"Gümüş bıçak"

63 5 4
                                    


Bölümde geçen şarkıyı da koyduğuma göre iyi okumalar dilerim 🧡

Gözlerimi yeni bir güne açtım ve açar açmaz olumlama yapmak istedim. Hemde kahve bile içmeden.

Herşey çok güzel olacak.
Herşey çok güzel olacak.
Bu kelimeleri tekrar ede ede mutfağa gittim. Kendime kahve hazırlamaya karar verdim. Kahvemi yapar yapamaz odama geçip yatağıma oturdum. Herşeyin çok güzel olduğunu hatta olacakmış gibi hayal etmeye başladım. Normalde bazı insanlar gözleri kapalı hayal kurabilirken ben, gözlerim açık bile olsa hayal kurabilirim, ama bu sefer gözlerim kapalı bir şekilde hayal kurmak istedim ve gözlerimi kapattım..

Onun yanımda olduğunu hayal ettim. O benim yanımda ve ben ona sarılıp ondan özür diliyorum. Hayalimde bile iç çekiyorum onu görünce. Umarım beni affedersin diye ona sarılıp, kokusunu içime çekiyorum.
Zehra'nın sözleri geldi aklıma.

"Birgün gelecek ve sen İris'e aşık olduğunu kabulleneceksin" demişti.

Sanırım o gün gelmişti ve ben artık kabullenmiştim.

Ona alışmaya, onu sevmeye aşık olmuşum. Ben İris'e aşık olmuşum..

Gözlerimi açar açmaz.
Bir çift kehribar göz ile irkildim.

İRİS KARŞIMDAYDI!

Gözleri kıpkırmızı bir şekilde hareketsiz duruyordu karşımda. Gözleri kıpkırmızıydı, can çekişiyor gibiydi.

"Ç-çok mu ağladın sen?" Diyerek ayağa kalktım ve ona doğru yavaş adımlarla yaklaşmaya çalıştım.
Hiç ses vermiyordu sadece bana bakıyordu.

"Lütfen bana cevap ver, susma. Çok mu kızdın bana?"

Yine sessizdi...

"Tamam konuşma, ama lütfen bana karşı uzak kalma, yanıma otur lütfen. Senden onun yüzünden yeterince uzak kaldım."

Yine sessizdi.

Bu sefer gözlerini gözlerimden ayırıp dışarıya baktı. İşte o an anladım bana bakmak yerine dışarıya bakınca, kızgınlığın tahminlerimden bile daha fazlası olduğunu.

Onun bakmasıyla ben de dışarıya baktım. O kötü gece kadar olmasa da yarasalar vardı dışarıda, ama yalnız olmadığım için, daha doğrusu o yanımda olduğu için kendimi güvende hissettim ve korkmadım.

Gözlerimi camdan ayırmadan konuşmaya devam ettim.
"Kargalar, yarasalar şehrin tüm hayvanları da toplansa, sen yanımda varken ben asla korkmam," dedim ve gözlerimi camdan ayırıp ne tepki verecek diye onu seyrettim.

Tebessüm etti sadece.

Sanırım 1 saat boyunca ona doya doya baktım. O ise ara sıra bana bakıyor, benden fazla gözü camdaydı.

"Süsen"

Adımı seslenişiyle hemen gözlerimi ona çevirdim. Ama sesi bile bana kırıldığı için mi, yoksa Can'ın dediği gibi yaşadığı zorluklardan dolayı mı bilmiyorum ama, sesi biraz farklı tonda geliyordu.

Hemen ayağa kalkıp "efendim" dedim..

"Özledin mi beni?" Diye sordu.

Sorar sormaz gözlerim doldu.

"Ç-çok özledim seni, hep seni düşündüm ben,"
Derin bir nefes alarak sözlerime devam ettim. "Barıştık mı?" Diye soru sordum.

Ve sorar sormaz, ellerimi ellerine getirir getirmez, canımın yanışıyla irkildim.

İris canımın yandığını hissedince, "Öfkeliyim Süsen, o yüzden bu şekilde. bana sinirim geçene kadar dokunma" dedi.

