilk başta böyle düşündüm doğrusunu söylemek gerekirse eğer, biraz çapkın olduğunu ve çok fazla espri yaptığını, bunun da onu ister istemez umursamıyor, takmıyor gibi gösterdiğinin farkındayım ve pek fazla belli etmesemde bende senin gibi iyi bir gözlemciyim" dedim.

"Evet haklısın, Süsen bak bu çocuk benimle ciddi düşünmüyor, bir yanım benim onu sevdiğimi fark edemedi diye böyle davrandığını söylüyor, ama sonra hayır Zehra kendini kandırıyorsun Can herkese karşı böyle diyor. Ama samimiyetini herkese karşı aynı olmasını değil bir tek bana karşı böyle olmasını isterdim."

"Zehraaaa"

" Ne oldu?" dedi gözlerini açarak..

"Aklıma muhteşem bir entrika geldi" dedim ve anlatmaya devam ettim.
"Yemeğini hızlıca bitir ben anlatana kadar. Bak şimdi kuzen, Can'ı bir bahaneyle arayacağım ama bu bahanenin çok güçlü birşey olmasi gerekiyor. Aksi halde inanmaz..Birşey istemeden çağırmak çok riskli, Anlar."

SÜSEN ÇİÇEĞİ Where stories live. Discover now