18

9.1K 1.2K 1.2K
                                    

Haiii ben geldiim! Ay bu bölüm biraz uzun oldu, mini fic olduğu için bölümleri epeyce kısa oluyordu genel olarak, bu yüzden bir sonraki bölüm daha kısa olabilir tahminimce.

Yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

+++++

Ertesi gün|

Dün yaşadığım o mükemmel sürprizi henüz atlatabilmiş sayılmazdım. Taehyung beni o kadar mutlu etmişti ki...

Dün akşam çıkış yapsam da annem bugün okula gitmeyip dinlenmemi dile getirmişti. Ama ben derslerden geri kalmamak için okula gitmeyi seçmiştim.

Robin olanları duyunca hastanede kaldığımı ona haber vermediğim için bana bozuktu. Dün Taehyung'u arayarak öğrenmiş, sonra da akşam tam da hastaneden çıkarken ziyaretime gelmişti.

Bugünse bana biraz daha tripli davranıyordu.

Öte yandan bu yaşanan durumum nedeniyle Taehyung yarışmadan çekilmemizin daha doğru olacağını söylemişti. Bana kalsa yine pes etmezdim, ama Taehyung beni ikna etmiş, en başında katılmamızın bile doğru olmadığını, bencillik ettiğini söylemişti.

Robin'in sevdiği şeker paketini önüne koyduğumda masadaki bakışları bana doğru kaydı ve ellerini göğsünde birleştirirken omzunu hafifçe silkti. "İstemem hıh."

Kısık bir sesle kıkırdayarak, "Ama bu en sevdiğinden, emin misin?" diye sorduğumda, yanında oturan Jaehyun pakete uzanacağı sırada göğsündeki ellerini çözüp Jaehyun'un elinin üstüne pat diye yapıştırdı. "Çek patilerini, benim şekerim o." diye söylendi ağzının içinde Robin.

Jaehyun sırıtarak omzuyla Robin'in omzuna doğru çarparak sert olmayacak şekilde omuz attı. "Sıramı paylaşıyorsam, şekerini paylaşacaksın lan."

Yavaşça önümde birleştirdiğim parmaklarımla oynarken söze daldım. "Bana küsme Robin, olur mu? Sen benim için çok değerlisin, ben sadece telaş yapmanı istemediğim için haber vermemeyi seçtim. Annemin bile gelmesini istemedim ama doktor müşaade altında kalmam gerektiğini söyleyince mecbur kaldım."

"Yine de böyle bir durumda yanında olmak isterdim, sen de benim için değerlisin. Gel buraya." dedi ve ayağa kalkıp bana sıkıca sarıldı. "Tamam affettim, sana sadece birkaç saat küs kalmak bile imkansız zaten."

-

Daniel'in kötümser bakışlarına maruz kalırken iç geçirerek başımı çevirdim ve önümüzden geçip giden Daniel'i görmezden geldim.

Taehyung ile teneffüste kahvelerimizi alıp ön bahçeye çıkmıştık. "Taehyung..." Bunu daha fazla içimde tutamayacaktım, bu gerçeği onunla paylaşmamı isteyen de kendisiydi ama henüz ona söyleme fırsatı bulamamıştım.

Kahvesinden bir yudum alan Taehyung dirseğini bankın kenarına yaslayıp üst gövdesini bana doğru çevirdi. "Efendim Jungkook."

"Daniel'di." Ağzımdan baklayı çat diye çıkarıvermiştim. Kaşları çatılırken bakışları binaya doğru yönelen Daniel'e saniyelik kaysa da gözleri gözlerime kilitlendi. "Ne?"

"Beni o gün bakıma giren personel tuvaletine kilitlettiren Daniel'ın yan sınıftan erkek arkadaşlarıydı." diye açıkladığımda kahve bardağını parmaklarıyla sıktı. Hızla eline doğru uzanıp, "Elini yakacaksın, üstüne dökülecek dikkat et." diyerek onu uyarırken parmaklarından tutan parmaklarıma baktı.

Bakışları gözlerime tırmandığında az önceki sert tutuşu gevşeldi ve bardağı uzanarak köşeye yere bıraktı.

"Daniel mi yaptırdı?" diye sorduğunda başımı usulca olumlu anlamda salladım. "Yan sınıftaki o tanımadığım arkadaşları Daniel'in selamı olduğunu söyleyerek başıma poşet geçirdiler..." dedim ve duraksayıp elimle kalbimi tutup derin bir nefes çektim içime. "Bir de tekmelediler birkaç kez. Bir tekme kalbime geldi... Bu yüzden kalbim çok sıkıştığı için... Bayılmış olmalıyım..."

COULD YOU LOVE ME • TAEKOOK ✓Where stories live. Discover now