"Tamam" dedim gülümseyerek. Gözlerim dolu dolu seyrettim onun gözlerini. "Kehribar gözlerin canı çok yanmış belli ki," dedim. Gözlerindeki kızarıklığı kast ederek.

"Evet, ama senin yanında yaşadığım acılar geçiyor Süsen."

Tam İris'e yaklaşacakken beni durdurdu. "Canın yanar biraz bekle sinirim geçene kadar" dedi.

"Canım sensiz kalarak yandı zaten İris, bu acı ne ki," diyerek dokundum ona.

Düşüncelerimi kontrol edemeyip, o an Esel'i düşündüm. Ellerine baktım İris'in. Bu ellerle öldürdü onu diye düşündüm ve ister istemez üzüldüm. Kızmasın diye bu anı toplamak için ne yapabilirim diye düşünecekken İris'e baktım.

Neden kizmadı ?

Neden düşüncelerimi okuyan birisi kızmadı ki?

Ayrı kaldığımız için beni bu şekilde ödüllendiriyorsun herhalde dedim içimden. Ama hiç gülümsemedi.

"Seni tanımasam, bilmesem senin düşüncelerimi okumadığını sanarım" dedim.

Duraksadı bir an, "Düşünce okuma yetkimi kaybettim kısa süreliğine Süsen," dedi tebessüm ederek ve sözlerine devam etti, "istediğin herşeyi düşünebilirsin özgürsün"

Tıpkı gözlerinde olduğu gibi sözlerinde de tuhaflık vardı.

Hayır Süsen saçmalama diyerek iç sesimi durdurmaya çalıştım. Ama fayda etmedi. Sanki bu kişi İris değilmiş gibi.

Ben doğum günümden bu yana, sürekli herkese karşı şüpheci oldum. Bu da yersiz şüphelerimden biri. Evet yaşadıklarım suphelenmelerimi mantıklı yapıyor ama artık şüpheci olmayı bırakmalıyım.

"Öyle özlemişim ki, canımın yanacağını bile bile sana sarılmak, sana dokunmak istiyorum" dedim.

Saçlarımı öptü. Ama her öpüşünde saçlarımı birisi koparıyormuş gibi canım acıyordu. Ama buna, bunca acıya rağmen sarıldık.

Sarıldığımız gibi kalbimi, ellerimi titrettirecek birşey oldu.

"KALMA YANIMDA" şarkısı açıldı!!

Şarkıyı duymamla kapalı olan gözlerim açıldı ve kalbim yerinden çıkacak kadar şiddetli atmaya başladı!

Karşımdaki kişi İris değildi!

Şarkıyı açan kişi İris'ti !

Sakin ol Süsen dedim içimden. Düşüncelerini okumuyor bu kişi senin. Telefon çalıyormus gibi yapacaktım.

"Canım bir saniye telefon çalışıyor. Bir bakayım," dedim.

Telefon çalmıyordu! Ben bu sesi zil sesi bile yapmadım!

Yalandan telefona bakıp dönüp karşımdaki her kimse ona "Zehra arıyor" dedim ve telefonu açar gibi yaptım.

Plan basit Süsen, telefonu açar gibi yapacaksın. Sonra telefondaki kişi birşey istiyor ve sende onun istediğini buluyormuş gibi yapıp gümüş birşeyi ona saplayacaksın dedim içimden kendime.

"Efendim zehra?" Dedim yalandan ve birşey söylüyormuş ve ben de dinliyormuş gibi biraz bekledim.

"He o mu? buralarda bir yerlerde olmalı, kapatma arıyorum, bekle bir saniye," deyip gümüş bıçağı elime alır almaz tereddüt bile etmeden karşımda İris bedeniyle durana sapladım.

Herşey 10 saniye sürdü. Bıçağı alıp saplamam ve o yaratığın tırnaklarının siyahlaştığını hissettim.

Yere çöktüm. Ellerimle kulaklarımı kapattım ve sesler kaybolana kadar gözlerimi açmadım. Açamadım..

SÜSEN ÇİÇEĞİ Where stories live. Discover now